Entire tradutor Russo
23 parallel translation
Kendi başına bir evren.
A universe whole and entire unto herself.
Hayır! Bekle bir dakika! Ne bilmek istiyorsan söyleyeceğim sana!
That's basically spanned the entire series.
W otelin tamamını, harika bir parti için kiralayacağız ve birkaç tane ünlü davet edeceğiz!
- И мы должны арендовать отель Entire W... - Для ахуенной вечеринки, и мы должны пригласить кучу знаменитостей!
Tüm W oteli kiraladığına inanamıyorum.
Махатма Ганди : - Не могу поверить, что они арендовали Entire W Hotel.
Şeytan'ın Ferrari şeklindeki pastasnı alıp W Otel'e getireceksiniz!
- Забрали торт Сатаны в виде Феррари. - И доставили его в Entire W Hotel.
Zombilerin buraya girmelerine engel olmalıyız.
We have to zombie-proof this entire area.
Ekibimden birinin tüm soruşturmayı hayati miktarda delili zimmetine geçirerek tehlikeye attığı dikkatimi çekti.
It has come to my attention that someone on my watch misappropriated a vital piece of evidence jeopardising the entire case.
Bütün avansım artık senin.
My entire advance, gone.
Sürekli gülümseyerek dans etti.
Smiled the whole entire time.
Bütün polisler şu an onu arıyor.
The entire police force is out looking for him.
And every night, myself and the entire House of Gaga her gece Gaga Ailesi olarak 24 bin insana aşktan ve birlik olmaktan bahsediyoruz.
И каждую ночь Гага истекает кровью для 24,000 людей, говорящих о любви, единстве
Tüm hacker hayat tarzı anonimlik üzerine kuruludur.
The entire hacker lifestyle is based on anonymity.
Hayatımın aşkı nerelerdeydin?
Where have you been my entire life?
Benim dünyam sarsıldı ama sanki farkında bile değilmiş gibisin.
My entire world got rocked, and it's, like, not even on your radar.
Seni pasta almaya yolladığımda eve gelene kadar onu yersen her şey berbat olur.
The entire thing falls apart if I send you to the store to get cake and you eat it on the way home.
Acıma kartını hep kullanabileceksin.
You are gonna get the sympathy vote the entire time.
Öyle leş kokuyor ki!
Такая-то вонища! { i can't believe they made an entire episode about eien }
Tüm hayatım bir yalanmış ama sen tek bir kelime bile etmedin.
My entire life was a lie, and you never said one single word.
Tüm hayatım alt üst oldu ve senin cevabın bu mu?
My... my entire life just went enron, and... that's your answer?
- Yani bütün gece bir iş görüşmesi miydi?
- So this whole entire evening has just been one big job interview?
Kenneth'in tişörtü hep ondaymış.
She had Kenneth's shirt the entire time.
Bu hükümet sana ihanet etti.
This entire government betrayed you.
The entire floor of the vault Kemerin tüm zemini büyük bir anti-gezgin sigilidir.
Весь пол хранилища — одна сплошная защита.