Özgür değilsin tradutor Português
46 parallel translation
Nasıl yani, özgür değilsin?
Diz que não é livre?
* Diyebilirsin, özgür değilsin *
You may say that I ain't free
* Özgür değilsin, diyebilirsin *
You Mai say that I ain't free
* Özgür değilsin diyebilirsin *
You Mai say I ain't free
* Özgür değilsin diyebilirsin *
- You Mai say I ain't free
* Diyebilirsin, özgür değilsin *
You Mai say I ain't free
* Diyebilirsin, özgür değilsin *
You might say that I ain't free
* Diyebilirsin, özgür değilsin *
You might say I ain't free
* Diyebilirsin, özgür değilsin *
You Mai say that I ain't free
* Ve diyebilirsin ki, özgür değilsin *
You Mai say that I ain't free
* Özgür değilsin *
That I ain't free
Komplekslerle dolusun özgür değilsin.
Estás com complexos? Não és livre.
Özgür değilsin. Sağlam bağlar seni bize bağlıyor.
Pensas que estás livre, mas laços inquebrantáveis unem-te a nós.
Özgür değilsin.
Tu não és livre.
Özgür değilsin.
Não é um homem livre.
- Gözetilmektesin ama özgür değilsin.
- És controlado, mas livre.
- Sen, özgür değilsin.
- Tu não estás no primeiro.
Kardeşinin hayatını kontrol edemediğinden özgür değilsin.
Pois, mas não é livre de controlar a vida do seu irmão.
Sen dışarıdasın ama yine de özgür değilsin. Değil mi?
Tu estás aí fora, mas no fundo não és livre, certo?
Başkasının hastasını açacak kadar özgür değilsin.
Não tens o direito de cortar os pacientes dos outros.
Şu anda özgür değilsin.
Porque você não está livre.
Özgür değilsin George.
Não és livre, George.
Gidebilirsin ama, özgür değilsin.
Pode ir, mas não está livre.
Özgür doğmuş bir adam olarak babanın hareketlerinden sorumlu değilsin.
Como um homem livre de nascença, não és responsável pelas acções do teu pai.
Gerçekten "özgür" değilsin, Gina.
Não está bem livre, Gina.
- Richard kendini suçlu hissetmediği için kusmadı, o özgür Justin sen değilsin.
- Do que está falando? - O Richard não vomitou por culpa. Ele é livre, você não.
Sen özgür olduğunu sanıyorsun, ama değilsin.
Achas que és livre, mas não és.
Attilicus, bu günden itibaren, artık gladyatör değilsin ama Roma'nın özgür bir insanısın.
Attilicus, a partir de hoje, já não és um gladiador, mas um romano livre.
Artık özgür değilsin
Se você quer a verdade, duvido que encontremos lá.
O özgür olduğu sürece sen emniyette değilsin.
Enquanto ela estiver livre, tu não estarás segura.
"kendini açıklamak zorunda değilsin." "Onlar seni yargıladıkça daha da özgür olacaksın."
"que habitam este mundo, mas quanto mais te julgam, mais livre és."
- Sen özgür falan değilsin.
Sim, nem todo os homens livres.
Sen özgür falan değilsin.
Não é um homem livre.
Sen özgür bir adam değilsin.
Não é um homem livre.
Tabi ki bilemezsin çünkü özgür bir ülkede yaşamıyorsun. Dünyanın en büyük şekerli gevrek üreticilerinin hiç pişmanlık duymadan çocukları hedef alan programlara sponsor olabildiği bir ülkede değilsin.
Claro que não sabes, porque não vives num país livre, onde os maiores produtores mundiais de cereais açucarados podem patrocinar programação animada direccionada sem nenhuma vergonha a crianças!
Artık özgür bir adam değilsin Harold.
Já não é um homem livre, Harold.
Sanki birini taklit eder gibi yazmışsın özgür ve vahşi birini... ve bu biraz garip, çünkü sen hiç de öyle değilsin... ve bu beni rahatsız etti.
Tu escreves como se imitasses alguém que é livre e selvagem e é muito estranho, porque tu não és nada disso e deixou-me desconfortável.
Neden özgür bir adam değilsin?
Por que tu não és um homem livre?
değilsin 303
değilsiniz 26
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürlüğe 19
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
değilsiniz 26
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürlüğe 19
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59