English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ A ] / Able

Able tradutor Russo

94 parallel translation
Able-7-Baker kasetine git.
Пленка Эйбл-7-Бейкер.
Alo, Able 3.
Алло, третий...
... İsa'yla, Gelişi bizim bedenimizi değiştirerek onun harika bedeni gibi olalım,
Читает заупокойную молитву : Through our Lord Jesus Christ who, at his coming, shall change our vile body that it may be like his glorious body according to the mighty working whereby he is able to submit all things to himself.
501 Able Grubu'ndan Farnsworth.
Сержант Фарнсворт из роты "Эйбл", 501-й полк.
- Bu Hall, Able Grubu'ndan.
- Это Холл, рота "Эйбл".
Senin Able Grubu'yla beraber olman gerekmiyor mu?
А тебе разве не нужно в свою роту "Эйбл"?
Radyo operatörü, 506. basketbol takımı, Able Grubu.
Радист. Из 506-ой баскетбольной команды. Рота "Эйбл".
Able Grubu, gidelim!
Рота "Эйбл", вперёд!
Kruşçev için önemli olan "Küba'yı kurtardım, bir işgali önledim." diyebilmek.
Томпсон : - Важной вещью для Хрущёва, как мне кажется... - The important thing for Khrushchev, it seems to me это возможность сказать : "Я спас Кубу, я остановил вторжение."... is to be able to say : " I saved Cuba ;
Bunun önk oşulu olarak, onların fiziki güvenliğini temin etmeliyiz.
Как необходимое условие, мы должны быть в состоянии, - гарантировать их физическую безопасность. As a prerequisite, we must be able to guarantee their physical security.
Ne sağlayacağını garanti edemezken oraya 300-400 bin Amerikalı göndermek maliyeti çok ağır, korkunç bir risk.
Я думаю, отправлять 300 000 - 400 000 американцев туда I think pushing out 300,000 - 400,000 Americans out there не будучи способным гарантировать, к чему это приведет without being able to guarantee what it will lead to это ужасный риск по ужасной цене. is a terrible risk at a terrible cost.
Ben bir katilim. Ben deliyim. Dört insanı öldürdüm... üç insanı.
Um, they wanna be able to kill locke,
Evet.
Um, you know, existed and we were able to tap into.
Kendi bebeğine dokunamadığını düşünsene.
Представь, каково это, не иметь возможности прикоснуться к собственному ребенку. Imagine not being able to touch your own baby.
- Çünkü en azından bu yolla seni işin dışında tuttum.
- Because at least this way I was able to keep you out of it.
Able bölüğündenim.
Рота Эйбл.
Zekâyı gösteren asıl şey bilmediğini kabul edebilmek değil midir?
Isn't the true mark of intelligence being able to admit what you don't know?
Düşündüm de Joe'nun yeri daha iyi olur. Böylece bu kokunun senden geldiğini anlayamaz.
I think I'm gonna change it to Joe's so he might not be able to tell that stink's coming from you.
Chesty senin bölüğün Able Grubu ile çıkıp Japonların takip edip etmediğine bakmanızı istiyor.
репыш приказал твоему отр € ду остатьс € с первой ротой. ѕосмотрим, пойдут ли € пошки за нами.
Sizi geçmeleriyle birlikte, oradan ayrılın ve Able Grubu'na katılın.
огда вас пройдут, уходите к первой роте.
- Able Victor Charlie düştü.
- Противник – 36, подтверждаю. "Эйбл Виктор Чарли" сбит.
Bu Clark Kent onu korumak için Görüntü olamayacak demek.
Which means Clark Kent won't be able to blur to his rescue.
Sanırım bir parçam senin bir sorun çıkarıcı olmanı istiyor böylece ben iyi evlat olabiliyorum.
But I think that part of me sort of liked the fact that you turned into the troublemaker, because I was finally able to be the good one.
Ölümünden sonra tüm kanını almayı başardık.
Postmortem, we were able to harvest all of her blood.
Kendinizi ona annesi olarak tanıtacak kadar düşkün...
Fond enough that you were able to masquerade as her mother.
Don't eat, genius. You won't be able to talk.
Не ешь, умник Ты не сможешь разговаривать
Eğer bu yeri de alırlarsa şehrin tüm rezervini kontrol edebilirler.
And if they're able to purchase the one last holdout, они будут контролировать всё водоснабжение в городе.
Onu köşeye kıstıramazsın.
You won't be able to sweat it out of him.
Ganz seninle irtibata geçtiğinde göreve hazır, istekli ve muktedir olmanı istiyorum.
Ganz contacts you, I want you ready, willing, and able.
Bir vakada 80 yaşında bir kadın, ele geçirildiğine inanıp yetişkin bir adamı başının üstüne kaldırdı.
There was one case where an 80-year-old woman was able to lift a grown man above her head when she believed she was occupied by her Saint.
- Buraya bir hizmetçi getiremedim.
- I haven't been able to get the maid in here lately.
Sizin durumunuzda bunun mümkün olacağını sanmıyorum.
I don't think that you're gonna be able to Hail Mary your way outta this one.
O kamyonun yerini de bulabiliriz.
And we'd be able to locate the specific truck.
Spektral görüntü karşılaştırma aleti bize burada ne yazdığını gösterebilir.
The Video Spectral Comparator should be able to tell us what was once on here.
Bay Abernathy'nin bulduğu yarayı inceleyebildiniz mi?
Oh, were you able to analyze the wound Mr. Abernathy discovered?
Bunun ne tür bir metal olduğunu anlayabilir.
He should be able to determine what type of metal it is.
Belki siz de anne olduğunuzdan olaylara onun açısından bakmamı sağlayabilirsiniz.
Maybe with you being a mother and all, you might be able to help me see her point of view?
- Benimle buluşmayı kabul ettiğin için çok mutluyum.
I'm glad that you were able to meet me.
Altın Able.
Как и твое пальто.
Kafamda tek seferde iki düşünce tutabiliyorum.
I'm able to hold as many as two thoughts in my head at once.
AGKİ diyor- - Beni duyabiliyordun, değil mi?
The AUMF- - you were able to hear me, right?
İç açıcı olmayan sonuçlar gösterdi ki lise öğrencilerinin yarısından azı Amerikan İç Savaşı'nın meydana geldiği yüzyılı doğru bir biçimde söyleyebiliyor.
The findings were bleak with results showing that less than half of high schoolers were able to correctly identify the century in which the Civil War was fought.
Ve İnsan Hakları Bildirgesi feshedilseydi lise öğrencilerinin üçte biri daha demin kaybettikleri bir hakkı söyleyemezdi.
And if the Bill of Rights were abolished, a third of high school students wouldn't be able to name a right they just lost.
Bir masa kırabilecek miyim?
I'm gonna be able to break a table?
Güneşe çıkamama durumunuz dışında tamamen normalsiniz değil mi?
So, with the exception of not being able to go out in the sun, you're completely normal? Да. Луна - мое солнце.
İş görebilen erkekler Kaptan Lawrence'ın komutasında Black Hind'e gönderilecek böylece son firarın yerini doldurmuş olacağız.
The able-bodied males will be taken onto the Black Hind under Captain Lawrence to fill a recent rash of desertions.
Daha sonra, maliyetlerini karşılamak için para bulabildiğim 6 kadın benimle kalacak.
Six women remain thereafter, for whom I was able to scrounge together enough money to cover their cost.
Tam olarak birbirimize bağlanamadık yani.
We haven't really been able to connect.
En azından onu uyuşturucu bulundurma suçundan tutukladın.
Well, at least you were able to arrest him on possession with intent.
If so, I should be able to win by just laughing. Yoru wo koe te yuke. Let's go beyond the night.
Вспышкою сквозь ночь пройти вновь ~
Avcı takımı Able, Beta, Charlie.
Чарли.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]