Üne tradutor Português
270 parallel translation
Sizi üne ve paraya boğacağım.
Ainda vos vou tornar famosos.
İyi bir isim yapmak yolunda olan Lola iyi bir üne sahip olmanın söz konusu olmadığını anlamıştı.
Ao querer tornar o seu nome famoso... Lola compreendeu que manter uma boa reputação estava fora de questão.
Ayın 23'üne ait değerli emrinizi az önce aldım.
Recebi a sua ordem estimada do 23 ° agora.
Billy 13'üne girdiğinde olayın üstünden iki ay geçmişti.
Billy tinha 13 anos e aquilo o afetou muito.
Üzgünüm Profesör. Herhalde aklımdan çıktı, ama Purple Pit hak ettiği üne asla kavuşamadı.
Desculpe, Professor, mas o motivo porque não me lembrei foi por o Purple Pit não corresponder à reputação que tem.
Büyük bir üne kavuştun, ama benim için hâlâ aynısın, soğuksun.
Fez-te famoso, mas comigo foi frio como o mármore.
- Onlar üne, sen paraya kavuşacaksın.
- Eles com a fama, tu com o dinheiro.
Ben de üne kavuşacağım.
Também terei a fama.
Nükleid asit üretimi, normalin % 33'üne düştü.
Produção de ácidos nucleicos reduzido para 33 % do normal.
Ayın 3'üne Cenevre uçağına yer ayırtın.
Marquem-me para Genebra na Quinta.
Bu, uluslararası üne sahip tasarımcı ve
Este era o momento de Nobile.
Ayın 23'üne kadar dolu olurduk önceden.
Costumava ter clientes até às 23h.
Birgün beni büyü üne kavuşturacaklar.
Factos que um dia farão de mim um grande homem.
İnsanlarımız, bu yaptıklarımız için ölürlerse, üne kavuşurlar. Sonsuza dek yaşarlar.
Se os nossos morrerem por aquilo em que acreditamos, então vão ficar famosos e viver eternamente.
Hatta Proust gibi, özenle seçilmiş kelimelerle uzun uzun anlatmak gerekirse kötü üne sahip ev.
Estás ofendida com a palavra? Até no Proust há uma longa descrição de uma casa de prazer.
1930'ların başlarında Japon ordusu kötü bir üne sahipti. Ordu mensuplarının birçoğu, yurtseverlik adına hiç düşünmeksizin suç işleyebilecek potansiyeldeydi.
O exército japonês esteve em descrédito até ao começo dos anos 30 e depois recuperou através das chamadas Sociedades Patrióticas.
Gizemli ünlü, önce dünyaca bilinen bir üne kavuşuyor... ve sonrasında özel hayatındaki mahremiyet çabalarıyla... daha da ünlü oluyor.
A super discreta celebridade saiu para a fama internacional, conseguiu-a e chegou a ser mais famoso a lutar pela privacidade.
Bones, uzman psikolojik görüþüne ihtiyacým var.
Magro, preciso da opiniao de um especialista em psicologia.
Ama ne olursa olsun 1. Hava Bölük'üne 48 saat içinde yetişmek zorundayız.
Mas, aconteça o que acontecer, temos de alcançar as primeiras tropas em 48 horas.
14'üne basacak.
A caminho dos 14.
13'üne geldiğinde Baden'de Karlsruhe askeri lisesine gitti.
Aos 13 anos foi para a Escola de Cadetes de Karlsruhe, em Baden.
Yaban pirinçlerine dayalı bir diyet sürerek üne sahip olduğunu sanmıyorum.
Não acho que tenha ganho a sua reputação com uma dieta de arroz selvagem.
Ben, Wilhelm Gottsreich Sigismond von Ormstein'a, Cassel-Felstein grandük'üne, ve Bohemya Krallığı'nın varisine hitap ettiğimi fark etmeden önce, bundan Majesteleri bahsetmemişti.
Mesmo antes de ouvir a vossa voz, já sabia que me dirigia a Wilhelm Gottsreich Sigismond von Ormstein, Grão-Duque de Cassel-Falstein e rei hereditário da Boémia.
- Belli bir üne sahipler.
- Elas têm fama.
Beni... en erken 22'si ya da 23'üne kadar beklemesen iyi olur.
Não contes comigo antes de 22 ou 23.
Neredeyse Nisanın 4'üne kadar.
Lembro-me de um 4 de Julho...
Gözeten yok, minimum ışık ve sabahın 4'üne kadar Dixie.
De graça, luzes no mínimo e temos a Dixie até às 4h00 da manhã.
Balo bizi üne, servete, yıldız olmaya ve sahne ışıklarına yaklaştıran yegâne şey.
Para nós, os bailes, é estar perto da realidade da fama, da fortuna do estrelato e dos holofotes.
Bölge başsavcısı olduğum zamanlar eski sorunlara yeni çözümler bulmak gibi bir üne sahiptim.
Bem, quando eu era um DA, Eu tinha a reputação para encontrar novas soluções para velhos problemas.
Acaba ödediğimiz vergilerle kayda değer yeni kanıtlara mı ulaştı? Yoksa sadece ülke çapında üne kavuşmak için bilgileri saklıyor mu?
Com dinheiro dos contribuintes, terá ele encontrado novas e valiosas provas ou guarda apenas segredo para ser falado em todo o país?
Kuzey Afrika sahilinde, kötü üne sahip bir limanda oluşturulmuş Interzone içerisinde bir organizasyon.
Uma organização sediada na Interzone. Um conhecido porto livre na costa do Norte de África.
Komşunuz sabahın 3'üne kadar gürültü yapıyorsa ne yapabilirsiniz?
Que podemos fazer se um vizinho faz muito barulho ás 3 da manhã?
Bu mahalle kötü bir üne sahiptir.
Não é um bom bairro.
- Sabahın 3'üne kadar, bu kez O sorunlarını anlattı.. Oda servisi ne düşündü bilmem..
Ficámos juntos até às três da manhã.
Normal değerlerin % 73'üne düşmüşler.
Estão 73 % abaixo do normal.
Biliyorsun, son zamanlarda yumurtalar bayağı kötü bir üne sahip, Smithers.
Ultimamente os ovos estão muito mal.
Uluslararası üne sahip, Profesör Cavan.
O Internacionalmente conhecido Professor Cavan.
Uluslararası üne sahip, Profesör Cavan.
O Internacionalmente conhecido Professor Cavan!
Her kurusun hesabini yapmak... öykü pesinde kosmak, seni üne kavusturacak... atlatma haber yakalamayi ummak.
Economizando e procurando cada tostão, perseguindo histórias, esperando e rezando pelo exclusivo... que os tornaria conhecidos.
Bizi üne kavusturdu.
Tornou-nos famosos.
Bunların hepsini 24'üne varmadan yaptın.
E tudo isto na tenra idade de 24 anos.
Yani, bu gezimiz..... cebimizi doldurmak için bulunmaz bir nimet olduğu için.. .. 14'üne de gidiyoruz.
Seja como for é uma boa hipótese para engordar os cofres, por isso vamos aos 14.
Namuslu bir isme ve sağlam bir üne sahip birinci sınıf bir detektifti.
Era um detective de 1ª classe, de nome limpo e reputação sólida.
Dostumuz Bay Morden sayesinde üne, paraya ve güce sahip oldum.
Através do nosso amigo Mr. Morden, ganhei influência e dinheiro e poder.
Bu dürüst bir üne sahip Yıldız Filosu Kaptanı'ndan beklenmeyen hırsızca bir tutum.
Essa é a atitude de um ladrão, não de um Capitão da Frota com reputação de integridade.
Kirk, bayanlarda oldukça büyük üne sahipti.
O Kirk tinha fama de ser mulherengo.
Şimdi uluslararası üne sahip bir yazar.
Transformou o seu amor no livros numa carreira de escritor, e é agora um autor de sucesso internacional. Esta é a sua história.
Burada yazılana bakılırsa, "Gülen Ejder" kendi çapında bir üne sahip.
Segundo isto aqui, o Dragão Sorridente tem fama de agourento.
Ben buradan ayrılınca, büyük bir üne kavuşabilirsin.
Comigo fora, podes ter uma hipótese para o sucesso.
Sabahın 4 : 00'üne kadar Omen üçlemesini seyrettim.
Estive a pé até às quatro da manhã, a ver a trilogia Omen.
Kuş Göl'üne varacağız.
Chegaremos ao lago dos pássaros.