Çekici tradutor Português
8,145 parallel translation
Şeytanın Çekici. Atalarımız için zor zamanlarmış.
O Martelo das Bruxas, tempos terríveis para os antepassados.
Hetty'nin kişisel bilgilerinin satışıyla birlikte çok çekici gelmiş olabilir.
Com as informações pessoais da Hetty à venda, pode ter sido muito tentador.
Çekici bir çocuktum.
Eu era uma criança bonita.
Burası çok çekici bir yer ama müvekkillerimiz daha fazlasına alışkın.
Este é um espaço charmoso, mas, os nossos clientes estão habituados a muito mais.
Bilmiyorum ama bulmak ilgi çekici olmaz mıydı?
Não sei, mas não seria interessante descobrir?
Çok katı silah denetimi kanunlarının gerekliliği konusunu bizlere her daim hatırlatan Elliot'lar son derece dikkat çekici bir çift. Bildiğim bir şey varsa o da Başkan'ın bu konuya son derece önem verdiği.
Os Elliots são um casal incrível, que nos lembram sobre a necessidade de aumentar o controle de armas, algo crucial para o Presidente.
Bu onu sadece patlatmak için daha ilgi çekici kılan bir şey.
O que só a torna mais interessante de resolver.
Seks ticareti konusunda çekici ve hoş bir hikayenin kokusunua alan gazetecilerimiz var.
Os jornalistas andam a bisbilhotar uma notícia excitante de tráfico sexual.
Tıfıl kütüphaneciliğinden çekici öğretmenlik yaşam alanına adım at.
Porque é que não te atiras de cabeça? Deixa aflorar o teu lado doido, vai de bibliotecária ou professora malandra.
Yani çekici biri olduğunun farkındaydım elbette ama o gözle bakmak istememiştim.
Obviamente que sabia que ele era atraente, mas... não o queria ver dessa maneira.
O çantaya bu kadar silah sığdırabilmeniz dikkat çekici.
É incrível quantas armas consegue pôr nessa bolsa.
Çekici bir adamı fark ederim.
Reparo num homem atraente.
Çekici Çıplak Kıçlar.
- "Nubile Nubian Butts".
Bir gün küçük bir kuş yavrusu olan bir adamın da satışa hazır mavi kurdeleli bir domuza sahip bir adam kadar çekici olabileceğini fark etmenizi istiyorum.
Gostaria que percebessem, um dia, que um tipo simpático e amoroso, que tem um pirilau pequeno, é tão atraente como um tipo com um porco premiado pronto para vender.
Sana baktığımda çekici, örnek birini görüyorum.
Eu olho para ti e vejo um espécimen impressionante.
Fakat Thor'un yıldırımı ve bir çekici var.
Mas o Thor tem o raio e o martelo. Você só tem...
- O kadar ilgi çekici olamaz.
Pode não ser assim tão interessante.
"Bu çok ilgi çekici bir kedi kıyafeti."
"Esse fato colante ao corpo é muito interessante."
Umarım ilgi çekici bir şeyi bölüyorumdur.
Espero estar interromper uma coisa intrigante.
Belki şüpheliye çekici gelmiştir.
Talvez o suspeito estivesse atraído por ela.
Oldukça dikkat çekici, göğsünün üzerinde.
Uma algo proeminente no peito?
Gördüğüm en çekici adam olabileceğinden bahsetmiyorum bile. Bunu söylerken kendimi gayet rahat hissediyorum. Çünkü ne istediğimi bilecek yaştayım.
Eu já vi, e eu me sinto completamente confortável te contando isso porque eu sou velha o suficiente para saber o que eu quero.
Bu, bu çağda biraz şüphe çekici değil mi?
É um pouco suspeito nos dias de hoje, não acham?
Dikkat çekici bir kaydınız var.
Você tem um registo impressionante.
Ama sen bana bambaşka bir teklifle geldin, ilgi çekici bir teklifle.
Mas vós ofereceis algo mais interessante, algo mais desafiante.
Güzel ama duygusal olarak dengesiz, Su Kabilesi Prensesi'yle evlenmekten son anda vazgeçmesinin ardından, çekici bir hava bükücüyle tanışır. Uçsuz bucaksız, Toprak Krallığı servetinin varisi.
Após deixar no altar a linda, mas emocionalmente instável princesa da Tribo da Água, ele conheceu uma atraente dobradora de ar, a herdeira de uma grande fortuna no Reino Terra.
â ™ ª Oh, oh, oh Bir dakika, bu sanki... Dikkat çekici ve melodikti.
Tipo, esperem um pouco, fica no ouvido, tem melodia.
Trafik okulu şu an çok çekici görünüyor.
A escola de condução parece muito porreiro agora.
Benim tarafımdan reklamıma ilgi çekici bir yanıt aldım.
Tivemos o que considerei ser uma resposta promissória ao anúncio.
Bu gerçekten benim için oldukça dikkat çekici.
É bastante notável para mim.
Hayır. Yoksa ona karşı bu kadar çekici olduğumu söylememle mi ilgili?
É porque eu sou tão explícito em como eu estou atraído por ela?
Gizemli ve çekici Lexy. Hmm.
A misteriosa e sedutora Lexy.
Hailey sen çok çekici bir kadınsın, bu iyi bir şey.
Hailey, és uma jovem muito atraente, - isso não faz nada mal. - Obrigada.
Çok çekici buldum o kadar. - İkbal düşkünü mü oldun sen de?
Queres subir na sociedade?
İnanılmaz güzeldi ayrıca tanıştığım en eğlenceli ve çekici şahsiyetti.
Era mesmo bonita, mas também a pessoa mais divertida e interessante que já conheci. Irão actuar na zona do jardim.
Yani sence ceset arabanın altına takılmış ve çekici de buraya mı getirmiş?
Então, achas que o corpo ficou preso em baixo, e que foi arrastado para aqui pelo reboque?
Bu yöntem uzvun kesilmesini iyice açıklıyor. Ve önceki çekici hipotezimden daha iyi.
Este método esclarece melhor e a amputação macabra é muito melhor que a minha hipótese inicial do camião.
Birdenbire Las Vegas'ta çekici bir adamla evlenmek tam deli işiydi, biliyorum ama... Her şeyi göz önünde bulundurduğumuzda, bence yürütebildik.
Eu sei... casar impulsivamente com um tipo sexy que conheci em Las Vegas é uma grande loucura, mas... considerando tudo, acho que... acho que fizemos dar certo.
Aksine senin hikâyen çok daha ilgi çekici.
Já chega de mim. A tua história é muito mais apelativa.
Çekici olduğunu söylemiş miydim?
Cheguei a dizer-te que eras charmoso?
Çekici bir yardımcısı olan bir sahne sihirbazı gibi.
Como os mágicos com as suas assistentes sensuais.
Yani yapay zekâsını değerlendirme kabiliyetini sekteye uğratan çekici bir robot.
Um robô sensual que nos tolda a capacidade de julgar a IA dela?
Çekici bir yer değil.
Não é um destino atractivo.
Çekici özelliklerinden biri de bu zaten.
Uma das tuas qualidades mais charmosas.
- Sherman, Bay Da Vinci'ye çekici versene.
Por que não pega o martelo para o Sr. Da Vinci?
Çekici hatun.
A miúda é gira.
Hiç çekici değil.
Não é assim tão encantador.
- İlgi çekici bir beden dili.
Linguagem corporal interessante.
Kızın taktığı kolye, gayet çekiçi yarım daire şeklinde bir kolyeydi diğer yarım daire kolye ise Tyler'ın dairesinde bulduğumuz koyeydi.
O colar que estava a usar é aquele com um pingente de triângulo. É a outra metade do encontrado no apartamento do Tyler.
Fakat benim çekici prensim neredeydi?
Mas onde estava o meu príncipe encantado?
- Çekici mi?
- Será?