English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ B ] / Buğday

Buğday tradutor Russo

526 parallel translation
Buğday eken kül biçmez baba.
Ты не пожнешь прах, если посеешь пшеницу.
ÇİFTLİK İŞÇİLERİ BUĞDAY KAMPl
Земледельческий лагерь
Buğday ekmeği ve krem peyniri. Biber pembeleştiriyor..
Это пшеничный хлеб и сливочный сыр.
Taşra güneşinin altındaki buğday tarlalarını çiziyor.
Он пишет пшеничные поля под солнцем Прованса.
Hey! Sizin de "Shredded Buğday" ailesinden olduğunuz kesin.
Вливайтесь в нашу семью "Шредед Уит".
Shredded Buğdayı ile doldurulmuş hindi.
Надо же, индюшка, фаршированная пшеницей.
"Pirincimiz yok. Buğdayımız yok. Hiçbir şeyimiz yok." diyorlar!
Попросишь рис, ячмень, попросишь что угодно - они скажут : "Hичего нет"
Eğer buğdayı elde edebilirsek, buradaki herşeyden alabilirsin.
Если мы привезём кукурузу...
Bu topraklarda güzel buğday ve mısır yetişir.
Это хорошая земля для выращивания пшеницы. И кукурузы тоже.
Kanla kazanılmış toprakları araştırmak ve inşa etmek için duydukları heyecanla bir zamanlar ateşten çöl iken göl haline geldi. ... dünya nimetleriyle, madenlerle ve buğday tarlalarıyla..
Благодаря их страсти на земле, смешанной с их потом и кровью, выросли шахты и лесопильные заводы, пшеничные поля и фруктовые сады, на месте горящих пустынь появились озера.
Bin hektardan fazla..... buğday yetiştirilen bir toprak!
Прекрасные поля. Лучшие на нашем острове.
Eee şey, ben... 7 tutam buğday ve 3 tutam pirinç, her öğünde yalnız 1 kase.
Да, конечно... Миска каши из семи частей пшеницы и трёх частей риса три раза в день.
Kuadrotritikale buğday değildir Kaptan.
Квадротритикал - не пшеница, капитан.
Bu yüksek verimli bir tahıl çeşidi dörtlü bir buğday ve çavdar melezi.
Квадротритикал - высокоурожайное зерно, четырехлопастный гибрид пшеницы и ржи.
Birkaç ton buğday için mi yardım çağrısı gönderdiniz?
Вы выслали сигнал бедствия из-за пары тонн пшеницы?
Buğday depolarını.
Склады с пшеницей.
'Borcun ne kadar? ' O da,'Yüz ölçek buğday'diye yanıtladı.
Он отвечал : сто мер пшеницы.
110 tanesi kepekli buğday ekmeğine.
110 с пшеничным хлебом и 300 с белым.
- Hepsi kepekli buğday ekmeğine.
- Все с пшеничным.
Bu yüzden buğdayımızı çürümeye mi bırakacağız?
Что нам теперь, из-за этого тесать ступы и в них муку толочь?
Zaten buğday kıtlığında zorlukla idare ediyoruz!
- И так мучаемся без муки!
Yalvarıyoruz sana! Eğer bize yardım etmezsen çıplak dişlerimizle buğday öğütmek zorunda kalacağız!
Коли ты нас не осчастливишь, другого нам не останется, будем немолотое зерно жевать, как скот.
Buğday tohumu, organik bal ve kaplan sütü talep etti.
Он поросил : зародыши пшеницы, органический мед и молоко тигра.
Bir saban ve buğday tohumu lazım, 100 dönümlük arazi için.
Что ж, я хотел бы плуг и пшеницы на 100 акров.
Zardoz bize buğday yetiştirtti.
Зардоз велел нам растить овес.
- Buğday yetiştirmeye?
- Выращивать овес?
Bu bölge adeta küller vadisi, küllerin buğday gibi büyüdüğü eşsiz bir çiftlik.
Этот пустырь - долина шлака невероятная ферма, на которой шлак выращивают как пшеницу.
Yine de, buğday için iyi. Sanırım öyledir.
Но для пшеницы всё равно неплохо.
Buğday tarlasının... şeyde dalgalanması gibi bir manzara olamaz... dalgalanırken... şeyde...
Я люблю пшеницу. Нет лучшего зрелища, чем поле колышущейся пшеницы на... колышущейся... на...
- Buğday, bir sürü buğday!
- Пшеница! Много пшеницы! Поля пшеницы!
Tarlalarca buğday! Çok büyük miktarda buğday!
Громадное количество пшеницы!
Buğday mı dedin?
Ты сказала пшеница?
Buğday.
Пшеница.
Bunlar, annen seni buğday sandığına koyduğunda yaptığın resimler.
Эти каракули мелком ты сделала, когда мама посадила тебя в амбар с пшеницей.
Ama onlar da hız kazanacak. Işık hızına çıkmak buğday biçmeye benzemez evlat.
Пройти через гиперпространство, малыш, это тебе не поле перейти!
Değirmende buğday bitti.
Кукуруза закончилась!
Buğday torbalarına gel.
Иди сюда, за кукурузу!
Ambarı zeytinyağı, buğday portakal, şarap, İtalyan şarabı ve Parma peyniriyle doluydu.
вернувшись из Италии, где загрузил свои трюмы оливковым маслом, пшеницей и цитрусовыми, бочками вина "Кьянти", сыром пармезан...
Karpuz, buğday ve yulaf ekmeği timsah pirzolası ve domuz kuyruğu
Арбуз, кукурузную кашу и хлебные корки, Крокодильи ребра.
Buğdayı eşeleyip de bakmaz ki büyümüş mü büyümemiş mi diye!
Ему никогда бы не пришло в голову выкапывать пшеницу, чтобы посмотреть растёт ли она.
Post Tostları, Corn Flakslar, Şekerli poğaçalar pirinç ve buğday kremi, tahıl unu.
Сухарики, кукурузные хлопья, сахарная пудра рисовое печенье, геркулес, пшеничный порошок и мука.
Sonra ağzına tatlı buğday ekmeği koydum.
И затем я кладу ей в рот сладкую пшеничную лепёшку.
Baba, bu buğdayın hasat zamanı gelmemiş mi?
Папа, зерно уже созрело?
Yağmur dövüyor, rüzgar sallıyor... insanların ayakları altında eziliyor... ama buğday yine de kök salıyor ve büyüyor.
Дождь омывает ее, ветер продувает ее, люди нещадно топчут ее... Но она продолжает расти...
İşte, buğday sizin için örnek olsun evlatlarım.
Дети, пшеница вас многому научит!
Evet, bu buğday! Buğday çıkıyor yine.
Да ведь это же пшеница!
Yağmur dövüyor, rüzgar sallıyor... insanların ayakları altında eziliyor... ama buğday yine de kök salıyor ve büyüyor.
Дождь омывает ее, ветер продувает ее, люди нещадно топчут ее...
Buğday ve hayatım için savaşmak zorundaydım.
Я дрался за свою пшеницу не на жизнь, а насмерть.
Buğday ekmekleri koyun, bahar unundan. - Nasılsın?
- как здоровье?
Buğday mı?
Пшеница.
Buğday.
Поля колышущейся пшеницы.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]