Şeye tradutor Português
27,492 parallel translation
Az önce dışarıda gördüğüm çılgın şeye inanmayacaksınız.
Não vão acreditar na loucura que acabei de ver.
Şu lanet şeye bak. Tamam.
Olha para aquela merda.
O şeye ihtiyacımız yok.
Já não precisamos daquilo.
Ve hayatında bir kez olsun, istediği şeye kavuşamayacak!
E pela primeira vez, ele não vai ter o que quer!
İhtiyacım olan her şeye sahibim.
Tenho tudo o que preciso.
Her şeye muktedirsen neden şimdi hepimizi öldürüp kurtulmuyorsun?
Se és tão poderoso, porque não nos matas agora? Acabar com isto.
Beni öldürürsen her şeye veda edersin.
Se me matares, podes dizer adeus a tudo.
Şükredelim. Okuduğun her şeye inanamazsın.
Felizmente para todos, não podemos acreditar em tudo que lemos.
Bütün kurbanlarını bulup Leila'yı suçlamak için gereken her şeye sahipti.
Ele tinha todo o acesso que precisava para achar os seus alvos e incriminar a Leila.
Geri kalan her şeye gelirsek, daha iyi bir tanım bulamayacağım için cehennem gibi.
Quando ao resto, por falta de uma palavra melhor, é um... Inferno.
Sanki polisten başka bir şeye benzeyebilirmişsin gibi.
Como se conseguisses parecer outra coisa que não uma policia.
Ama eğer oradaysa o gece olan her şeye tanık olmuş demektir.
Não. Mas se ela esteve lá, ela pode ter testemunhado tudo que aconteceu nesse noite.
Önüne gelen her şeye para harcadı.
Ele estoirou o dinheiro dele.
- Bu senin katılacağın bir şeye benziyor, yani evet.
Isto parece algo com que podes concordar, por isso sim.
Dan, seninle dalga geçmemin tek sebebi benim sahip olmadığım her şeye sahip olmandı.
Dan. Apenas o fiz porque tu és tudo aquilo que eu não sou.
Bunun dışındaki her şeye ne dersin?
Por isso, que tal tudo excepto isso?
Onun sayesinde her şeye kavuşacağız.
É através dela que todos nós as recuperamos.
- Bu sadece bir ihanet ama muhtemelen bu tatlı şeye senin 300 yaşında bir cadı olduğunu açıklamamı istemezsin.
- É só um palpite mas talvez não queiras que lhe revele que a sua querida tem 300 anos e é uma bruxa.
O şeye alıştığına emin misin?
De certeza que sabes mexer nessa coisa?
Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa...
Se precisarem de alguma coisa, eu estou...
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa beni ara tamam mı?
Se alguma vez precisares de algo, qualquer coisa, liga-me, sim?
Bu Wallace Parker neredeyse her şeye sahip güçlü bir CEO.
Isto era o Wallace Parker, o poderoso CEO de quase tudo.
Dün gece olan ölümün doğal yollardan olduğunu söyledim ama doğal dışında her şeye benziyordu.
Houve uma morte ontem à noite que eu atribuí a causas naturais, mas... foi tudo menos natural.
Burslara, öğrenci kredilerine, kısacası, ilk yarıyılı atlatabilmek için bulabileceğin her şeye bakmalısın.
Procura por bolsas de estudo, empréstimos estudantis, tudo o que houver para te ajudar a pagar o 1º semestre.
Herhangi bir şeye parası nasıl yetiyor?
Como pode pagar qualquer coisa?
Kıyafetlerinde bir şeye rastlandı.
Vê a parte das roupas.
Neden Met'e onların zamanını böyle bir şeye harcadığın için senin hakkında suçlama yapmaları gerektiğini tavsiye etmediğimi bilmiyorum.
Não sei porque não hei-de recomendar à justiça que a acuse por fazê-los perder tempo com isto.
Dostum, eğer bir şeye ihtiyacın olursa...
- Se precisares de alguma coisa...
İstediği şeye hayır dedim ve yine de beni yapmaya zorlayacaktı.
Eu recusei o que ele queria. E ele ia obrigar-me a fazer isso na mesma.
Ed bir şeye sahiptik.
Ed... Há algo entre nós.
İnsanlar kendilerini istedikleri şeye ikna edebilirler.
Os humanos convencem-se daquilo que querem.
- Bu nasıl uyacak? - Şeye ihtiyacın...
- Como é que isso vai afectar...
Bir şeye ihtiyacınız olursa kapının yanı başındayım.
Se precisar de alguma coisa... estou mesmo aqui fora.
Sanırım havalı olmak için çok zorladım ve olmadığım bir şeye dönüştüm.
Acho que, ultimamente, tenho tentado ser tão fixe que me tornei algo que não sou.
Böyle bir şeye nasıl tölerans gösterebilirim ki?
Porque haveria de tolerar isso?
Kamyondaki her şeye el mi koyacaksınız şimdi?
Vai-me confiscar toda a mercadoria?
- Her şeye bir lafın var.
Tu estragas sempre tudo.
Audrey ve beni bir şeye çekmeye çalışıyor.
Ele quer incrimar-me a mim e à Audrey.
Her şeye rağmen, karşımdasın.
E, no entanto, estás aqui.
Tek kurşunun kalmış # ikilem Soru : Bombok şeye ne denir?
O que chamas a uma cena merdosa?
- O yaptığın şeye şaka mı deniyor?
- Chamas piada a isso?
Aşkım, ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.
Meu amor, temos tudo o que precisamos.
Sahip olduğunuz her şeye ben izin verdiğim için sahipsiniz.
Tudo o que têm, têm porque eu deixei.
Hiçbir şeye.
Para nada.
Bak..... kendini her şeye hazırlamanı istiyorum.
Ouve... Preciso que te prepares para retaliações.
Bildiğin her şeye rağmen, çok safsın.
Por tudo o que sabes és... extremamente ingênuo.
Bizde NASCAR denen şeye gittik.
Então nós fomos para algo chamado NASCAR?
Benim yaşımdayken, hiçbir şeye ve hiç kimseye kızgın kalamıyorsun.
Na minha idade, não consigo fazer nada a ninguém.
Şu an bahsettiğin şeye, büyük resim deniliyor.
Àquilo que estás a dizer agora, chamamos o panorama geral.
İstediği şeye ateş edebilir.
O alvo dele pode ter a forma que ele quiser.
Amerika yeterince şeye katlandı.
É vergonhoso.