Moment tradutor Russo
71 parallel translation
Wait a moment, my dear.
Подожди, дорогая.
Ein moment bitte, eee... BiImiyoruz. Yeni geldik.
ћинутку... ћы проездом. ѕардон.
Heh, eine Heirat ist ein Moment voller Spass gefolgt von einer lebenslaengliche Hoelle.
Женитьба - это момент счастья, превращающий всю жизнь в ад.
" Un moment, un moment.
" Еще минутку... минутку. Ким...
Moment ve kütle enerjisi PX, PY ve PZ'nin korunmasına göre.
Дано А, и А деленное на ноль равняется импульсу и энергии массы и сохраняются Пи-икс пи-игрек... и пи-зет.
Hayatımın ileri doğru bir moment kazanmayacağı hissine kapılıyorum.
У меня чувство, что в моей жизни нет поступательного движения.
Bir an için. Ve o an geçti
* Only for a moment And the moment's gone
Bu Lifetime'ın Moment of Truth filmi olsaydı bu bizim çıkış noktamız olurdu.
Если б это был жизненный момент из из настоящего фильма, то тут была бы смена сцены.
Moment sabitlendi...
Импульс стабилен.
O anı Phil'in elinden alamazdım.
I couldn't take that moment away from Phil.
# That one shining moment # *
* В тот яркий миг
# One shining moment you knew #
* В тот яркий миг ты знал
Sürekli müzik kutusundan Billy Joel'in "Leave A Tender Moment Alone" şarkısını çalan bir adam vardı.
И там был мужик, который ставил одну и ту же песню Билли Джоэла "Leave a Tender Moment" в музыкальном автомате.
"Moment Of Truth" programına çıkarmaya ne dersin?
А если пихнуть его на шоу "Момент Истины"?
Bunu, uzun zamandır size vermek istiyordum.. Ama ben.. Bir türlü, doğru zamanı yakalayamamıştım.
I've been meaning to give this to you for a while now... but I, uh, could never find the right moment.
Sonra, Tanrı'ya sessizce yemin etti... o andan itibaren... insanlara yardım etmek için, elinden gelen her şeyi yapacaktı... ve onların hayatlarını onaracaktı...
He then made a quiet vow to God- - From that moment forward, he would do what he could to help people, to help them fix their lives.
Fen dersinde biz buna "moment" diyoruz, mesela.
Знаешь, на уроках физики нам объясняли про импульс, толчок.
Bu anda, yok sayılmayacak
¶ This moment It won't be ignored ¶
Bu anda, yok sayılmayacak
Ооу ¶ This moment It won't be ignored ¶
Geriye kalan sadece bir fizik problemi--yerçekimi, kuvvet, moment.
Остальное дело законов природы... гравитации, силы, крутящего момента.
Moment, iyidir güzeldir de gerçekte ne yaptığını bilmeliyim.
Крутящий момент это здорово, но я должна быть уверена, что ты сделаешь то, о чём говоришь.
"Özel anına" dalıverdim.
I intruded on her "Moment."
Zayıf bir anımda okuyacağımı söylemiştim.
Oh. In a moment of weakness, I told her I'd read it.
51. Bölge'ye gitmeliyiz ve boşa zaman harcamamalıyız.
Мы доставим тебя в Зону 51 and there's not a moment to spare.
Tanıştığımız andan beri bunu planlıyordun.
You were running this from the moment we met.
Şey kendisi biraz meşgul şu anda.
S-she's busy at the moment.
- -arkadaşlarım. Zorluklara rağmen ve hüsrana uğradığım anlarda hâlâ bir hayalim var.
"Мy friends that in spite of the difficulties and frustrations of the moment".
Zorluklara rağmen ve hüsrana uğradığım anlarda hâlâ bir hayalim var.
"I still have a dream that in spite of the difficulties and frustrations of the moment". " I still have a dream.
Her anımızı birlikte geçirdiğimiz biriydi.
Who shared in each moment as it passed.
"So Emotional" parçasını söyleyebilirim. Benim için yazıldığı aşikâr. Veya "One Moment in Time" parçasını söyleyebilirim.
Я могу сделать "So Emotional", которая как будто для меня написана, или "One Moment in Time", которая тоже будто написана для меня.
"One Moment in Time" ı söylemelisin mutlaka.
Ты должен исполнить "One Moment in Time".
Şimdi gitmekte ciddiysen, benim sana diyeceğim... let's pick the moment.
Так что если ты хочешь бежать, вот что я скажу тебе - Надо выждать момент.
Bu nerdeyse ölü zafer anının fotoğrafını internet sitemize koymalıyız.
We should capture this near-death victory moment as our website picture.
Ben sadece...
I was just in the moment.
Ve her zaman bir grup metrodaki reklamları standartlaştırılmış testleri ve at arabalarını protesto ediyor!
And at any given moment, a group is protesting ads in the subway, standardized tests, horse-drawn carriages, and fracking.
Son anda haber verdiğin için iptal etme fırsatı bulamadık.
You called at the last moment and we couldn't get out of it, right?
Brad'in dedikleri şu anda tutuyor.
Brad's alibi pans out for the moment.
Çünkü o an, işte tam o an.
Austin : Because that moment, that is the moment.
Her şeyin harika olduğu andı.
That is the moment when everything is good.
Beni zor durumlardan kurtarıyor.
It saves many an awkward moment.
Evet, gerçekten güzel bir andı
Yeah, it was a really cool moment.
Şu an biraz moment var gibi.
Сейчас я ощущаю вот этот момент.
O affı imzaladığım an ya da af istediğim an tüm dünyaya onların haklı olduğunu duyurmuş olurum.
The moment I sign that pardon, the moment I ask for one, I proclaim to the world that they were right.
Şu anda, sen de büyük ihtimalle benim gibi yolun sonuna geldin.
Right now at this moment, it is just as likely you're the one that dies as I am.
Ve beni bir an için bile olsa evime götüren yeni arkadaşıma minnettar olacağım.
And be grateful for my new friend, who, just for a moment, has brought me home.
♪ The moment that you speak ♪
* В момент, когда ты говоришь *
Ve en sonunda, bir an gelecek... a moment of...
И, наконец, вот он - этот момент, момент..
Ima ni kotoba mo nanimo nakunatte kake dasu blues ga yume miru dake no jibun wo nage dashite,... ima ni setsuna mo towa mo kie satte nokosareta kono mi ga nozomi no mama ni moe agaru made. Right now, these blues I play when I've lost it all, even words, throw out the part of me that does nothing but dream,... until it sets ablaze this body that remains after fleeting moment and eternity have disappeared.
Но помни
- Hayır.
Un moment, s'il vous plait.
# One shining moment #
* В тот яркий миг
Leave A Tender Moment " güzel şarkıdır.
"Leave a Tender Moment" - хорошая песня.