English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çukur

Çukur tradutor Português

931 parallel translation
Her taş parçası, her çukur dostumuz, kardeşimizdir.
Cada pedra é uma amiga... cada ravina um irmão.
Çukur olduklarını görebiliyorum.
Isso já eu reparei.
Çukur kazıp duruyor, sonra da her şeyi masum bir köpeğin üstüne atıyorlar.
Cavam buracos e culpam o cão.
Denizin dibinde bir çukur...
Há um buraco No fundo do... mar
Denizin dibinde bir... Çukur.
Há um buraco No fundo do... mar
En iyi yer Turner'ların aşağısındaki çukur.
O melhor lugar é onde os Turner estão.
Şen şakrak şarkı söyleyip çukur kazıyor.
Está contente a cantar e a cavar comportas.
- Kilerdeki çukur vardı ya...
Sabes aquele buraco na cave?
10,000 kadar çukur kazmıştır.
Deve ter escavado 10 mil buracos.
Sanırım onun için bir çukur kazsak iyi olacak.
É melhor cavar-lhe uma sepultura.
Sabah ilk iş olarak derin bir çukur kazacağım.
Vou cavar-lhe uma sepultura logo de manhã.
Bir çukur kazıp, yüzüne şekerli su sürdüler. Ve karıncaların gelişini bana izlettiler.
Por isso fizeram um buraco, e esfregaram a cara dele com bagas doces e fizeram-me ver o que as formigas fizeram.
Çukur mu kazıyorsun?
Está a fazer um buraco?
Ona da çukur kazacak mısın?
Vais fazer um buraco para ele?
Haç gitmiş! Sadece çukur.
Já não tem cruz!
Derin bir çukur buldum.
Se se cava muito, só se fere o orgulho.
Çukur boyunca kaymış olmalı.
Deve ter deslizado pela ravina.
Mağaranın yakınlarda toprağın kolay kazılabilen yerinden çukur kazıdım.
Encontrei um lugar onde o terreno era mais macio, para poder escavar uma caverna.
Büyük bir çukur kazıp, hepimizi onun içine itiyorsun.
Estás a cavar uma fossa e metes-nos a todos nela. Deixa-me em paz, por favor.
Dikkatli ol kar yağması halinde toprağa derin bir çukur kaz.
Cave fundo na trilha no caso de nevar e você se perder.
Bir çukur kazmaya çalışı...
Eu tentei cavar uma...
Bir ağacın altında çukur vardı. Üzerine uzanmam için yaprakları yığmıştın.
E havia um buraco sob uma árvore, onde puseste um monte de folhas para eu me deitar.
Bu araziden çıkmazsanız... kendinizi gömmek için çukur kazmaya başlasanız iyi olur... her biriniz.
Se não saírem destas terras, é melhor começarem a cavar buracos para se enterrarem, todos vocês.
Ve çukur boyunca sessizce emeklerdin, tıpkı...
Rasteja junto à vala sem barulho, como...
Takibin başladığı yerde iki yeni kazıImış çukur vardı.
Dois buracos no peito frescos onde começa o seu rasto.
Evet, Barney'e bir çukur açmasını rica edebiliriz gelecek hafta avluyu yapmağa geldiğinde.
- Sim. Pedíamos ao Barney que cavasse um buraco na próxima semana.
Ben öyle çukur kazamam, Joanna.
Eu não posso cavar um buraco, Johanna.
Her manevra yapışında çamurda belirgin bir çukur açmıştı.
Deixou uma marca perfeitamente definida, na lama, cada vez que passou pela entrada.
Henüz kanalizasyon yok. Bununla birlikte, etrafta yetecek kadar çukur var.
Ainda não há esgotos, no entanto, há muitas crateras por onde passear.
Herneyse, ağzına kadar suyla dolu olan kazdığın o çukur, balıktan başka birşey tutamaz.
Sabia que, esse buraco que cavou, logo se enchia de água. Só serve para um peixe.
Sen derin bir çukur kazıp içine girmelisin.
Estou a falar a sério.
- Pek bir şey değil, insan kanına doyum olmadığını bilen, açlıktan gözü dönmüş kurtlarla dolu bir çukur.
- Nada de especial, um fosso com lobos, meios loucos de fome e treinados para apreciar carne humana.
Bomba çukur açmışsa yemeğini yedikten sonra da orada olacaktır.
Se a bomba fez um buraco, estará alí depois que comer.
Dişi deniz kaplumbağaları yılda bir kere kumda bir çukur kazıp yumurtalarını bırakmak için ekvatoral denizden volkanik adanın cayır cayır yanan sıcak kumsalına sürünerek çıkar.
Uma vez por ano, as tartarugas marinhas saem do mar e rastejam pela praia quente de uma ilha vulcânica para cavar um buraco na areia e là depositar os seus ovos :
Onlara, bir çukur kazdırmaya başlayın.
Não, que escavem um buraco agora.
Dikkat et, burası çukur dolu!
Tem cuidado porque está cheio de buracos.
Aslanları ve kaplanları nasıl terbiye edeceğimizi bilmiyorum. Ama birkaç çukur kazma fikri çok iyi.
Não sei se conseguimos arranjar os leões e os tigres, mas acho que uns buracos podem ser uma excelente ideia.
- Bir çukur.
- Um buraco.
Burada. Çenesinde bir çukur var.
Tem uma cova no queixo.
Kendinize çukur kazıyorsunuz ve onlara bir şemsiye verip kıçınızda açtıracaksınız.
Vão arranjar maneira de chamar a atenção e vão levar com as culpas todas.
Tuhaf bir kadının ağzı derin bir çukur gibidir ve Tanrı'nın nefretini çekmiş olanlar oraya düşer.
A boca de uma estranha é um fosso profundo e a quem o senhor aborreça, cairá nele.
Çukur kazacak zaman değil.
Não é hora de cavar buracos.
- Yerde bir çukur kazıldı bile.. - Çukur mu?
Há um buraco no chão.
Yaşlı bayan nasıl oluyor da sana çukur kazdırmıyor veya odun kırdırmıyor.
O que faz aqui? Por que a coroa, não a fez cavar fossas e cortar madeira?
ÇUKUR
O buraco
Eee sen..? Çukur açmazlarsa bırakırsın değil mi?
Então quer dizer... que iria embora se eles fossem desenterrados?
Çukur için biraz daha yakacak.
Mais de eles para a fossa.
George'u üç gün boyunca takip edip onunla çukur kazdım.
Estás aí.
Çukur kazıp içine atıyorlar, köpekler gibi.
Como se faz com os cães.
Önümde nihayetsiz uzanan bir derin çukur buldum.
Mas agora, justo diante de mim, encontrei um abismo profundo.
- Şu, düştüğünüz çukur nerede?
Para a cama!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]