Baktım tradutor Russo
7,950 parallel translation
Beni kollarında tutuyordun. Gözlerine baktım çok korkmuştun.
Ты держал меня на руках, а я посмотрела тебе в глаза, и ты был так напуган.
Gözlerine baktım. Kaçıyordun.
Я видела по твоим глазам, ты бежал.
Yüz tanıma, sabıka fotoğrafları, gözetleme görüntülerindeki tüm FBI veri tabanlarına baktım.
Прогнала его по всем базам ФБР от фотографий на документы до отчетов слежки.
Senin gibi birine baktım mı anlarım.
Смотрю на людей типа вас и осознаю это.
Geçmişteki tüm cerrahi hastalarına baktım, ameliyat esnasında ya da hemen akabinde ölen orta yaşlı kadınları çapraz listeledim.
€ просмотрела ваших прошлых пациентов женщин среднего возраста которые умерли - во врем € операции либо после - и?
Kendime baktım.
И смотрела на себя со стороны.
Bende şu son zamanlarda ölümün gizemli tarafına aklımı kurcalayacak kadar baktım.
Что касается меня, то те дни, которые я провёл, глядя в глаза смерти, отрезвили меня.
Ne? Baktım parkta uyuyor ben de keçeli kalemle meme ucu çizdim üzerine.
Э... я нарисовал ему соски несмываемым маркером.
Sonra bir baktım ki merdiven boşluğun dibindeyim.
И потом я лежу в конце лестницы.
İcabına baktım.
Я всё устроил.
Baktım.
Уже.
Göğüslerim açık bir şekilde kameraya baktım ve göndere bastım.
Посмотрела в камеру с обнажённой грудью и нажала "Отправить".
Geri sarıyorum, kameraya baktım mı dedin?
Ну-ка отмотаем назад, ты сказала, что смотрела в камеру?
Ama sabahki telefonunuzdan sonra son 24 saatin kayıp ihbarlarına baktım. Sizin katilin yaşına ve tarifine uyan iki siyah erkek vardı.
Но после вашего звонка сегодня утром, я проверил отчёты о пропавших людях за последние 24 часа и вот двое мужчин, которые подходят по возрасту и комплекции под вашего убийцу
İki dakika sonra bir baktım çırpınıp boğuluyor.
Через две минуты я поворачиваюсь и вижу, что его сбило волной, и он тонет.
Her yere baktım bir şey bulamadım demiştin.
Ты сказала, что смотрела везде и ничего не нашла.
- Her yere baktım.
– Я уже везде искала.
Ben de burada dört duvar arasında oturuyordum, Theo dosyasına baktım.
Ну я тут от нечего делать начала проверять по новой дело Тео.
baktım, helikopterle baktım.
Я просмотрела уличные камеры, камеры движения, камеры в небе.
Yeniden açtım çünkü tekrardan baktım da kazanma ihtimalimiz var.
Потому что я просмотрел его, и это выигрышное дело.
Ben de baktım ve kaybetme ihtimali gördüm.
Я тоже его посмотрела, и, по-моему, оно проигрышное.
Aşağıya baktım.
Я проверил первый этаж.
En son buluşmamızda sen bunu beni vurduğun gece olarak hatırlayabilirsin Meat Cute yerinin çatışma görüntüsüne baktım ve tahmin et neyi görmedim?
После нашей последней встречи, в тот вечер, когда ты меня уколола, я смотрел новости о перестрелке в мясной лавке, и угадай, чего я не нашёл?
- Facebook profiline baktım.
Посмотрели твою страницу на "Фейсбуке."
Google'dan baktım, bir sürü iş yapmış.
Я гуглила. Она очень много работала...
Oğlum, çocuklara 1 saat baktım ama perişan oldum resmen.
Блин, я с ними час посидел и я убитый.
İyi misin? - Birkaç saatliğine Grant ve Lila'ya baktım.
Я пару часов посидел с Грантом и Лайлой.
Sadece çalıştım, sana ve babana baktım.
Я работала и заботилась о вас с папой.
Mary'nin çantasına mı baktınız?
Вы влезли к Мэри в сумку?
- Birine baktığımda yalanı anlarım.
Я узнаю ложь, когда вижу её.
İster inanın ister inanmayız, Çin'deki tüm kadınlara baktığımızda genç, çekici, bekâr kadın cesetleri çok nadir bu da, şüphelimizin cesetleri neden Amerika'dan götürdüğünü gösteriyor.
Невероятно, но даже учитывая, сколько женщин в Китае, молодые, симпатичные, незамужние женские трупы - редкость, что легко объясняет, почему подозреваемый экспортирует тела из США.
Doğduğunda sahip olabileceğim tek saf şeye baktığımı biliyordum.
Когда она родилась, я знал, что она самый чистый человек, которого я видел.
Sadece oradan aşağıya baktığımı düşününce hatırladığım bir şey.
Помню, я слышал это, когда парил над потолком.
Neye baktığımı ben de bilmiyorum.
Я не знаю, на что смотрю.
Koltuğun altına baktın mı?
А под диваном смотрела?
- E-postalarına baktın mı?
- Ты проверяла свою почту?
Marta icabına baktığımız cinayet davalarının daha büyük bir şeyin deneme koşuları olduğunu söylemişti.
Марта сказала, что дела, которые мы ведем это тест для чего-то большего.
- Bana mı baktın?
- Этот взгляд. Он относится ко мне?
Yeni uygulamamın iş planına baktın mı?
- Да. Ты... ты смотрел мой бизнес план для моего нового приложения?
Dur biraz, çınlama sesi televizyona baktığım anda başladı.
Постойте. Этот шум... Он начался, когда я взглянул на телевизор.
On yıl önce baktığım bir davaya çok benziyor.
Здесь так много схожего, с делом, над которым я работала 10 лет назад.
Maskene baktırdın mı?
Слушай, ты вообще проверял свою маску?
- Yok baktırmadım.
Ах, её нет.
Özel olarak baktığımızda onlar bir takım.
Сами, как команда.
Eve her baktığımda, çocuklarıma, bizim çocuklarımıza baktığımda nefes alamıyorum.
Знаешь, глядя на дом, на моих детей, наших детей... Я не могу дышать.
- Baktırman lazım.
– Может, стоит провериться?
- Lojack'e baktık mı?
Пробовали включить маячок?
- Geçmişine baktın mı hiç?
Ты хотя бы проверял его историю?
Şeytanın en güçlü ânı başka tarafa baktığımız zamandır. Tıpkı biz başka işlerle uğraşırken arka planda çalışan bir program gibi.
Дьявол силен, когда мы не обращаем внимания, как программа, работающая в фоновом режиме, пока мы заняты другим дерьмом.
Baktın mı?
Вы смотрели?
Yanına gittim, ışığı açtım, yatağından aldım. Bir süre sonra bana doğru baktı, gülümsedi, gülmeye başladı.
Иду, включаю свет, беру его... и тут он посмотрел на меня и улыбнулся и начал хохотать.