Kalın tradutor Russo
16,039 parallel translation
Mühendisler, beklemede kalın.
Инженер, отойдите.
Hoşça kalın.
Точно. Спасибо.
"İptal alarmı." Yerinizde kalın.
Арахис. Уступайте.
Amaru'nun bedenini geri almasının tek yolu Yedi Lordların kalıntılarından geçiyor.
Амару может вернуть свою сущность только из останков 7 владык.
Sizden tek istediğim şey, evinize gidin, içeride kalın, ve eğer birşey bulursak ben sizi haberdar edeceğim.
Нам нужно, чтобы вы оставались дома, проинформирую, когда станет что-то известно.
Szie diğerleriyle kalın demiştim.
Идите назад.
O güne kadar hoşça kalın.
А до тех пор... пока-пока.
Kalp insanlarda bulunan tendonlardan daha kalın bir şekilde tutuluyor daha güçlü bir yerçekimi altında bir evrimin sonucu belki.
Сердце удерживают на месте две мышцы, они толще, чем у людей, возможно, это результат эволюционирования в более сильном гравитационном поле.
- Onunla kalın.
– Оставайтесь с ним.
Millet, aşağıda kalın.
Все, держитесь ниже.
Aşağıda kalın, aşağıda kalın.
Ниже, ниже.
Lucy ile kalın.
Оставайся с Люси.
Fisher'ın yanında kalın.
Останьтесь с Фишером.
Burada kalın.
Останьтесь здесь.
Tamamdır bayan, aracın arkasında kalın.
Хорошо, мэм, спрячьтесь за машину. Оставайтесь там.
Ön raporlar Charlie'in nakliyesine saldıran adamların geride yağ kalıntılı bir ayak izi bıraktığını söylüyor.
В предварительном отчёте было сказано, что один из людей, напавших на транспорт Чарли, оставил отпечаток ботинка с следами мазута.
- Bu çok kalın.
Слишком толстый.
Arkamda kalın.
Идите за мной.
Arkamda kalın!
Идите за мной!
Birlikte kalın.
Держитесь вместе.
Hatta kalın.
Оставайтесь на линии.
Güvenli bir yerdeyseniz, orada kalın.
Если вы в безопасном месте, там и будьте.
Borcu satın alırsak, borçlu olan kişi bizim merhametimize kalır.
Если мы выкупим его долги, то он будет в нашей власти.
- Öyle mi? İkiniz de akşam yemeğine kalırsınız.
Вы оба останетесь на ужин.
Tommy okula gitmeyip evde kalıyor. Yaşasın...
Томми не пошёл в школу.
Yuri, fotoğrafı kulağı delik kuzeni Andrea'ya gönderdi ve o da "Bir arkadaşımın sevgilisinin kuzeni bu kızla birlikte Kresty Hapishanesinde kalıyor." demiş.
Юрий послал фото сестре Андреа, которая в теме, и она сказала : "Сестра девушки моего друга сидит с ней в одной камере в тюрьме Кресты".
Birçok insan öldü ve daha birçoğu da ölecek eğer bu kitabın içeriği gizli kalırsa.
Знаешь, много людей погибло, и погибнет ещё больше, если содержимое этой тетради останется тайной.
- Kalıcı yapmanın yolunu buldum.
Я нашла способ сделать действие постоянным.
Beni satın alan herkesin milyarlarca gönderisini okumak zorunda kalırsam, bitmeyen bir salaklık, iğrenç selfiler ve güney bayraklı doğum günü kek fotoğrafları deryasında, kalırım. Çıldırırım.
Если мне придется читать миллионы постов всех тех, кто меня купит, исполненные безграничной тупости, смотреть все эти жуткие селфи и прочую дребедень, я рехнусь.
Burada kalıp kim olduğunu anlamaya çalışacağını söylemiştin.
Ты сказал, что останешься здесь выяснять кто ты.
Senin sabıkalı olacak o kardeşinin yakınındaysa ara!
Если он поблизости с твоим ебанутым братом-преступником, то да!
En kötü ihtimal akıl hastahanesinde bir kaç yıl geçirmek zorunda kalırsınız. Ama bizim tercihimiz salıverilmenizden yana.
Проведете пару лет в психиатрической больнице, по нашему выбору, затем вас отпустят.
Burada kal. Burada kalacaksın.
- А ну стой.
Benimle kal, tek bir çizik bile almadan bunu yapacaksın, demiştin değil mi?
Держись меня и пройдешь через все это без единой царапины, верно?
Ama kalıp neler olacağını öğrenmek istemez misin?
Разве тебе не интересно, что будет дальше?
Tempo ayarlayıcı kalp atışını sağlayacak ama kalıcı bir çözüm bulmamız gerek.
Ну, он будет помогать сердцу биться, но нужно сделать более дальновидный шаг.
Söylemek değil... kalıp kalmayacağını sormak.
Я лишь хочу знать, каковы твои планы.
Eğer Mike ceza alırsa, senin suçlanmanın ne önemi kalır?
Если Майка осудят, кому будет дело до твоего лжесвидетельства?
- Beni dinle. Mike'ın yaptığı ile bu karşılaştırıldığında Mike'ın yaptığı devede kulak kalır.
По сравнению с этим поступок Майка Росса равносилен плевку на тротуар.
Ve kim kalırsa kalsın daha güçlü olacağız. Daha küçük olsak bile.
Кто бы ни остался, мы будем сильнее, даже если нас будет меньше.
Philadelphia'da bulunan sabıkalıların bulunduğu Rehabilitasyon Merkezinde.
Центр реабилитации для бывших зэков в Филадельфии.
Eğer o kadını hızlı bir şekilde bulursan günübirlik otellerde yaşadığın düşük seviyeli ilişkilerin mazide kalır ve seni bizzat kendim asla unutamayacağın narin, sıcak, sarışın ve hevesli iki bayanla tanıştırırım.
Если ты найдешь эту женщину и сделаешь это быстро, твоя дешевая интрижка в безымянном отеле будет делом прошлого, так как я лично представлю тебя двум незабываемым молодым дамам, мягким, теплым блондинкам готовым на все.
Bende kalıyorlar. Arkadaşın Vasilia Patinka, sahte bir isimle Gaithersburg'da yaşıyor 1632 Güney Perry Yolu.
Твоя подруга Василиса Патинка - живет под вымышленным именем в Геттисберге.
Bazen mecbur kalırsın.
Иногда приходится.
Kapının önünde kal.
Вы – на дверях.
Kalıcı hasar olup olmadığını bir süre sonra anlayacağız.
Пока мы не можем знать наверняка, будут ли необратимые последствия.
Yoksa hep aynı şeylere sıkışıp kalırsın.
Иначе ты опять будешь старым собой.
Borden'ın evinde çapraz ateşte kalıp öldüğünü raporladık.
Мы должны пустить слух, что она погибла при перестрелке в доме Бордена.
Coombs'dan telefon takip programını değiş tokuşa geç kalırsan diye öğretmesini istemiştim.
Я попросила Кумбс объяснить мне, как использовать программу для отслеживания мобильных телефонов, на случай, если ты опоздаешь на смену.
Sızıntıların yayınlandığı Berlin gazetesinin digital oturum kodlarında bir kalıbın peşinden gittim.
Могу и буду. Я проверил оцифрованный журнал посещений берлинской газеты, публикующей сливаемую им информацию.
Kirli çamaşırlarınızın asıIı kalıp çalışmayacağını görmek istiyoruz. Anladım.
Все мы хотим знать, не будет ли наше грязное белье обнародовано.