Himself tradutor Russo
36 parallel translation
# And so personal torturing himself # # With a tan and so personal # # Past the Conoco, the Abel's #
и такими личными, мучится со своим загаром и личностью и не в Коноко, и не у Абеля
... İsa'yla, Gelişi bizim bedenimizi değiştirerek onun harika bedeni gibi olalım,
Читает заупокойную молитву : Through our Lord Jesus Christ who, at his coming, shall change our vile body that it may be like his glorious body according to the mighty working whereby he is able to submit all things to himself.
"Kruşçev kendini büyük bir çıkmaza soktu."
"Хрущев загнал себя в чертовски затруднительное положение." "Khrushchev's gotten himself in a hell of a fix."
Şöyle düşünecektir :'Tanrım bu işten öyle bir anlaşmayla sıyrılmalıyım ki, Rus halkına...
Он тогда думал просебя, "Мой Бог... He would then think to himself," My God если я смогу выйти из этого положения заключив сделку, то я смогу сказать российским людям :...
Pentagon'a geldi, üstüne benzin döktü.
Он пришел к Министерству Обороны, и облил себя бензином. He came to the Pentagon, doused himself with gasoline.
Baltimore'lu Kuveykır Savaş Protestosunda Bebeğiyle Kendini Yaktı
Burned himself to death below my office. Он держал ребёнка в своих руках, его дочь. He held a child in his arms, his daughter.
Hugo, tedirgin olduğunu biliyorum,...
- Спасибо. Не за что. Desmond turned himself over to sawyer
Yeter ki... Beni buradan uzaklaştırın.
By none other than jacob himself.
Kendisini bir yere kapattı, işi bıraktı.
He's locked himself away, he's shut down.
This time, Orlando outdid himself.
В тот раз Орландо превзошел сам себя.
Bir endişeli ebeveynin tek başına neler yapabileceğini göstererek Marsh kendisini Washington'daki liderlerin arasında buldu!
Showing just how much one concerned parent can do, Marsh then found himself in front of the leaders of Washington.
Kendini güvenlik istasyonuna sardı. He's wrapped himself around the security station. Gitmeyecek...
Схватился за пост охраны, и не хочет уходить без...
Baban otuz garip yıl boyunca kendini harap etti.
Your father tore himself up over it, thirty some-odd years, but..
Babamın kendisini öldürmesine mani olabilseydin kasanıza gitmene gerek kalmayacaktı.
If you could've stopped Daddy from killing himself, you wouldn't have needed to get into your safety deposit box.
Notta kendini öldüreceği de yazıyor muydu?
Did the note say he was going to kill himself?
Beverly'nin kendisini öldürme sebeplerinden biri de sensin.
There's only one reason Beverly killed himself and that's you.
Kendi alamıyor.
He can't get it himself.
Patron, Noah Daniels'ın kendisi de birkaç defadan fazla orada bulunmuş.
And, boss, Noah Daniels has been there more than a few times himself.
- Genelde kendi halinde takılırdı.
Mostly keeps to himself.
Orton, hapishaneden çıktığından beri bayağı bir kendi içine kapanıkmış.
Orton's kept pretty much to himself since his release from prison.
See if we can get your apparition to explain himself.
Посмотрим, сможем ли мы заставить твоего двойника объясниться.
Muhtemelen kendi başınadır.
He'll probably be by himself.
İki tarafını uzlaştırma konusunda sıkıntı yaşayan bir sen değilsin.
Не только у тебя проблемы having trouble reconciling two sides of himself.
Direk üzerime atlayıp buradaki elemanlarda olduğu gibi beni şok tabancası kullanmakla devam etmek arasında karar vermeye zorlamıyor.
He doesn't, like, force himself onto me where I've got to decide if I'm gonna taser him or go along, like I do with the guys from around here.
Dayak yiyip, kendini savunan mağdurlarda çok sık görülür.
A common injury when a victim is beaten and tries to defend himself.
intihar etmesinin sebebi sizsiniz.
You people are the reason he killed himself.
O bölümdeki portreler hala evinde duruyor.
He still has all those portraits of himself in his house.
Kendinin ya da sevdiği birinin organa ihtiyacı olabilir, ama organların azlığı nedeniyle soruna el atmıştır.
He may need an organ for himself or a loved one, but because of the scarcity of available organs, he could be taking matters into his own hands.
Karaciğer yetmezliğinin son aşamalarında olabilir.
He himself could be in the final stages of liver failure.
Şüpheli bir sevdiğine organ bulmaya çalışıyorsa muhtemelen kendisi de vermeye çalışmıştır.
You know, if the unsub needs the organ for a loved one, he probably already tried to make a living donation himself.
Ona kendisine yeni güzel bir yol çizmesini söyledim.
Told him to make something of himself.
Zane neye bulaştırmış kendini böyle?
What the hell did Zane get himself mixed up with?
Zane patronunla yüz yüze görüşme de ayarladı Çünkü o bir film yıldızı.
Zane even got himself a face-to-face with the boss'cause he's a movie star and all.
Bir sanatçı özdeğe ve kendine karşı dürüst olmalıdır.
An artist must be true to the material and himself.
Ne, Kızı için bir çiçek gibi dönerek dans edip Kendini rezil eden türden mi?
What, the kind that makes an ass of himself by dancing around like a flower for his daughter?
Ford, 1966 Le Mans yarışına bir donanmayla gelmişti : Sekiz araba, 20 ton yedek parça ve dünya klasında bir sürücü ekibi Ken Miles da dahil.
At the 1966 Le Mans race, Ford arrived with an armada - eight cars, 20 tonnes of spares, and a squad of world-class drivers, including Ken Miles himself.