Önceden tradutor Português
10,862 parallel translation
Hâlâ olayları önceden görebiliyorum.
Ainda vejo coisas antes de acontecerem.
- Eğer bu bir kavgaysa bu katilin önceden plan yapmadığı anlamına gelir.
- Se é uma luta, o homicídio não foi premeditado.
Sen atletlerin sıralamasına bahis oynadın çünkü sonucu önceden biliyordun.
Mandas pessoas fazerem apostas porque conheces o resultado.
Önceden planlanmamıştı.
Não há premeditação.
Öngörülerin gelmeden önce karakteristik olarak hareketli titremelerin oluyor, bunlar her zaman önceden vücut sıcaklığında ani artışa sebep oluyor.
Como as tuas visões assumem características de um surto febril, são precedidas por um pico na temperatura corporal.
Bunu dalgalanmaları tespit etmesi ve sana 30 saniye önceden uyarı vermesi gerekiyor.
Programei isto para detectar as flutuações e dar-te um aviso de 30 segundos.
Önceden hiç deldirmedin mi?
Nunca fizeste isso?
Adı Christopher Garper. 20 yaşında. Önceden cezası yok.
Chama-se Christopher Garper, tem 20 anos, sem antecedentes.
Bunu vücudundaki dalgalanmaları tespit etmesi için tasarladım böylece sana 30 saniye önceden uyarı verecek.
Programei isto para detectar as flutuações e dar-te um aviso de 30 segundos.
Dash daha önceden gerçekten çalışmış mı?
O Dash já teve algum emprego?
Önceden burada çalışıyordu.
Costumava trabalhar aqui.
Çünkü Pedrosa daha önceden de bir kaza yapmıştı. Ve Pedrosa, Marco'ya çok kızgındı. İspanya'daki herkes Marco'ya çok kızgındı.
Porque Pedrosa despistou-se e já tinha outra lesão anterior e o Pedrosa ficou muito zangado com o Marco e toda a gente em Espanha ficou muito zangada com o Marco.
Benim de iki sene önceden feci anılarım var. Ve M1 ile aynı hisleri yaşamak için zaman geçmesi gerekti.
Também tenho muitas más memórias de dois anos antes e preciso de tempo para recriar a mesma sensação com a M1.
Bunu önceden görebilirdiniz.
Isso já seria de prever.
Tanıyorum kendisini önceden.
Conheço-a.
Ama karanlık sanatları kullanıp bunu önceden görmüş olabilirsin.
Mas não excluo a hipótese de o ter previsto com magia negra.
Dağınık, önceden planlanmamış.
Foi confuso, não foi planeado.
Çalışan kayıtlarına göre bu adam önceden Doğu hastanesi cenaze evinde bir mumyalama teknisyeniymiş.
Bom... os registos de emprego mostram que este tipo costumava ser um técnico de embalsamento na Casa Mortuária East Memorial.
Önceden bildirseydim kabul etmezdin.
Não ias concorda se te tivesse contado.
Bahni'yi kaçırmak için gözetleyip beklediyse daha önceden takip ve röntgen suçu işlemiş suçlulara bakmalıyız.
Então se ele vigiou e esperou para apanhar a Bahni, devíamos procurar agressores com crimes anteriores de perseguição e espiar.
İnternet üzerinde önceden, tüm dünyadaki her yaştan insanların bağlanabildiği bir sanal fantazi dünyası tasarlandı.
Certo. No início da Internet, um mundo da fantasia virtual foi criada para ligar pessoas de todas as idades pelo mundo.
Önceden "Rocket bunu yap"
Antes era : "Rocket, faz isto"
Bu arada bir dahaki sefer eski sevgilimi bize davet ettiğinde, önceden haber ver, tamam?
Da próxima vez que decidires convidar uma das minhas ex a viver connosco, avisa-me primeiro, sim?
Genelde iskelet ve çıplak insanların olduğu bir şeyin doğru kombinasyonu iş görür. Birçok insan hapları, daha önceden olan bir ilaç kutusuna koyman gerektiğini söyler.
Muitas pessoas dir-te-iam para esconderes as pílulas num frasco de medicação que já tenhas, mas o governo já está a pensar nisso e se procurarem lá, podes acabar preso.
Operasyon başarısını önceden garantilemek istiyoruz.
Gostaríamos de pedir "emprestado" o vosso homem por um tempo.
Daha önceden de buraya girdiğimi duysan şaşırır mısın?
QUEM É O BOSS? Surpreendia-a saber que anteriormente já estive aqui?
Bu hayali arkadaş olayın önceden de aptalcaydı şimdi de öyle.
Sabes, toda esta coisa de amigo imaginário era parva na altura e é parva agora.
Küçük hanım, görüntüden niye önceden bahsetmediniz?
Jovem, porque não contou sobre o vídeo antes?
Önceden öldürdün sonuçta.
Já matou antes.
Sevdiğim kadın, önceden sevdiğim kadını öldürdü. Yada önceden sevdiğim kadın, sevdiğim kadını öldürdü.
A mulher que amo matou a mulher que amei, ou a mulher que amava matou a mulher que amo!
Burada yapmaya çalıştığın şey anayasaya aykırı önceden planlanmamış kısıtlamadır.
O que é que estás a fazer aqui é uma censura prévia inconstitucional.
Anayasaya aykırı önceden planlanmamış kısıtlama mı?
Censura prévia inconstitucional?
Bu ifade özgürlüğüne, anayasaya aykırı önceden planlanmış kısıtlamadır. Ve ben bunu yapmayacağım.
É inconstitucional restringir a liberdade de expressão, e não vou fazê-lo.
Ya da belki de artık arkadaşın değilimdir. Çünkü arkadaşın olsam Lizzie North'un yeni işi hakkında beni önceden bilgilendirirdin.
Ou talvez já não seja teu amigo, porque se fosse, teria sido avisado sobre o novo emprego da Lizzie North.
Çünkü daha önceden olmuş olması sonra da olacak anlamına gelmiyor.
Só porque não deu certo no passado não significa que não pode dar certo no futuro.
Keskin bir şeyle yaralama ve önceden tepede bulduğumuz farklı iki keskin olmayan yaralama.
Lesão por objecto afiado, antes das duas diferentes lesões contundentes que encontramos antes.
Önceden yapmıştım.
Eu posso fazer isso. Já fiz isso antes.
Önceden planlanmış bir şey değil.
Não é assim tão simples.
Bebeğini ölüme terk etti. Tam da önceden planlanmış.
Ela deixou o bebé para morrer.
Hayır biz mutlu olmalıydık ama... Benim çok önceden öngörülen başka bir kaderim var.
Estávamos destinados a ser felizes, e fomos, mas tenho outro destino, previsto há muito tempo.
Bu konuşmayı daha önceden yapmıştık.
Acho que tivemos esta conversa.
Ama önceden bulunduğun bir yere dönmen kötü bir fikir.
Mas, é uma má ideia regressares aonde já estiveste antes.
- Aynen, bunu önceden de duydum.
Pois, já ouvi isso antes.
Nerede önceden olduğunu. Ve olacağını.
- Onde está, não, mas onde esteve, e onde estará.
İkiniz önceden sevgiliydiniz.
- Já fostes amantes antes.
Daha önceden düşündün mü bunu?
- Ficas a pensar sobre isto?
Burada önceden duvar vardı. Merhaba.
A parede aqui...
Gerçekleşebilecek en kötü sonuçları önceden sezebilmek için eğitildik.
Somos programados para prevermos o pior resultado possível.
Biz Dr. Hunt'la önceden tanışıyoruz.
Pois, nós... Eu e o Dr. Hunt já nos conhecíamos.
Önceden oynamadığın oyunu nasıl özlersin şapşal?
Como podes ter saudades de um jogo que nunca jogaste, tola?
Aramanızı yaptıktan sonra sıfırı tuşlayın ki önceden tuşlanan numaraya erişilemesin.
Dial de zero depois de fazer chamadas em telefones públicos