Üşütmüş tradutor Português
116 parallel translation
Uzun zamandır fena üşütmüş durumdayım.
Estou constipado há já algum tempo.
Ah, üşütmüş yatıyor.
Está de cama com uma constipação.
Kafayı üşütmüş değil mi?
Ele é louco? Certo.
- Her zamanki gibi. Bu sefer de üşütmüş.
- Esta constipada.
Kafayı üşütmüş insanlar görmüşsündür.
Já viu homens perderem a cabeça.
- Çok kötü üşütmüş.
- É uma gripe muito forte.
Bay Lawson biraz üşütmüş.
O Sr. Lawson está constipado.
Geçen günkü yağmurda üşütmüş olmalısınız.
Apanhou um resfriado no outro dia à chuva.
Ya kafayı üşütmüş ya da burada bir dolaplar dönüyor.
Sim, ou ele enlouqueceu ou passa-se aqui algo de muito estranho.
Midesi ağrıyor, üşütmüş sanırım.
Doente do estômago. Apanhou uma constipação.
- Neden? - O çok kötü üşütmüş.
- Está com um resfriado terrível.
Kesinlikle. Ve onun sesi de sanki üşütmüş gibi duruyor.
Precisamente, e pelo som, parece que apanhou um resfriado também.
Ama üşütmüş, titriyorsun.
Mas estás gelado e a tremer.
Karı üşütmüş kafayı.
Ela é doida.
- Midesini üşütmüş, hepsi bu.
Um frio no estômago, é só.
- Öksürerek boğazını temizleyip duruyor! - Çok kötü üşütmüş.
Porque está sempre a limpar a garganta?
Eskimolara misyonerlik yaparken biraz üşütmüş.
Apanhou frio ao evangelizar os Esquimós.
Bence burada herkes biraz kafayı üşütmüş durumda.
Quase toda a gente por aqui não é boa da cabeça.
Midesini üşütmüş.
Cólicas.
- Biraz üşütmüş.
- Um pouquinho resfriada.
Ayrıca bir şeyi yokmuş sadece üşütmüş.
Os médicos dizem que a tua mãe está constipada.
Trende üşütmüş olmalıyım.
Devo ter apanhado uma constipação no comboio.
Jim midesini mi üşütmüş ne.
Parece que ele tem um tipo de gastroenterite.
Kafayı üşütmüş.
Está tão enganada, mas é tão engraçada...
Biraz üşütmüş ama bu neden yemediğini açıklamıyor.
Tem uma constipação mas isso não explica o facto de não comer.
Kafayı üşütmüş!
Enlouqueceu!
Şey, biraz üşütmüş de, odasında dinleniyor.
Bem, ela apanhou uma pequena constipação por isso ficou a descansar no quarto.
- Evet. - Onunla gidebilmen için kafayı üşütmüş olman lazım.
Jane, tu só louca é que ias com ele.
Köpeğinin adı Elle MacPherson. O kafayı üşütmüş.
O tipo é louco!
Ateşi var... üşütmüş.
Está com febre. É uma gripe.
Acil servistekiler kafayı üşütmüş.
Vocês, os da Urgência, são loucos!
- Kafayı üşütmüş.
- Tem uns parafusos a menos.
- Onunla gidebilmen için kafayı üşütmüş olman lazım.
- Tinhas que estar louca para ir com ele.
Tadı sanki, biri çok kötü ciğerini üşütmüş balgam sökmek için iki kaşık dolusu öksürük şurubu almış, sonra da, avokadonun üzerine öksürmüş gibi.
Sabe a algo como se alguém com uma grande constipação tomasse 2 colheres de xarope para soltar um escarro e então, tossiu sobre um abacate.
Fena üşütmüş, ama bünyesi güçlü.
É uma constipação grande, mas ela é forte.
Ray biraz üşütmüş.
O Ray está adoentado.
Sylvia üşütmüş, onun yerine ders verdim.
A Silvia está de cama, então telefonaram-me para eu dar lição a um dos alunos dela. Uma menina.
Kodesten çıkınca kafayı üşütmüş.
Quando saiu da cadeia, ficou meio pirado.
İyi haber. İkinci kalecimiz midesini üşütmüş.
O nosso segundo base tem indisposição estomacal.
Göğsünü üşütmüş. Tanrı'ya şükür zatürree değil.
Era só uma constipação e não pneumonia.
Meg Ryan'a çiçek gönderdim, çünkü biraz üşütmüş gibiydi.
Mandei flores à Meg Ryan, pois pareceu-me que ela estava constipada.
Sana söylemiştim evlat. Bu kız dualarla kafayı üşütmüş.
Já te disse, essa rapariga tem o cérebro confundido pela oração.
Çocuklar üşütmüş.
Os miúdos constiparam-se.
- Kim üşütmüş?
- Quem se constipou?
- Zavallı çocuk üşütmüş.
A coitadinha estava constipada.
Augusto biraz üşütmüş.
Nate... O Augusto está constipado.
Julio üşütmüş, Augusto da bir aydır geceleri uyumuyor.
O Julio está constipado e o Augusto não dorme bem há um mês.
Hayır, sadece üşütmüş. O kızın guatrı var.
- Pensar que está tão perto!
Kafayı üşütmüş.
Sim, o homem é chanfrado.
- Kafayı üşütmüş.
Está a enlouquecer!
Herif kafayı üşütmüş.
Que tolo.