Ike tradutor Russo
498 parallel translation
Ike Amcanın Rehin Dükkânı 5 Mayıs 1922 Bir Gramofon
ЛОМБАРД ДЯДЮШКИ АЙКА. ПАТЕФОН - 1 ШТУКА.
- Luke, Ike ve Hank.
- Люк и Айки, Хэнк.
Ben Ike Galovitch.
Я - Галович.
Ike Clanton üç gün önce buradan geçerek doğuya gitti. Galiba Waco'ya gidiyordu.
Клэнтон проезжал мимо, три дня назад и отправился на восток.
Ike Clanton ile bir anlaşmazlığım ya da onu tutuklamak için bir sebebim yok.
У меня на него ничего нет. Его не за что задерживать.
Ike Clanton ve Johnny Ringo üç gün önce kasabaya uğramış.
Клэнтон и Джонни Ринго. Три дня назад.
Ike Clanton ve Johnny Ringo üç gün önce kasabaya uğramış.
Как Клэнтон и Ринго, которые были здесь 3 дня назад.
Ike'ın babasının orada büyük bir çiftliği var ama emin değilim.
Там у него ранчо. Но я не уверен.
Demek parasını Ike veriyor.
Он работает на него.
Wyatt, Ike bir anlaşma yapmak istiyor.
Клэнтон хочет заключить сделку.
Kasabayı elinden almaya çalışıyor Ike.
Он не хочет, чтобы ты контролировал город.
Yerinde olsam yapmazdım Ike.
Не стоит этого делать.
Bence bizim de gitmemizin zamanı geldi Ike.
- И нам пора сваливать, Айк. - Заткнись, Фрэнк.
Belki de Ike hiç şansları kalmadığını anlar.
Может быть, он поймет, что это безнадежно.
Bu işin arkasında Ike var.
Айк сам напросился.
Ike, Finn, Cotton Wilson ve MacLowery'ler.
Айк, этот парень, Котон Уилсон, и братья Маклоэры.
Wyatt, beni Ike gönderdi.
Уайт. Айк послал меня.
Ike seninle görüşmem için gönderdi.
Айк послал меня.
Ike, Finn, Ringo ve MacLowery'ler olacak.
Там будут, Айк, Фин, Ринго - и братья Маклоэры.
Ike'a geleceğimizi söyle.
- Передай, что я приду.
Ike ve Finn benim ağabeyim.
Айк и Фин мои братья...
Bu kişisel bir şey, bizimle Ike Clanton arasında.
Это личное, между нами и Айком Клэнтоном.
Ike yalnız konuşmak istiyor.
Айк хочет с тобой поговорить.
Ike, bu çatışmaya katılamam.
Айк, мне надоели эти игры.
Ike! Frank!
Айк.
Sana Ike dedi, sana da Frank, Bones ise Tom.
Он назвал меня Айком, вас - Френком, дока
Ike Clanton, Tom ve Frank McLowery,
Айк Клентон, Том и Френк Маклори,
Ike Clanton değilim!
Я не шучу.
Yüce Tanrı'mız sana ne yanıt verdi Ike?
- И что Господь тебе сказал?
Tanrı dedi ki : "Ike, aslında sen benden daha iyi bir iş çıkarmışsın." "Çünkü ben oraya 200 yıldır girmeye çalışıyorum ama daha giremedim."
- Айк, говорит, тебе лучше знать, ведь я уже 200 лет пытаюсь войти туда, но пока не получается.
Ike, bu cemaatte bir şeytan varsa o da sensindir.
Айк, если и был в этом округе черт, то это ты!
Bundan bir şarkı çıkartabilirsin, değil mi Ike?
- Можешь из этого сочинить песню, Айк.
- Biz de Ike.
- И нам тоже, Айк.
... topa öyle sert vurdu ki top Ike'ın bacaklarından geçti ve topu almak için eğilince tüm o çamur yüzüne geldi!
А если б он упал!
Eğer bugün pazar olmasaydı Ike'ın çaldığı müzikle dans ederdim.
Не будь это в церкви, вот точно бы пустилась в пляс под эту музыку.
- Teşekkürler Bay Ike.
- Спасибо, мистер Айк.
Hadi ama Josie Mae. Selam Ike!
- Давай, Джози Мэй.
Zahmet edip getirdiğin için teşekkürler Ike.
- Спасибо, что принёс.
Ike aradı.
Tебе звонил Айк.
Wyatt, Ike Clanton'ı tanıyorsun.
Ты знаешь Клэнтона.
Ike ne kadar da düşünceliymiş.
- Это здорово.
Ike iyi biridir.
- Он отличный парень.
- Görüşmeyeli uzun zaman oldu Ike.
Давно не видались.
Bu kasabada sana yer yok Ike.
В этом городе для тебя нет места.
Sen de aynı şekilde Ike ve Finn gibi olmak istiyorsun.
Пытался подражать им во всем.
Şimdi doğru bir laf ettin Ike.
Это точно, Айк.
Ike!
Айк.
- Genç bayan... - Evet, Ike.
- Юная леди.
- Ike Clanton.
- Кто я, по-твоему?
Ne dersen kabul, Ike.
Я не Айк Клэнтон.
Clanton çetesinin üyelerini temsil ediyoruz - sen Ike Clanton, ben Frank McLowery - sonra Bay Chekov diğer Billy olmalı, öyle değil mi?
Вы - Айк Клэнтон. Я Френк Маклари...