English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çekim bir

Çekim bir tradutor Português

728 parallel translation
Çekim bir.
Primeira rodagem.
Eğer yeterince şanslıysak, hemen gösterişli bir çekim yapabiliriz.
Se tivermos sorte, talvez se consiga filmar já.
Bir çok dış çekim.
Tem muitos exteriores.
Dışarıda çekim yapabiliriz. Entelektüel görünümlü bir yerde.
Poderíamos ir a um poiso de intelectuais.
Şimdi hareketli bir çekim, mesela az önce sözleşme imzalamışsınız... ve el sıkışıyorsunuz. Güzel.
Bem.
Fakat belki de gizli bir çekim.
Mas talvez com um tiro certeiro... ( Introdução da publicidade ao patrocinador do programa. )
Bugünkü son çekim. Güzel bir iş çıkaralım.
Último plano do dia.
Çekim ve bir de 10 dolarım var.
Tenho o meu cheque e dez dólares.
Yakın çekim denilen bir şey var.
Querem-me?
Söyle işte... aptalın tekiyim... Bir çekim programı olmalı.
- Diz-me sinceramente, sou um parvo?
Evet şimdi bu çekim için, kesinlikle bir 14 yansıtıcıya ihtiyacım var...
Agora, para esta tomada, eu preciso do refletor 14....
Otomobil o hızda ilerledikçe, hava delikten giriyor ve inanılmaz bir çekim gücü yaratıyor.
Com a velocidade do carro, cria-se um cone de ar.
Yakıt ikmali için Yıldız üssü 9'a doğru yol alıyorduk ki bir kara yıldızının çekim kuvveti bizi yörüngesine doğru çekmeye başladı.
Estavámos a caminho da Base Estelar 9 para reabastecimento, quando um buraco negro de intensa atracção gravitacional começou a puxar-nos para dentro dele.
Büyük olasılıkla bir enerji kütlesi, yüksek çekim olan manyetik alanı var.
Talvez uma massa de energia, um campo electromagnético coeso.
Önümüzdeki hafta Bay Divot için bir çekim denemesinde bulunacağım.
Na próxima semana vou fazer uma audição para o Sr. Divot.
İşte bu güç, beyler, başka bir gezegenin çekim kuvvetiydi.
Essa força era a atracção gravitacional de outro planeta.
Bir ay önce, bu kitabın, çekim haklarını satın aldı. Bir best-seller..
Há um mês, ele comprou os direitos de filmagem do livro, um best seller.
Olacak onunla herhangi bir çekim yapmak.
Porque me dá.
Hey, Mike, Şöyle bir çekim yapacağım.
- Não me parece. Ei Michael, terei uma vista aqui.
Olaðanüstü çekim kuvvetiyle bir araya gelen... tuhaf bir bileþim... neredeyse ambiplasma.
As faixas de luz sao uma mistura de coinoenergia... quase um plasma ambivalente... com uma força de atraçao incomum.
Oldukça çılgın bir çekim... yapmayı düşünüyoruz.
Esperamos tanto por uma louca... sessão de fotos.
Kırmızı noktalı bir çekim için... tam havamdayım!
Estou no humor... de uma picante sessão de fotos.
Onda, gerçek bir hayvansal çekim var.
Quase nem sabe escrever o nome no chão com um pau! Tem verdadeiro magnetismo animal.
- Max dinle, bir çekim daha istiyorum.
Ouve Max, gostaria de tentar de novo. - Por favor, Howard.
O yüzden tam konuştuğumuz şu anda kalkmak üzere bekleyen bir uçakta seni bekleyen çekim ekibine katılırsan çok müteşekkir olacağız.
Assim, seria realmente genial da tua parte se acompanhasses a equipa de filmagem que te espera no avião neste momento enquanto falamos.
Tamam, iyi bir çekim oldu.
Corta!
Bu bir çekim olacak.
Vamos fazer um take.
Çekim bir. "
Take 1.
Sizin Kara Deliğe karşı çekim teorilerinizi inceledik. Çok çarpıcı bir başarı, efendim.
Definiu o poder de um abismo negro com os seus cálculos anti-gravidade, um feito extraordinário.
Bence Dr Reinhardt anti çekim alanı yaratan bir keşif yaptı... Bu şekilde gemi dayanabilir.
Suponho que o Dr. Reinhardt criou um campo de forças anti-gravitacionais capaz de suportar essa pressão.
Ve oraya bir çekim ekibi göndermelerini söyledim.
E pedi-lhes que aparecessem lá com uma equipa de filmagens.
Evet, bir çekim var ve bunu bozdurmak istiyorum.
Sim, eu tenho um cheque ao portador e gostaria de descontá-lo.
Bir şüpheciyi ikna edebilecek ne bir yakın çekim fotoğraf,... ne bir kalıntı, hiçbir şey yok.
Não há fotografias de perto, nem objectos, nada que possa convencer um céptico.
Pek çok yildiz çekim kuvveti ile iki ya da daha çok günesli bir sisteme ait olarak bulunur.
A maioria das estrelas, pertence a sistemas de 2, 3 ou muitos sóis, todos juntos ligados pela gravidade.
Maddeleri birleştirecek yeterli evrensel çekim varsa bir küre gibi kendi etraflarında toplanıyorlar.
Se houver matéria suficiente para fechar o universo gravitacionalmente, então irá fechar-se nele próprio como uma esfera.
Çekim yaratacak kadar madde yok ise evrenimiz açık bir forma bürünüyor ve her yönde genişliyor.
Se não houver matéria suficiente para fechar o cosmos então terá uma forma aberta, curvada como uma sela, expandindo-se para sempre em todas as direcções.
Patlamadan sonra yıldızın ufak bir kısmı, çekim kuvveti altında sanki bir buz patencisinin, tek ayak üstünde hızlanarak dönmesine benzer bir şekilde hareket eder.
A parte da estrela que não explodiu, abate-se debaixo da gravidade, girando cada vez mais rápido como as piruetas de um patinador, recolhendo-se nos seus braços.
Bütün yıldızlar, maddenin kaçmasını sağlayacak itme gücü ve maddeyi bir arada tutan çekim kuvveti... arasındaki gerilimle yaşamlarını sürdürür.
Cada estrela vive num estado de tensão, entre a força que a mantém, e a gravidade, a força que a faria cair.
Eğer bu gerçekse galaksiler ve yıldızlar arası bir metroya benzeyen,... sizi buradan başka bir yere... normalden daha çabuk götüren... çekim tünellerinin olduğunu düşünebiliriz
Se fosse verdade, então talvez existissem túneis gravitacionais, uma espécie de metropolitano interestelar ou intergaláctico, que nos permitisse viajar até locais inacessíveis, muito mais rapidamente do que conseguiríamos por via normal.
Hâlâ aramızda fiziksel bir çekim olsa bile ve bazı nostaljik kalıntıların etkisi olsa da burada olmamın tek nedeni para.
Embora haja uma certa atracção física entre nós e até uma afeição residual devido à nostalgia. A única razão porque estou aqui é o dinheiro.
Bir çekim alanının etkisinde kaldık ve tüm gücümüzü yitirdik...
Chocámos com uma mina gravítica e perdemos toda a energia. A fuselagem foi penetrada e temos muitas baixas.
O oyunu seyrettiğimde aramızda bir çekim hissetmiştim.
Quando te vi, senti que havia uma aura entre nós.
Bayan Michaels, şimdi bir çekim denemesi yapacağız.
Vamos fazer um teste de câmara, Miss Michaels.
Burada bir çekim tercihi var mı?
Tens preferência pelo plano?
Bunu sadece fiziksel bir çekim olarak değerlendiriyor.
Ele chamou-lhe a isso uma "paixão física, muito temporária".
Daha önce sende bir tane vardı. Ama bunun özelliği, çekim etkisinin arttırılmış olması.
Tinhas um antes, mas este tem um receptor de sinal amplificado.
Başka bir yakın çekim.
Outro grande plano dela.
Pencerede parıldayan göz alıcı ışığın çekim gücünden beni tek bir şey uzak tutabilirdi.
Apenas um coisa me podia ter mantido afastado do brilho suave do sexo eléctrico brilhante na janela.
Kamera, çıplak haline nazaran daha az dikkat çektiği... bir cam panelin arkasından çekim yapmaktadır.
A câmara filma por um painel de vidro, que a deixa relativamente discreta.
Hadi şu yüksek çekim gücü sistemini bir deneyelim.
Vamos lá a experimentar a tracção nova.
Bana göre bu inanılmaz bir çekim.
Para mim, esta foto é incrível.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]