Örme tradutor Português
39 parallel translation
Evet, ama tuğlaları örme, tekrar lazım olabilir.
Mas não o tape com o muro, podemos precisar dele.
- Bilirsiniz, örme falan.
- Tricô, esse tipo de coisas.
Her iki koridorda hindistan cevizi renginde örme ile kaplı.
Ambos os corredores estão atapetados com esteiras de coco.
Kimse içeri girmesin diye kapıya ağını örme teklifinde bile bulundu.
Perguntou se queria que selasse a porta com uma teia pra ninguém entrar. Eu disse :
Şu ağ örme yeteneklerini sergile bakalım.
Mostra-me um pouco dessa teia em acção..
İyi örme için kaliteli yün.
Boa lã para boas fibras.
Sepet örme ve bale arasında onu ne zaman görüyorsun?
Quando se encontra com ele? Entre a aula de cestas e o balé?
- Lütfen örgü örme.
Por favor, não vás tricotar.
- Siktir, adamım. Asker malzemeleri satan dükkan bir sürü gocuk ve örme takke getirtti.
As lojas começaram a vender mais parkas.
Mezar Odasındaki, örme kumaşta görmüştüm.
Foi por isso que reconheci o símbolo.
Buradaki örme kumaş, konunun dışında.
- Esta tapeçaria tem qualquer coisa de errado.
Angela örme kumaştaki kızıl saçlı figürü tespit etti.
A Angela identificou a figura na tapeçaria.
Örme kumaştaki sayılar, basit alfa sayısal kodlar.
Os números da tapeçaria são um código alfanumérico.
Aynı sembolü, Dr. Brennan'a postayla gönderilen... -... bu örme kumaşta buldum.
Encontrei o mesmo símbolo que foi enviado por correio à Dra. Brennan na tapeçaria.
Şu ağ örme yeteneklerini sergile bakalım.
Mostra-me uma habilidade das tuas.
Köpek dişleri, kurdun simgesidir Mezar Odasındaki, Gormogon örme kumaşındalar.
Os caninos são um símbolo do lobo, aparece na tapeçaria Gormogon da caixa-forte.
Örgü örme işi nasıl bu arada?
- Como estava o tricô?
Örme kazak gibi.
É como uma malha numa camisola.
Çünkü aynen örme yorganın ipliği gibi tereyağı da bir ailenin yemeğinde baş köşededir.
Porque como a linha de uma colcha da avó, a manteiga é a peça do centro do jantar de uma família.
Ağaç işleri, duvar örme, hatta alçıpan.
Serralheiro, pedreiro. Até limpeza.
Şehri dolaşarak garip örme kepler alıp kızlarla tanışmaya çalışıyorum.
Que ando pela cidade a comprar toucas estranhas para conhecer gajas.
Ben, örme şapkayı soğukta takarım.
Uso gorro de lã quando está frio lá fora.
Tanrı'm! Sevgili yünden örme Bay Capulet, bu size yakışan bir şey.
O cardigã da minha irmã serve-lhe, Sr. Capuleto.
Benimle arana duvar örme, konuş benimle.
Não levantes barreiras contra mim. Fala comigo.
- Küçük bebeklere örgü örme işinde çok iyisin.
Portaste-te bem e tricotaste para os bebés?
Örme kazak da giyiyordur.
E veste blusas de malha.
- Örme üstler 70'lerde modaydı.
- A blusa curta estava na moda nos anos 70.
Bu örme mi?
Isso é uma extensão?
Evet, takımı düşününce kafamda açık mavi örme kumaş canlanıyor.
Sim, estava a pensar numa malha azul clara. - Muito bem.
Diğer bir sürü şey, örgü örme dersi veya...
O talho. As outras coisas, o curso de tricô e...
Örgü örme dersi değil ki.
Não é um curso de tricô.
- Şef, patik örme partisi değil bu.
- Isto não é um clube de "tricot".
- Teşekkür ederim. Bizim burada, çok eskilere dayanan bir dantel örme geleneğimiz var.
Temos um grande tradição de fabrico de renda.
- Dantel örme mi?
- Fabrico de renda?
- Dantel örme.
- Fabrico de renda.
- Sopalar! - Evet, biraz örme bulmaya çalışacağım.
Tentarei encontrar algo para costurar.
Her iki koridorda hindistan cevizi renginde örme ile kaplıydı.
Ambos estavam revestidos com esteiras de coco.
Stonehenge Snowdon Tepesi, Büyük Orme.
Stonehenge... Snowdon... o Grande Orme.
1982 Château Bel Orme Tronquoy de Lalande. Bunu açmak için yıllarca bekledim.
1982 Chateau Bel Orme Tronquoy De Lalande.