Şino tradutor Português
1,130 parallel translation
Çan yapabilecek kimse yok!
Não há quem funda um sino!
Çanı ben yapacağım.
Eu fundo o sino!
Ve çan çalmayacak.
E depois, o sino não toca.
Bu çan, üzerine kutsal su serpilerek kutsanacak ve takdis edilecek.
Abençoa-se e asperge-se com água benta este sino.
- Evet, Özgürlük Çanı.
- Sim, o Sino da Liberdade.
Bana bir çan verin.
Toquem o sino.
Duyarız yemek zilini çalarken
A ouvir o sino
Kuledeki büyük çanın yanında.
Estão junto ao sino, na torre.
Size küçük bir çan getireceğim.
Colocarei no tabuleiro um sino.
- Zili getirdim, efendim.
O sino, para o senhor.
O zille ne yapıyorsunuz hâlâ?
Mas para o que é o sino?
- Akşam yemeği zili için iyi zaman.
Boa hora para tocar o sino do jantar.
Mace'in bulunduğu gece dışarı çıkmanla çanın çalması arasında ne kadar zaman geçti?
Naquela noite, quanto tempo esteve fora antes de ter ouvido o sino?
Ve sonunda da kilisendeki çan ipine mi asılacaksın?
Para acabar pendurado na corda do sino?
# Aşkın saklandığı küçük bir kasaba #
Uma pequena cidade, Um velho sino
Çeviri : fanatic _ anchovy
O que resta de tudo isto? Diz-me Uma pequena cidade, Um velho sino
Dışarı çıkmak istediğinde, zili çal, ben yatak odasına giderim.
Quando quiseres sair, toca o sino e eu escondo-me no quarto.
Ben o beyaz İspanyol paça pantolona ve o arsız küçük kalçalardaki sert mavi kumaşa bayılıyorum.
Adoro aquelas calças de boca de sino, a sensação da sarja azul escura naqueles rabinhos atrevidos.
Kilisenin çan kulesindeyiz.
Estamos na torre da igreja, junto ao sino.
20 dakika içinde o çanı çalmaya başla.
Dentro de 20 minutos, começa a tocar o sino.
Zil tekrar çaldığında yemek odasına gir.
Quando o sino tocar novamente, podes entrar na sala de jantar.
Çanın tokmağı beni kurtardı.
O sino salvou-me.
Garip çalışını duydum.
Eu ouvi o repicar estranho do sino.
Lola çanı çalınca. Tamam mı?
Quando a Lola tocar o sino, certo?
Çanı çalın!
Tocai o sino!
Tehlike çanlarını çalın!
Fazei soar o sino!
Siyah palto, gri İspanyol paça pantolon.
Casaco preto e calças à boca de sino cinzentas.
O çan seslerini duydum!
Ouvi o sino, finalmente! Case-se comigo.
Burası Silver Bell Burada gümüş de yok çan da.
CHEGOU A SILVER BELL ( SINO DE PRATA ) MAS NÃO TEMOS SINO NEM PRATA.
"Çocuklar gürültülüdür, zil sesi yüksek... keskin olan parfümdür, ama kokan ise sen."
"Barulhentas são as crianças, ruidoso é o sino acre é o perfume, mas tu só cheiras mal".
Hımm? "Çocuklar gürültülüdür, zil sesi yüksek... keskin olan parfümdür, ama kokan ise sen."
"Barulhentas são as crianças, ruidoso é o sino, acre é o perfume, mas cheiras mal".
Haklısın, Sexton, ama belki bu kilise çanının sesi bu zavallı insanlara biraz huzur verir.
Bem sei, Sexton. Mas talvez o sino da igreja conforte os pobres.
- Çan kulesinde!
- Ele está na torre do sino!
Kafasını çana sokardı.
Enfiava a cabeça num sino.
Çan çaldı.
E lá está o sino.
Yukarı koşup çıngırak çalma numarasını öğrenebilir.
Pode subir, tocar o sino. Aprendem esse truque.
Beraber olduğumuzda Duydun mu çanların çaldığını?
Quando o fizemos, ouviste algum sino a tocar?
Öfkeliler çünkü Çinli-Amerikalı mı yoksa Amerikalı-Çinli mi olduklarını bilmiyorlar.
Estão muito ressentidos, não sabem se são sino-americanos ou "americano-chinês".
Gongumuz yok.
Näo temos sino.
Tarihimizdeki önemli olaylara bağlı olarak, Özgürlük Çanının kırılmasını Green'in kafasını kırarak yineleyeceğim.
À imagem dos grandes factos históricos, u imitarei a Quebra do Sino da Liberdade, quebrando Mac Lee Green.
Zil çaldı.
O sino. Oh, meu Deus.
Kalemizdeki çan.
O sino do nosso castelo.
Ondan sonra da, buraya dönüp zafer çanını çalacağız.
E, no fim, vamos voltar aqui e tocar o sino da vitória!
Kilise çanları çalıyor.
Ouçam o sino da igreja
- Şu sesi duyabilmek için beş gün bekledim.
- Esperei cinco dias para ouvir aquele sino.
Zil sesini duydum.
Eu ouvi o sino.
Çaldı.
O sino tocou.
16 yıl çan kulesindeydim ve gururluyum.
16 anos atrás de um sino.
Burada yatmış Notre Dame'ın Kamburu'ndaki Charles Laughton gibi zil çalıyorum.
Estou tocando este sino como se fosse Charles Laughton... no Corcunda de Notre Dame.
Bu zili çaldığım an aşağı ineceksin!
- Eu toco o sino e você desce.
Kaçmaya çalışırsan zillerin sesi benim işimi kolaylaştırır.
Quando tentares fugir, toca um sino. Facilita-me o trabalho.