Gırl tradutor Russo
5,489 parallel translation
Birds Eye'ın yapımcılığını yapan adamın adını hatırlıyor musun?
Помнишь фамилию парня, что продюсировал Бёрдс-Ай?
Üstümdeki şu ölü ağırlığını atacağım ki yeniden parlayabileyim.
Черт всех дери! Чёрт вас всех дери.
Saldırıya uğradığı anda akşam yemeği hazırlıyormuş.
Ну, он готовил ужин, когда на него напали.
O hâlde bunu neden taktığınızı hatırlıyorsunuzdur.
- Может быть, вы помните, почему на вас было это?
Acaba sonrasında hatırlıyorlar mıdır diye merak ederim bazen. Bu taşkınlığı yani.
Мне всегда было интересно, помнят ли они это потом... это безумие.
En yüce şeyin gençlik olduğuna... genç bir dimağın ve bedenin, kıvraklığı ve atikliğinin... yaşlanmanın yıkıcı etkilerine ve ihtiyarlığın ağırlığına karşı... her zaman üstün geleceğine.
что молодость первостепенна, подвижность юного ума и тела всегда превзойдёт старческую немощь, медлительность и дряхлость.
Bir ölünün nasıl ölü olduğuyla ilgili anlattığım şeyleri hatırlıyor musun?
Вспомни, что я говорила насчет трупа, который остается трупом.
Eroinin çalındığını söylediğimi hatırlıyor musun?
Помнишь, когда я сказала, что героин украли?
Önemli olan karşınızdakinin kendi vücut ağırlığını onun aleyhine kullanmanız.
Суть в том, чтобы использовать вес и инерцию оппонентки против нее же.
Alt kata indim ve Annalise'in Sam'e kağıt ağırlığını attığını gördüm.
Я поднялась наверх и увидела, как Эннализ бросила в него пресс-папье.
Annalise'in kendisine iddialara göre neden kağıt ağırlığını attığından da bahsetti mi?
Случалось ли ему упоминать, почему Эннализ могла якобы бросить то пресс-папье?
Çünkü ekibim o konteynerin ağırlığının uygun olmadığı konusunda ikaz edilmişti.
Потому что моей команде сообщили о несоответствии при взвешивании контейнера.
- Hazırlığın yan etkileri.
Просто побочные эффекты от ПрЕП.
Evet, tabii ya! O günlerden birinde listede olduğunuzu gayet net hatırlıyorum ve çağrıldığınızda da görüşeceksiniz. - Çıkın!
Да, я вспоминаю тот день, когда я ясно дал вам понять, что записал вас и вы должны присутствовать, когда вас вызовут.
Ben o ev zaman ağladığını hatırlıyorum.
Я помню, что он постоянно плакал когда был дома.
O beş canın ağırlığı senin üzerinde.
Погибло пятеро, и тебе с этим жить.
Beni işe aldığı ilk zamanı hatırlıyorum.
Помню, когда он только нанял меня.
Sabırlı ol. Eminim aradığın buluşu bulacaksın.
Я уверена, ты откроешь то, что ты ищешь.
" Cooper ayrılık hazırlığını yaparken Amelia'nın gözleri yaşla dolmuştu.
Купер был готов к путешествию, на глазах Амелии появились слезы.
- Bunu aldığını hatırlıyor musun?
- Вы помните как купили это?
Çünkü satıcı bunu sana sattığını hatırlıyor.
Потому что продавец помнит, как вы это покупали.
Saçmasapan bir laf. Kardeşimin arabası belirlediğiniz ağırlığın 274 kg aşağısındaydı.
Машина моего брата весит на 274 кг меньше...
Öyle hazırlıksız yakalandığım için özür dilerim.
Прости, если застал врасплох тогда.
Artie'nin sana yazdığı ama dünya turuyla meşgul olduğun için yapamadığın filmi hatırlıyor musun?
У нас потрясающие новости. Помнишь тот фильм, что Арти написал для тебя, но ты с головой погрузилась в тур, и он отдал его мне?
Çığlık atıp bağırıp tepiniyorlar ama yalnızca bir günlüğüne bizim yerimize geçseler omzumuzdaki ağırlığı görseler...
Они кричат, визжат и топают ногами, но доведись им хоть один день побыть в нашей шкуре, с тем грузом, что мы несём на своих плечах...
Sırtında bütün ulusun ağırlığı ile,
- Чувствуя, что вся страна замерла в ожидании,
Sana iyi para ödeyeceğim ve en azından bu tür bir iş ağırlığınca altın değerindedir, değil mi?
Что ж, я заплачу хорошо, и, по меньшей мере, такой уровень доступа на вес золота, не так ли?
Burun iziyle bırakılan DNA'dan laboratuarımın bulduğuna göre 25-30 kg ağırlığında, sarı bir labradora aitmiş.
ДНК, оставленная следом от носа, позволила установить, что это лабрадор-ретривер, где-то около 25-30 кг.
Sabırlı olmaya çalıştım ama SCP'deki ortaklığın zerre umurumda değil.
Я старался быть терпеливым, но мне плевать на твоё партнёрство в Эс-Си-Энд-Пи.
Dizini kırdığında, arkadaşını Charlie'ye ulaştırmaya çalışıyorduk hatırlıyor musun?
Помнишь когда ты повредил колено, мы шли разыскивать твоего друга Чарли?
Kütüphanenin yandığını söylemiştim, hatırlıyor musun?
Помнишь, я говорил, что библиотека сгорела?
Tüm ağırlığını üstüme vermesene...
Можешь не напирать всем телом?
İlk defa içki aldığınız zamanı hatırlıyor musunuz?
- Вы помните, когда впервые попробовали спиртное?
Yolculuğa çıktığı zamanı hatırlıyorum. Büyük baban üçüncü el kırık dökük bir fahişeydi.
- Я помню, когда ваш отец только начинал - держал всего пару третьесортных корыт с гвоздями.
10. sınıfta uçurma balıkçılığı gezisine gittiğimiz zamanı hatırlıyor musun?
Помните ту поездку в десятом классе, когда мы поехали на рыбалку?
Şu berbat tek perdelik oyununu zorla oynattığı zamanı hatırlıyor musun?
Как-то раз она заставила нас играть в её ужасной одноактной пьесе.
Çünkü her o sıçan suratını gördüğümde, sana şantaj yaptığını hatırlıyorum ve gidip kollarını vücudundan koparasım geliyor.
- Почему нет?
Vaşağın köpek balığını okyanustan kopardığı ünlü videoyu hatırlıyor musun?
Помнишь то вирусное видео, где рысь вырывает акулу из океана?
Sorguladığın çocuğun ne söylediğini hatırlıyor musun?
Помните, что сказал парнишка, которого вы допрашивали?
Nasıl başladığını bilmiyorum ama kötü bir şey olacağına dair içimde bir his olduğunu hatırlıyorum.
Не знаю, как все началось, но помню чувство, что должно случиться что-то плохое.
Tanrım, müziği bulamadığın o geceyi hatırlıyor musun? - Ne?
Ты помнишь тот вечер, когда ты не мог найти музыку?
Seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum da Dillard's kataloğunda görünen mükemmel iş kadınları gibiydin.
Господи, вспоминаю, как впервые встретила тебя. Образцовая бизнес-леди, как из рекламного каталога,
Bu yüzden eğer sen yönetim kısmında yardım edersen ben bu işin de ucundan tutabilir ve aynı zamanda ağın çalışırlığından da sorumlu olurum ve bu beni mutlu eder.
И если бы ты помогла мне с руководством, то я могла бы что-нибудь с этим придумать, и в то же время не выпускать из внимания сеть, и тогда меня бы больше ничего не волновало.
Oyuna dahil edilmediğim için hoşlanmadığımı hatırlıyorum.
Мне не нравилось, что я сама не играю.
Leşin ağırlığının dörtte biri bile etmeyen... -... iç kısımları.
Внутренности туши, по большому счету, составляют четверть её веса.
Bu sabah gözlerimi açtım ve o anda, günün ağırlığı üzerime çökmeden önce Bella'nın öldüğü aklıma bile gelmedi.
Этим утром я открыл глаза и до того момента, как день не навалился на меня со всей тяжестью, я даже не думал о смерти Беллы.
# Matematiği şöyle düşünerek yaptığımı hatırlıyorum #
* Помню, как я делал математику и думал : *
O altın renkli dar şortu giymek zorunda kaldığımı hatırlıyor musun?
Помнишь, как мне пришлось надеть те узкие золотые шортики?
O eski müzikalleri ne kadar çok sevdiğimi... ve senin onlara katlanamadığını hatırlıyorum.
Я вспоминаю, как мне нравились те старые мюзиклы, а ты их терпеть не могла.
Bunun tek yolu o ağırlığı oraya koyman ama dans etmek istiyorsan kortizon iğnesi yemen lazım.
Ты сможешь опираться на ногу, только с уколом обезболивающего.
Evet, peki o ifşa makalesinin tiraja ne kattığını hatırlıyor musun?
Верно, и ты помнишь, как эта статья повлияла на тираж?