Kâğıt tradutor Russo
977 parallel translation
Bana kâğıt lazım. Bu gece Pierrot'un adını yakalananlar listesine ekleyebilirsin.
Дайте мне лист бумаги и к вечеру можете считать Пьеро своей добычей.
- Kâğıt oynayan?
- Сыграем в карты?
Bana kalem kâğıt getir.
Женье, дай ручку и бумагу.
Borç aldığın para için bana geri ödeyeceğine dair bir kâğıt imzalayıp vermelisin. Şaka yapmıyorum. Sende onur filan yok.
то ты должен подписать контракт у человека должна быть совесть
Masanın üzerinde mürekkep hokkası açık, yanında kalem var. Ama yazılı bir kâğıt görmedik.
Мне показалось забавным, что на столе рядом с открытыми чернилами и ручкой мы не нашли никакой записки.
- Keşke bir deste kâğıt getirseydim.
Может, погадаете мне на картах?
Bu binada daktilolar, yazıcılar, matbaa makinesi, kâğıt, mürekkep ve masalar da var.
Газета также состоит из пишущих машинок, телетайпов, типографии, газетной бумаги, туши и столов.
Bütün zamanını kâğıt ve mahjong oynayarak geçirir.
Сочувствую его отцу.
Stella, bana biraz kâğıt bul.
Стелла, дай мне блокнот.
Sen kâğıt oynuyordun, hiçbir şeyden şüphelenmeden.
Ты играла в карты, ничего не подозревая.
Bana mürekkep ve kâğıt ver.
Ужинать не буду. Чернил, бумаги дай.
Koy şuraya. Mürekkeple kâğıt geldi mi?
Поставь стакан.
Aslında bütün mesele para. Kâğıt oyunları kazandırmaz oldu.
Немало важен и финансовый вопрос.
Kalem ve kâğıt çıkar.
Карандаш и бумагу.
Babam zamanını kâğıt imzalayarak geçiriyor.
Мой отец, например, только подписывает что-то постоянно
- Kâğıt oynayalım mı?
- Карты?
İki kâğıt.
Это будет стоить два фунта.
Bert'le kâğıt oynuyordunuz.
Сам знаешь, что ты делал. В карты с Бертом играл здесь.
Koko bir kâğıt getir.
Коко, принеси бумагу.
- Birkaç kâğıt imzalamanız gerekiyor. - Ne zaman, nerede isterseniz.
Тогда подпишите кое-какие бумаги, месье.
Onların arasına boş bir kâğıt koydum. Siz de altına "Okundu ve onaylandı" yazıp imzaladınız.
Вместе с документами я вам подсунул чистый лист бумаги и просил указать :
- İmzaladığım kâğıt?
А мой документик?
Bu andan sonra dışarıda olacak öğrenciler okul sorumlularından imzalı kâğıt almak zorundadır.
Чтобы выйти из колледжа позже, необходимо иметь при себе разрешение, подписанное старшим.
Kâğıt.
Бумага.
Kâğıt
Бумага.
Kâğıt falan oynayabiliriz isterseniz.
- Можно поиграть
İlla kâğıt mı oynamak zorundayız? Başka eğlenceli oyunlar da var. Mesela, saklambaç oynayabiliriz.
Почему обязательно в карты?
Bu kâğıt müsveddeden öte gidemez.
Не стоит потраченной бумаги.
Rekor miktarda sayı, sayfalarca kâğıt parçasına yazılıp bankaya götürülüp çekmecelere konuldu ve anahtarlarla kilitlendi.
Цифры, бьющие рекорды, записаны на бланках, отправлены в банк, помещены в ящики и заперты на ключи.
Uyandığımda su bardağının koruma poşetini Oteldeki sabunların paketini hatta tuvaletin üzerinde bile kâğıt bant var, üzerinde şöyle yazıyor "bu bant güvenliğiniz için konmuştur".
По утрам я достаю из целлофана стакан для воды. Мыло в упаковке гостиницы "Холидей Инн". Даже на унитазе бумажная лента с записочкой от гостиницы, что, мол, так заботимся о вас.
O, sadece bir kâğıt parçası.
Это только кусок бумаги.
Aylık 800 kâğıt sen ve Bob için yeter mi?
800 в месяц для Боба нормально?
Bir kâğıt parçası çıkarıp, bana 37.000 Kron borçlusun dedi.
Она достала бумагу, где написано, что я должен ей 37 тысяч крон.
Bir parça kâğıt bulmuştum zarflarından birini üzerine defalarca onun adı yazılmıştı.
Я однажды нашла бумагу один из твоих конвертов на котором было написано ее имя, много-много раз
kâğıt oynamak.
играли в карты.
Şu hale bak! Bu ofiste tonla kâğıt var.
Посмотри - горы бумаг в этом офисе!
Bir top kâğıt.
Пачка бумаги. Что-нибудь е ще?
Yoldaşlar! yoldaşlar! yeni kâğıt oyunu geldi.
Товарищи артисты, поступили новые настольные игры.
Bu kâğıt rüzgârda kaybolabilir ama bu yeminler yüreklerimizde ebediyen var olacak.
Бумагу может унести ветер, но эти клятвы навечно останутся в наших сердцах.
Bir şeyler içip, kâğıt oynayalım.
Пеpекинься в каpты, напейся.
Senin için sadece kâğıt parçaları.
Для тебя этo пpoстo бумага.
Kâğıt üzerinde çok kazanıyor ama bu hiçbir şey ifade etmez.
Формально, он - лучший. Но это ни черта не значит.
150'nin yüzde altmışı 90 kâğıt yapar.
60 % от 150 будет как раз 90.
Bu adama 500 kâğıt koyuyorum.
Ставлю на него 500 баксов.
Kâğıt yırtılmasını önler. Ayakkabıları koruyabilir ama ayağa zararlı.
Хотя мне грех жаловаться, а вот каково приходится тем, у кого большие семьи...
Özel dikim. Yüz elli kâğıt. - Hele kadınlar...
Хотя... иногда одолевают дурные предчувствия, и тогда хочется бросить всё.
Lydia, kâğıt lütfen.
Лидия, бумагу, пожалуйста.
Arkadaşlarıma, kâğıt oynuyor olacağımı söylersiniz, olur mu?
Скажите моим друзьям, что я буду играть в пинбол, хорошо?
Babamlayım, kâğıt oynuyoruz. Baban mı?
- У тебя отец?
Bu duvarlar kâğıt gibi.
... а не стены. Англичане так и не прислали нам глушители.
Kâğıt hışırtılarını duyarsınız. Bu iyidir.
и пытается достать печенье.