English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ P ] / Pısırık

Pısırık tradutor Russo

1,212 parallel translation
Haydi ama Mike, bu kadar pısırık olma.
Майк, возьми себя в руки!
Sevgililer boş zamanlarında oynayıp sonra sıkıldığın oyuncaktır.
Любовники, это времяпровождение, которое с возрастом прекращаешь.
Binbaşı Martin, mutfağa tıkılıp, sıcak fırının ve içi kirli bulaşık dolu bir lavabo başında köle gibi çalışmak istemiyorum.
не подгорит ли еда?
Biliyor musun... Sen ahlaksız şeyler yazıp, onları asla yapamayan hayal kırıklığına uğramış İngiliz kadınlardan birisin.
И знаете что, вы просто обозлённая англичанка, которая только пишет о разврате.
Tek bir hatada, Bender hatalı tanımlanmış robot cinsiyetlerinin arasında sıkışıp kalır.
Одна ошибка, и Бендер будет навсегда запутан... болезненным вопросом выбора пола.
Pete, Pinky'yi sıkıştırıp durma. Sorun değil Pinky.
Пинки, просто передвинься к Черил.
Sanırım benimle sıkışıp kaldınız, o halde.
Мне кажется это означает что Вы застреваете со мной, тогда.
Butch ve Sundance Bolivya ordusu tarafından köşeye sıkıştırılıp öldürüldü.
Батч и Санданс были загнаны в угол и убиты боливийской армией.
Bu gezegende uzun zamandır sıkışıp kaldım, hep kurtulduğumu hayal ediyordum. Şimdi, aniden, ayrılmak istemiyorum.
Я так долго проторчал на этой планете, мечтая выбраться, а теперь, вдруг, не хочу улетать.
Sembollere dokunursun, döner, ışık içinden çıkıp kenarlara doğru yayılır.
Вы набираете символы, это вращается вокруг, огни продвигаются, и это выплескивается сбоку.
Onun hakkında fısıldaşır ve bize ne hakkında konuştuğumuzu sorduğunda kıkırdayıp "Yok bir şey." diyebiliriz.
Будем о ней шептаться, и когда она спросит о чем это мы, мы рассмеемся и скажем : "Ни о чем".
Çakallık yapmış meğersem, önce fason ninjalar ile saldırıp..... Sahici olanını en son darbeye saklamış.
Он оставил клонов в моей паутине, а сам ждал удобного случая для атаки.
Dirsekle rakibin bedenine baskı uygulayıp kemiğini kırarak rakibin saldırısını engeller.
Она перехватывает удар противника локтем, ломая кость.
Ama mengenede sıkıştırılıp parçalanmış gibi acı duyuyorum.
Я все еще чувствую, будто у меня есть кисти. Они болят, будто их сжимают тисками.
Adamı sıkıştırıp, yalan söylemesine izin vermeyeceğim.
... а я прижму парня пожестче, чтоб он точно не соврал.
Karının, beyni dağıtılmış bir kocayla daha mutlu olacağını düşünmüyorsan, şu kaldırıma otur, ellerini başının üstüne koy ve ben memurlarla konuşana kadar kılını bile kıpırdatma.
Если только ты не думаешь, что твоей жене нужен муж с кровавым обрубком вместо головы,.. ... сейчас же сядь на бордюр. Положи руки на голову и сиди, пока я говорю с офицерами.
Sabah ilk iş olarak, o cılız kıçını kaldırıp nakit desteleri hâlinde bir milyon dolarla birlikte buraya geleceksin ben de sana bugüne dek bir insan tarafından yapılmış en müthiş kılıcı vereceğim.
Приедешь ко мне с утра пораньше. C миллионом долларов наличными. И получишь лучший меч, когда-либо созданный человеком.
Kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp, oraya dönemem.
Я не могу теперь вернуться туда, поджав хвост.
Kitap dükkânında çalışıp gecelerini mısır gevreği yiyerek geçiren bir adamım. Ve bana kızıp gitmek isteyeceğinizi biliyorum.
я простой паренек, который работает в книжном... я коротает вечера за овсянкой... и я знаю что вы разозлитесь на меня и захотите уйти...
Bugünlerde kim ne yapmaya çalışırsa çalışsın, sürekli birileri... bir yerlerden çıkıp "Hayır, çevremiz." diyor zaten.
Кто бы что ни предлагал сегодня, обязательно найдётся кто-то, кто выскочит с криком : "О-о, окружающая среда!"
O 7 dolar 60 küsur senti ona vermek zorunda kalmıştım. Annem parayı, kapıya... 1, 2, 3, 4 kere vurmadan önce... elime sıkıştırıp, koşarak Euclid Caddesi'nde kaybolmuştu.
Мне пришлось отдать ей 7 долларов и 60 с чем-то центов, которые моя, блядь, мамаша тиснула мне в руку перед тем как постучала в дверь раз, два, три, четыре раза и съебалась по Юклид авеню,
Oh, olamaz. Yayıncım beni sıkıştırıp duruyor.
Мой издатель держит меня под прицелом.
Size olabilecek en basit şekilde anlatmaya çalışırım ama bu tedaviyi anlayıp ona göre karar vermeniz fikri bile çılgınlık.
Я могу объяснить это все, как смогу, но утверждать, что вы полностью поймете лечение вашего сына и сможете принять осведомленное решение - это сумашедствие.
Dude, sanırım sıkışıp kaldın.
Дружище, по-моему, ты засадил.
Belki de, tuvalette sıkışıp kalmıştır?
Может, она застряла... в туалете?
Her Perşembe gecesi koca bir kase mısır patlatıp, koltuğa kıvrılıp Friends izliyoruz.
Каждый вторник вечером мы делаем большую миску попкорна, садимся рядышком на диване и смотрим "Друзей".
Sanırım burada sıkıştınız, tıpkı benim sıkşıp kaldığım gibi.
Думаю, что вы здесь столько же сколько и я.
İçeri geçmeyi durdururken, giyen kişi kendi kişisel mikrodalga fırınında sıkışıp kalıyor.
Так, что в то время как это остановило бы проникновение, владелец станет пойманным в ловушку, что станет их собственной личной микроволновой печью.
Sıkıştırıp durma işte g.tveren.
Не подгоняй меня, ублюдок.
Kendi öz büyük annelerini Traal'ın Kurt-gibi-acıkmış Cırtlak Canavarı'ndan kurtarmak için ; emir evraklarını imzalayıp, arz edilip, geri gönderilip soruşturulup, kaybedilip, bulunup, referanduma sunulup tekrar kaybedilip ve sonunda üç aylığına yumuşak bataklık kömürüne yatırılıp ateşleyici maddelere dönüştürülmeden kıllarını bile kıpırdatmazlar.
подписанных в трех экземпл € рах, отправленных и полученных обратно, проверенных, потер € нных, найденных, открытых дл € публичного просмотра, потер € нных вновь и наконец-то закопанных в м € гком песке на три мес € ца и переработанных в хлопушки.
Yıllardır garip bir gezegende sıkışıp kalmıştım, senden kaçtığım falan yoktu.
я застр € л на странной планете на много лет. я не избегал теб €.
22 yıllık kredi memuruyum. O çocuğun ölçüsünü şıp diye alırım.
Но будучи начальником кредитного отдела 22 года, я сразу могу сказать.
Bu yıkıntıdan çıkıp medeniyete dönmeye hazır mısın?
Готова свалить с этой помойки назад к цивилизованной жизни?
Bu yüzden "S.P.A.R.K." adlı Ve biz Nalokson verebilir.
Итак, мы называем себя "S.P.A.R.K." И мы можем дать вам налоксон.
S.P.A.R.K. Oluşturuldu Amerika Birleşik Devletleri.
S.P.A.R.K. был основан в Соединенных Штатах.
Kazanç S.P.A.R.K. için olacak!
И продолжим правое дело СПАРКА!
S.P.A.R.K., temizlemek için ve sadece becerdin!
СПАРК вытащил тебя из дерьма, а ты поливаешь его грязью!
Beş dakikadır burada oturmuş, palavra sıkıp duruyorsun.
Ты здесь всего пять минут и уже гонишь.
Eğer izin vereceksek tek yapmamız gereken oraya çıkıp, karşı takımla el sıkışmaktır. Kazandıkları için onları tebrik ederiz.
Если да, то можно просто выйти на площадку, пожать руки соперникам и поздравить их с победой.
Oysa acil bir şekilde insanî ekipmanları sınırdan yollamış olsaydık birçok hayat kurtarabilirdik. Tabi, sınırı aşıp bekleyenlerin birçoğunu da kurtarabilirdik.
По общему мнению, многих можно было бы спасти, если бы гуманитарную помощь вовремя доставляли к границе, и она бы ждала их уже там.
Durumu anlamak çok zordur ve bütün zaman boyunca sadece merak edersin, "Kendimizi fazla kaptırıp yanlış kararlar alacak mıyız?" Ve belki de "Azıcık ucundan" oyununu oynarız.
Очень сложно понять ситуацию,.. ... и у тебя постоянно в голове мысль : " Достаточно ли мы наберемся,..
Ve yine de düşük maaşlı görevlilerin bir konteynırı açıp "Radyoaktif Atık" yazısıyla karşılaşmalarını sağlamalıydım.
И я ещё не встречал таможенника, который откроет контейнер с пометкой "радиоактивные отходы", чтобы проверить содержимое.
Sonra nihayet yavrular kabuklarını kırar ve başını kaldırıp ayışığını görürler. Yakamoz da onları tekrar okyanusa yönlendirir.
А когда черепашки наконец вылупятся, они смотрят на луну, которая ведет их обратно к морю.
Muhtemelen bir yerde sıkışıp kalmışlardır.
Они скоро будут. Возможно, тоже где-то застряли.
Beni sıkıştırıp durma.
Хорошо, тогда позвони ему! Ну не знаю, оставь ему сообщение!
Sonra bir... sonra bir oyun buldu sırılsıklam bir şekilde küvetten çıkıp... kucağıma zıplıyor ve beni gıdıklıyordu.
Она, она придумала эту игру, когда она выпрыгивала из ванны, вся мокрая... прыгала на меня сверху и щекотала.
Ben insanlarla uçmayı severim. İnsanlarım kendilerini ufak bir koltuğa sıkıştırır, bir Xanax atıp taze tütün içebilecekleri anın hayalini kurarlar. Müşterini tanı.
Я люблю летать с людьми, изучать клиентов.
Yılanlar serbest kalıp Ray'i öldürdüyse, sayısız ruhun kötülüğü artık onun içinde demektir. Bedenine sahip olmuşlardır.
" ак что если змеи, вырвались на свободу и если это они убили – э €, то всЄ это море зла сосредоточено сейчас внутри него... ¬ ладеет его телом.
Sonunda kanser koğuşuna düştü. Sızlanıp durur,... hayattan kopmamaya çalışır, hepimizi yanına çağırıp ellerimizden tutup kıçını sildirirdi.
Он доживал свою жизнь, умирая от рака, скуля и цепляясь за жизнь требуя, чтобы мы приходили подержать его за руку, подтереть его задницу...
... kamuoyunun karşısında tanık çıkarılıp çıkarılmayacağını çünkü FBI kendisini hala gizli çalıştırıyor olabilir ve istemeyiz ki...
Можем ли мы вызвать свидетельницу в суд? Может быть, ФБР не хочет раскрывать агента под прикрытием.
Dinleyin, sessiz kalıp bu boktan şeylerden kurtulabilirsek sanırım çıkış yolunu buldum.
Слушайте, если мы будем сохранять тишину и избегать этих мразей... думаю, мы сможем найти выход.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]