Ölmüş olmalı tradutor Português
314 parallel translation
Oh, Hans, ölmüş olmalı.
Hans, ele há-de estar morto.
Yere çakılınca ölmüş olmalı.
Deve ter sido quando atingiu o solo.
Çoğu ölmüş olmalı.
Devem ter morrido muitos, também.
Ölmüş olmalı.
De certeza que está morto.
Şoktan ve kan kaybından ölmüş olmalı, başka bir açıklaması yok.
Minha conclusão é que ele morreu por choque e perca de sangue.
Ölmüş olmalıydım.
Eu devia estar morto.
Ölmüş olmalı.
Ele deve estar morto.
Çok genç ölmüş olmalı.
Deve ter morrido muito novo.
Yanılmıyorsam, çoktan ölmüş olmalılar.
A não ser que eu esteja muito enganado, eles já estão mortos.
Ölmüş olmalı.
Tem que estar morto...
Biri ölmüş olmalı.
Alguém deve ter morrido.
Sen ölmüş olmalıydın.
Você devia estar morto!
Bir yerlerde ölmüş olmalı. Belki bir çalışma kampında.
Morreu ou desapareceu algures num campo de trabalho.
Ölmüş olmalı.
Deve ter morrido.
Korkudan ölmüş olmalılar.
Devem ter morrido de pavor.
Ölmüş olmalı. Çünkü ondan aldığım son şey bir Paskalya kartıydı.
Deve ter morrido, porque a última coisa que recebi foi um cartão da Páscoa.
Anında ölmüş olmalı. - Ölüm saati?
Deve ter morrido quase instantaneamente.
- Ölmüş olmalı, değil mi? - Eminim ölmüştür.
- Bem, tinha de morrer, não é?
- O halde senin milyonlarca hücren ölmüş olmalı!
- Tu deves perder um milhão!
Kazırken ölmüş olmalı.
Deve ter morrido enquanto gravava.
Çalılarda bir hafta,... şimdi ölmüş olmalılar.
Uma semana no bosque, já estarão mortas agora.
- Eminim şu anda ölmüş olmalı.
- Ele já deve estar morto.
Yere düşmeden önce ölmüş olmalı.
Deve ter morrido antes de cair.
Uykusunda ölmüş olmalı.
Deve ter morrido durante o sono.
Ölmüş olmalısın... çünkü... içim bomboş.
Deves estar morto, porque... não sei o que sentir.
Bunca zaman odanda beklerken açlıktan ölmüş olmalısın.
Deve estar esfomeada por ter ambos à espera no seu quarto.
Uyumuyorsa ölmüş olmalı.
Deve estar morto. Se ainda não estiver, vai ficar.
Ben de yukarı çıkıp dairesine girdim, eve girer girmez ölmüş olmalı.
Então fui lá acima e abri a porta, parece que deve ter morrido... pouco depois de ter entrado no apartamento.
Saat dört civarında ölmüş olmalı.
Deve estar morto há quatro horas.
Bu yüzden ölmüş olmalı.
Deve ter morrido por causa disso.
- Hastanede veya ölmüş olmalıydı.
Então ele estaria no hospital ou morto
- Çünkü çoktan ölmüş olmalıydım.
- Era suposto eu ter morrido.
Kadın ölmüş olmalı.
A mulher já morreu.
Ölmüş olmalıydık.
Devíamos estar mortos.
Kaybolduktan bunca zaman sonra ölmüş olmalılar.
Eles desapareceram. Devem ter morrido.
Ölmüş olmalıydın.
Podias ter morrido.
Anında ölmüş olmalı.
Teria lhe matado imediatamente.
Yakın bir zamanda ölmüş olmalı.
Bem, não pode ser longa.
Sen ölmüş olmalısın.
Deves estar morta.
Kanı gördüm, Bilmiyordum, ölmüş olmalıydı.
Vi o sangue e então apercebi-me que estava morto.
Trenden düştü, ölmüş olmalı.
Caiu do comboio. Deve estar morto.
Tanrım, şimdiye kadar ölmüş olmalıydı.
Meu bom Deus. Já deveria ter morrido.
Bu kadar sürede ölmüş olmalı.
Não pode ter sobrevivido tanto tempo.
Asla da bulamayacağım. Eğer sen sonuncusu isen, o ölmüş olmalı.
Se você é o último ele deve estar morto.
Ölmüş olmalı.
Ele deve de estar morto.
İçerideki herkes ölmüş olmalı.
Todos os que estão ali dentro têm que estar mortos.
Ölmüş olmalıydım.
- Devia estar.
Ne renk istersin? Ölmüş olmalıyım.
Seja como for, eu...
Bedeni yanarak ölmüş, Ama sanmıyorum Bir nedeni olmalı.
Tem queimaduras em seu corpo, mas não acredito que provocassem sua morte.
-... ölmüş olmalı. - Evet.
Tem que estar morto.
Ölmüş ve cennetin bahçesinde olmalıyım.
Devo ter morrido e ido para o céu.