Şhow tradutor Português
3,554 parallel translation
* Evet, seksi sanıyorsun kendini, neyin var göstersen iyi edersin bana *
Yeah, you think you're so hot, better show me what you got
* Göster bana ne istediğini *
Show me how you want it to be
Şarkı hem erkeksi ve kadınsı yanlara sarılmayı anlatıyor.
O show abrange desde o lado masculino, até mesmo o feminino.
Dövüşüp, birbirlerini mi ısırıyorlar?
The Itchy and Scratchy Show! Eles lutam e picam-se?
Krusty Tonight Show'a sarhoş çıktı.
" Krusty bêbado no'The Tonight Show'".
Krusty Today Show'a sarhoş çıktı.
" Krusty bêbado no'The Today Show'".
İngiltere'nin en popüler reality şovu maalesef böylece sona erdi.
Assim, infelizmente, o "reality show" mais popular da Inglaterra acabou.
NBC'nin Girlie Şovu yayınlamasının tek nedeni "Sürtük Avcısı" adlı aksiyon draması sonrası kadın gruplarından aldıkları eleştiriymiş.
A única razão que levou a NBC a fazer o "The Girlie Show" foram as críticas que tiveram de grupos femininos depois de terem passado o drama de acção "Caçador de Gajas"
Çıkar hadi, evet! Pekala, gösteri sona erdi!
Acabou o show!
Troubadour'daki muhteşem konser için biletlerim var.
Consegui bilhetes para um show incrível no Troubadour!
O konserde eğlenebilirsin.
Aproveita o show.
Hayır, kendimi bir reality show'da düşünüyorum'da bu çok kötü fikir, baba.
Acho que um reality show é uma má ideia, pai.
Evet. Ben yarın ki The Trunk Show için kıyafetlerimizi hazırlıyorum..
Estou a testar a roupa para amanhã.
Evet, trunk show için mi bunlar?
O que é uma Venda de Itens, afinal?
Pekâlâ, gösteri zamanı.
Tudo bem, hora do show.
Sully Sullenberger * ile bir gündüz kuşağı talk şovu yapmayı planlıyorum.
Estou a desenvolver um talk-show diurno com o Sully Sullenberger. Sim, eu conheci-o.
Bunlar sadece süs değil.
Isto não é apenas para show off.
Siz bana bakmayın, "Jay Leno Show" u açın yeter.
Não te importes comigo, põe no "Jay Leno Show".
Hadi gösteriye devam edelim.
Estamos atrasados para o nosso "show"!
Yani bunların hepsi bir gösteri miydi?
Então, tudo isso foi um show?
The Today Show'da mıyım?
Estou no "Today Show"?
Reality şovdaymışız gibi hissediyorum.
Parece que estamos num reality show.
- Benden dört tane papaya. Hayatta kalma kısmını geçtikten sonra, insanların bir şekilde eğlenmek isteyeceği bir noktaya geliyordu, Ne olduğundan pek emin değildim, Ama sanki Hurley'nin onları
Uma vez alcançada a sobrevivência, ele possuía uma ideia de que as pessoas iam querer entreter-se de certo modo, e não sei o que seria, mas é como se Hurley devesse fazer algo, um show de talentos ou algo assim.
Babam senin show, adam seviyor.
O meu pai adora a sua série, meu.
Hey, sen bilirsin, ben Yeni bir reality show yunuslama ile benim yapımcı ortağı - "Ne sıcak Palm Springs?"... yenilikler ve bir co-host arıyoruz.
Vou lançar um novo reality show com o meu sócio de produção. "O que está a dar em Palm Springs". E estamos à procura de uma co-apresentadora.
Hey, um, sana numara vermelidir sen beni ara, böylece reality show hakkında.
Vou dar-te o meu número para poderes ligar-me por causa do reality show.
Yani, o beni istiyordu co-host bu reality show, ve ben gibi, onu texted 50 kez gösterilmiştir.
Quero dizer, ele queria que eu apresentasse o programa dele e eu mandei-lhe umas 50 mensagens. Ele não responde.
Ben, o uzakta ortalama gider onun orta yaş-kriz-mobil onun unfamous eşi ile ve ben hiçbir şey olsun... hayır reality show, Magazin içinde bile adımı.
Lá foi ele no seu carro de crise de meia idade com a sua polémica mulher e eu fico sem nada. Nem reality show, nem o meu nome nos jornais.
Senin tabirinle işte Reality TV seyretmek.
Assistir a um Reality Show no trabalho, como costumas dizer.
Bu programın sadık dinleyicileri neden başka ülkeleri korumak için yüz milyarlarca dolar harcayarak askerler, uçaklar ve gemiler gönderdiğimizi soruyor.
Muitos interlocutores leais deste show reclamaram e questionaram porque é que gastamos centenas de biliões a mandar tropas, aviões e navios para proteger outros países.
86.9 FM, Adam Gator'la Karşı Cevap.
86.9 FM, casa do Talk show com Adam Gator.
Danny daha çok gösteri dünyasından. Ama epey zaman oldu.
O Danny é mais do tipo "Show biz", mas já lá vai algum tempo.
- Gösteri dünyası demek?
- Com que então "Show biz"?
Karnavalcılar iyi insanlardı, ama ya şovun içindesindir ya da dışında.
Os circenses são boas pessoas, mas, sabes, ou se está no show ou não está.
Ve eğer şovun içinde değilsen o zaman safsın demektir, enayisin.
E se não se está no show, então és um pateta. Um idiota.
Jane gibi daha çocukken sahne almış, "Houdini Jr."
Tinha um show quando era criança, assim como Jane. "Houdini Jr.".
Burada neler oluyor?
Que se passa aqui? Tristeza pós-show?
Burası artık bir korku şovu gibi!
É um show de horrores aqui.
Elimizde programın ses kaydı var.
Temos uma gravação do show.
Akşam kuşağı dizilerini bir kenara bırakın çünkü en sevdiğiniz realite programı geri dönüyor.
Vamos para o horário nobre, porque o vosso reality show favorito está de volta.
Top ateşi şovuna hoşgeldiniz, zilliler!
Bem vindos ao show de "Gun", cadelas.
Realite programındaki oğlan mı?
Aquele tipo do reality show?
Gösteri zamanı.
- É hora do show.
Bütün hayatına Radyo 4 panel gösterisi gibi davranamazsın.
Não é possível viveres a tua vida como se fosse um show de comédia de Rádio.
Gösterin için yazabilirsin. Çünkü oraya en iyi şeylerle çıkılır.
Poderias ter escrito o show porque és tão bom quanto os melhores.
Bir şeyler... Beni güldürmesine rağmen, her gülüşte düşünüyorum. Kaybettiği bir şeyle ilgili bir şeyler yolunda değildi.
Embora me fizesse rir e nos fazia rir a todos, acho havia uma parte dele que estava perdida algo sobre ele que parecia que não poderia enfrentar a realidade da vida, por isso, quando penso no Rob penso nele tanto com um sorriso devido a alguma piada concisa que lhe ocorria de um show de comédia de rádio porque por trás de cada piada concisa, vagamente engraçada havia um grito de socorro.
Virginia, Dr. Tim Show'a hoş geldin.
Virginia, bem-vinda ao programa do Dr. Tim.
Acele et Cosette! Gitmeye hazırlan Yarın buradan uzaklarda olacağız!
Mas eu pergunto-me o que estamos a fazer aqui, porque, geralmente, quando se tem um tributo para um show como este, significa que os autores estão mortos há muito tempo.
Aslında, sokakta gösteri yapıp para kazanabilirsin.
Até podias montar um show e vender bilhetes.
- Evet, onun sergisini organize etti.
Sim, ela tratou do show dele.
Sergisine hazırlanmak için bu hafta sonu San Francisco'ya gidiyoruz.
Vamos a São Francisco este fim de semana, acertar as coisas para o show.