Fılm tradutor Russo
322 parallel translation
Skandalların, tartışmaların protesto ve tenkitçi bağırışların ardında heyecan uyandıran fılm gösterime giriyor.
После громких скандалов, волны проклятий и восхищения,.. ... в наш городок привезли сенсационный фильм.
- Paolo ve ben fılm izlemeye gittik.
Мы с Паоло ходили в кино.
St. Petersburg opera salonu için yazdığı, Fındıkıran isimli bir bale eserinden alıntılmış danslardan oluşmaktadır.
Это набор танцевальных номеров, взятый из балета с тем же названием "Щелкунчик", который он когда-то сочинил для Петербургской Оперы.
Loş ışıklar, masanın üzerine yayılmış harfler, baş aşağı çevrilmiş şarap bardağı birinin amcasından kaybolmuş diş fırçasını bulmak için gelen mesajlar.
Прекрати насмехаться, Рик.
Fırtınalarda yeteri kadar açılmıştır zaten.
Он много раз выходил в шторм.
Dahası, söylendiğine göre bu şarapla dolu her fıçıya genç bir anneden bir damla süt ve genç bir aygırdan da bir damla döl atılmış.
Говорят, что в каждую бочку капнули молока из груди кормящей матери и семя молодого жеребца.
Fırtınaya kapılmış.
Он играет с огнём.
Chu Chin Chow, ya da ismin her neyse, Biftekler önceden 400 derece ısıtılmış fırında... tam olarak 11 dakika pişecek.
Чу Чин Чау, или как тебя там, стейки необходимо прожаривать ровно 11 минут - ни больше, ни меньше - с каждой стороны в предварительно разогретом гриле при температуре 400 °.
Parçaları kalmış, ama nöbetçi doktor da benimle aynı fikirde, kimyasal aşınma, neredeyse bir asit fıçısının içine atılmış gibi.
- Объясните. Остались только фрагменты костей и зубы, но заводской врач со мной согласен. Химическая коррозия, словно его бросили в чан с очень едкой кислотой.
Yatağa fırlatılmış.
Падай на кровать.
Kim olursa olsun bir erkeği cezbetmemek kaçırılmış bir "iş fırsatı" olarak algılanacaktır.
Не привлекать мужчину ( неважно кого ) означает потерять "деловую возможность".
İlki : okul hapishanelerine gençler ırkçı, şovenist jingoist, komünist karşıtı ve işçi sınıfı karşıtı yalanlarla tıkıştırılmışlardır.
Первое : в школах-тюрьмах молодежь сталкивается с расистской, шовинистической антикоммунистической и направленной против рабочего класса ложью.
Ana giriş kapısı, hatta bazı yan kapılar bile gulyabaniler ve fırfırlarla donatılmış durumda.
Плавные двери и кое-что еще, Хорошо, богато увешаны антуражом и прочей мишурой.
Bir süre önce içinde canlı olmayan bir kurtarma mekiği fırlatılmış.
От корабля отошла аварийная капсула,... но форм жизни на ней не было.
Bu halinden pek anlaşılmıyor, ama önemli yerleri fıstık gibi.
Вид у него неважный, но он действительно способен на это, малыш.
Bir sürü ilkyardım mekiği fırlatılmış.
Нет нескольких аварийных капсул. Вы нашли каких-нибудь дроидов?
Jim... 300 yıl önce fırlatılmıştı bu.
Джим, он был запущен более 300 лет назад.
Gezegenler bu modelde gerçekten ölçekli yapılmış olsaydı toz tanesi kadar o zaman bir kuyruklu yıldızın iç güneş sistemine girip bir gezegene çarpmak için ancak birkaç binyılda bir zayıf bir şans yakaladığını görmek çok daha kolay olurdu.
Если планеты изобразить в соответствующем масштабе, они будут размером с песчинку, и тогда стало бы предельно ясно, что любая комета, вошедшая во внутреннюю Солнечную систему, имеет ничтожный шанс столкнуться с планетой за какие-то несколько тысяч лет.
Fıçıda bir hazine olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım.
Сначала я думал, что в сосуде драгоценности, но я ошибался.
Metal yorulması var, kablolama da bizim ihtiyaçlarımız için zayıf ve bu semt de sanki polisten arındırılmış bölge gibi.
Там усталость металла во всех имеющих нагрузку частях. Телеграфирование является нестандартным. Это не отвечает нашим потребностям.
Tüple birlikte Atılgan'dan fırlatılmışlar.
Мы сбросили их сюда с "Энтерпрайза".
Bir çeşit reçine fışkırtılmış gibi.
- Похоже на какие-то выделения.
İyi yapılmış bir iş için bol sıfırlı bir çek almak.
Получая огромный чек за отлично выполненную работу.
Bir keresinde seni rüyamda gördüm. Boynun kırılmıştı. Dilin dışarı fırlamıştı.
Однажды я видела тебя во сне... со свёрнутой шеей... с вывалившимся языком.
O küçük zayıf, kumaştan yapılmış bileklerini, bilirsiniz.
Маленькие, тонкие лодыжки.
"Hindiyi önceden ısıtılmış fırına yerleştirin."
Всего два состояния которые могут быть у духовки..
Bir fırın sadece iki aşamada var olabilir, ısıtılmış ya da ısıtılmamış.
Предразогретая это бессмысленный блять термин!
Son fıstık- -... kardeşlerinden ayrılmış, tuzu ve yağı taşmış.
В масле и соли своих ушедших собратьев.
Sen kullanılmış sadece ikinci sınıf bir subaysın.
Вы были всего лишь второстепенным офицером.
Zindanlarda zayıf düşmüşler, yakılmışlar oklarla delinmişler ve çarmıha gerilmişlerdi.
Они томились в темницах, подвергались пыткам на огне, в них вонзали стрелы, их прибивали к кресту.
Yıldızfilosu, Jem'Hadar hakkında daha fazla bilgi edinmek için bunu kaçırılmış bir fırsat olarak gördüğünü ve bu yüzden uğradığı hayal kırıklığını ifade etti.
Звездный Флот разочарован упущенной возможностью узнать о джем'хадар больше.
Fırtınanın hareketleri geniş bir alana yayılmış durumda.
Штормовая активность характерна для этой области.
- Sen geldiğinde fırtınaya kapılmış gibi oluyorum. - Enola!
Да ты вообще рот не закрываешь.
Biz geldiğimizde sizler zayıf, durağanlaşmış yalıtılmışlıktan boğulan oysa şimdi yeni bir özgüveniniz var yepyeni bir amaç hissiniz bu Çeyreğin geleceğindeki kilit rolünüzü saymıyorum bile.
До нашего вмешательства вы были слабой расой созерцателей, задыхающейся в своей изоляции. Теперь же у вас есть новая вера и новые цели в жизни, не говоря уже о ключевой роли в будущем этого квадранта.
Biraz çalı çırpı üstüne fırlatılmış.
Забросан ветками и листьями.
Onları durduracak Kardasya ordusu olmaksızın Maquislerin, Kardasyalıları Arındırılmış Bölge'den kalıcı olarak sürmek için ellerinde kusursuz bir fırsat var.
Без кардассианских военных, способных остановить их, у маки есть прекрасная возможность надолго изгнать кардассианцев из ДМЗ.
Fırında patates... iyi kızartılmış büyük soğan halkalarıyla?
Печенный картофель... куча зажаренных луковых колец?
Belden aşağı fıkralar anlatmaktan hoşlananların, bastırılmış teşhircilik eğilimleri vardır. "
"Тот, кто рассказывает грязные шутки скрывает свои склонности к эксгибиционизму."
Bize baksana, boşluğa fırlatılmış büyük mavi misketleriz.
Посмотри на нас - носимся по миру, крутимся как белки в колесе.
Tekinsiz Mulder. Kız kardeşi çocukken... uzaylılar tarafından kaçırılmış ve küçük yeşil adamların peşine düşmüş ve bir rozet ve bir silahla cennete ateş ediyor veya dinleyen herhangi biri zırve bir durumda ve semâ aşağıya düşüyor ve çarptığında bütün zamanların en b.. tan fırtınası olacak.
Призрак Малдер, у которого инопланетяне похитили сестру, и который теперь гоняется за маленькими зеленыМи человечками, потрясая пистолетом и крича небесам, что они вот-вот упадут и на земле начнется евиданная ранее буря.
Ve dikkati dağılmış bir polis fırsat demektir.
А отвлеченный полицейский - это возможность.
Hey Shimomoro istediğin hikayemi hala o zayıf kızlamı birliktesin adı neydi Julia mı? Yanılmıyorsam Julia'ydı değilmi?
Как её зовут, Джулия?
On, beyler, kendime az kullanılmış bir Ford F-150 alacağım Irene'i alıp, Digby'e gezmeye gideceğim.
Я собираюсь приобрести подержанный "Форд-150" и прокатиться с Айрин.
Parayı o fıçı kafaya fırlatıp, ailenin çiftliğini geri alacağım. Toprağın yoksa adamdan sayılmıyorsun.
Без земли ты не человек.
Kaçırılmış fırsatlar.
Упущенные возможности.
Kısıtlanmış olduğu için yılmış ve zayıf göründüğü için utanmış durumda.
Она обозлена из-за того, что находится в четырех стенах, стесняется показаться уязвимой.
Fırlatılmış olduğundan nasıl emin olabiliyorsun?
Почему его выбросили?
Sarsılmış, zayıf.
Закомплексованный, уязвимый?
Onca yıl hastaların üzerine fışkırtılmış çeşit çeşit sıvı.
Сколько утекло из тел пациентов.
- Hey, Ben Çöl Fırtına'sına katılmıştım bayım.
- Эй, я участвовал в Буре в Пустыни, господин!
1928 yılı X.F sınıfı ters basılmış Amerikan "Teddy Nickels". Dünya üzerinde kaldığı bilinen son sekiz taneden biri.
Одна из восьми оставшихся - перевёрнутый американский "Тедди Микельс", 1928 года.