English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ P ] / Pışt

Pışt tradutor Russo

3,258 parallel translation
Bir keresinde onun 150 kiloluk bir bar fedaisini havaya kaldırıp bir arabanın ön kaportasına yapıştırdığını görmüştüm.
Я раз видел, как он швырнул 150-килограммового амбала на крышу фольксваген-кабриолета.
Piyanonun başına oturdu ve ağzından sakızını çıkarıp piyanoya yapıştırdı ve gösteriye başladı. Konser ilerledikçe bambaşka bir şey haline geldi.
Она села за пианино, и вытащила жвачку изо рта, приклеила ее на пианино, и просто запустила себя в это выступление, и на всем его протяжении, она становилась чем-то другим.
Şimdi biraz minnet göster ve siktiğimin arabasına bin yoksa seni duvara yapıştırıp ayağım debriyajdan kaydı derim.
Так что проявил благодарность и пиздуй в машину, иначе я впечатаю тебя в стену и скажу, что у меня нога со сцепления соскользнула.
Yes, ama savcı yardımcısısın hadi ama, aşağı inip... kimliğini alınlarına yapıştırıp kimin patron olduğunu gösteremezmisin..
Да, но ты помощник прокурора США. Ну же, ты же можешь спустить вниз и покачать права, показать им, у кого тут длиннее!
Sadece bir şeyler atıştırıp gülümseyeceksin.
Все, что тебе нужно делать, это улыбаться и жевать батончики.
Dino'nun arabasını alıp kazanmıştın.
Ты обгонишь Дино, заберёшь его машину и победишь.
17'ye 13'lük bir tuval hazırlatıp astarlamıştım.
У меня есть семь штук пяти с половиной, уже готовы
Hata yapıp hastaları karıştırdığımı, bir daha olmayacağını söyledim.
Я сказал, что ошибся, перепутал пациентов, и такое больше не повторится.
Evet, park halindeki bir arabaya çarpıp burnumu kırmıştım.
Да, я врезалась в припаркованную машину, сломала нос.
- Sonra kalkıp suya doğru yürüdüm ve kendimi boğmaya çalıştım. - Riggan.
Ригган!
Aklında tek bir gayeyle alıştırma yapıp durmuş.
Он занимается. Он занимается и занимается, преследуя одну цель.
Dediğim gibi bir çok olay beni etkileşmişti kızımın doğum günü, o ölü kadın ve dava üzerinde çalıştığımı sanıyordum ta ki DiCillo arayıp kimliğin bulunduğunu söyleyene kadar.
Как я уже говорил, на меня много всего навалилось в один момент- - день рождения дочери, эта мертвая женщина, и, гм... и я решил поработать над этим делом, пока мы ждали звонка ДиЧилло или устанавливали личность жертвы.
- Belki bir yerde yığılıp kalmıştır.
Может он упал где-то и встать не может.
- Hatırlamıyordur çünkü kanepede sızıp kalmıştı.
Нет, он не помнит, так как он вырубился.
Bir adamın kolunu, diğerinin burnunu kırıp kaçmaya çalıştı, ve sakinleşmesi sağlandıktan sonra, kendi ekibine yöneltildi. İki cinayetten suçlandı, sonraki suçu, yasal bir emre itaatsizlik, sarhoşluk, izinsiz terk.
Он обвинён в в двух случаях нанесения тяжких телесных повреждений, также ему вменяется в вину неподчинение приказам, пьянство, самовольная отлучка...
Birisi, ganimeti keşfetmek için gerekli olan sayfayı bu defterden koparıp, dargınlığınızı lehine kullanarak kendini kaptanınız yapmaya çalıştı.
Кто-то вырвал из журнала страницу необходимую, чтобы получить добычу. И воспользовался вашим негодованием, чтобы стать вашим капитаном.
İlk insandan bu yana... insanoğlu gökyüzüne bakıp gördüğü şeylere adlar takmıştır.
Со своего зарождения человечество смотрело на небеса и давало имена тому, что видело.
Sıkıştırıp durma öyle.
Не дрочи мозги, командир.
Bütün olanlardan önce Dick sızıp kalmıştı.
Дик плакал.
Onun etrafta dolaşıp eşyalarımı karıştırıp mikrodalga ile TV'yi satmasını istemiyorum.
Не хочу, чтобы он шлялся повсюду, рылся в моих вещах, сдавал в ломбард микроволновку и телевизор.
Gençlik Pınarı durdurulduğu zaman ayrılmıştım.
Я ушел к тому времени, как Уэллспринг прикрыли.
Pennsylvania'yı arayıp ilk iki çocuğu da davaya dâhil etmeye çalıştım ama sadece sonuncu kalacak gibi.
Я звонил в Пенсильванию, хотел достать умышленное на первых двоих детей, но похоже, мы получим только одного.
Eğer beni Charles Gölü işine karıştırmasalardı seni arayıp rahatsız etmezdim.
Я бы не стал тебе звонить не стал бы доставать тебя, но на меня пытаются повесить Лэйк Чарльз.
Tıp fakültesinde çok partiye katılmıştım, o yüzden... - Şüpheleniyordum zaten.
Большую часть времени в медицинском я тусовался, так что...
Salağa anlatır gibi anlatacak olursak beyindeki öfke bölümünü çalıştırıp kontrolü kapatan nörolojik bir dalga yaydık.
Говоря просто, это неврологическая волна, которая пробуждает центры агрессии и отключает ингибиторы.
Angela Polivanova'nın ve kocası, Pasha Polivanov'un bir kaç gün önce piknikte iken karın ve sevgilisini uygunsuz durumda yakaladıktan sonra herkesin önünde kavga çıkarıp öldürmeye çalıştığına dair ifadeleri var.
У нас есть показания Поливановой Анжелы Ивановны и её мужа, Поливанова Павла Сергеевича, которые рассказали следствию, что незадолго до убийства у вас на пикнике при свидетелях был конфликт с женой и её любовником, которого вы застали вместе с ней в тот момент, когда они занимались сексом.
İnsanlar haçları parçalayıp, azizlerin tasvirlerini kırıp, İsa'yı lekeleyip ve şeytansı ayinlerle küfrederken, ve bu şeyleri iyi niyetten yaptıklarını söyleyip diğerlerini ikna etmeye çalıştıklarında,
Потому что когда люди уничтожают кресты, разрубают иконы, надругаются над распятием, кощунственно называют беснования молебном, когда люди пытаются верить, что они делают это из благих мыслей и намерении, то это ложь,
Ambarlarına sıkıştıklarını düşün. ... yüzlerini jambona, kanlı sosislere ve güveçlere gömüyor, iyice şişmanlayıp damarlanıyorlar.
Представь, как они торчат в своих закромах, набивая рты ветчиной и кровяной колбасой, или рагу, становятся мягкими, жирными с мраморным мясом.
Polliver kılıcımı çalıp, çocuğun boynuna saplamıştı.
Полливер украл мой меч и всадил ему прямо в шею.
Joffrey'nin köpeği kuyruğunu sıkıştırıp Karasu Savaşı'ndan kaçtı dediklerinde inanmamıştım.
Когда я услышал, что пёс Джоффри поджал хвост и бежал с поля битвы при Черноводной, я не поверил своим ушам.
- İspanyol sancağıyla, kaptanın kafasını karıştırıp bize ateş açmadan önce birkaç yüz yarda daha kazanabiliriz.
- Возьми его. - Испанский флаг может дать нам несколько сот ярдов из-за обмана прежде, чем капитан распознает нас и откроет огонь.
Onlar kitabı almaya fırsat bulamadan, Robbie onların malını çalıp sıvıştı. Ve o karmaşa içinde onu almayı unutup, geri dönmek zorunda kalmıştı.
Робби украл у них наркотики и умотал до того, как у них появилась возможность до неё добраться, но он, может быть... забыл о ней и оставил дома во всей этой кутерьме, поэтому и вернулся.
Kurt artık kanın tadını aldığından kıstırılıp, yakalanacak.
сообщать о следах. Сейчас на этом волке кровь, его должны поймать, завалить.
Bir adamın kafasını karpuzla karıştırıp vurdu.
Перепутал голову с тыквой и прострелил её.
Şahsi hayatın hiçbir kavramı seni bataklıktan çıkarıp yaratığım yaptığım günle sonlanmamıştır.
Вы должны были совершенно забыть о любых вопросах личной жизни в тот день, когда я подобрал вас в трущобах и превратил в свое творение.
Benim için işbirliği burada devreye giriyor. Kör, şekilsiz ve büyük ölçüde tek başına kuluçkaya yatırılan bir fikri alıp... birlikte çalıştığım bu garip yaratıkların onu başka bir şekle sokmasına daha iyi bir hale getirmesine izin veriyorum.
Для меня, именно здесь вступает сотрудничество, беря идею, которая пока слепа и не сформирована, вынашивалась в основном в одиночестве, и позволяя этим странным существам со-авторам, с которыми я работаю, преобразовать ее во что-то иное, что-то лучшее.
Burada olan herkes, bir başkasından bir şeyler çalmıştır. Ya da çocukken birinin evini ateşe vermişlerdir. Ya da kalıp savaşmaları gerektiğinde kaçmak durumunda kalmışlardır.
Здесь каждый украл что-то у кого-то другого... или когда они были детьми, они поджигали чей-то дом... или убегали когда должны были остаться и драться.
"Burada olan herkes, bir başkasından bir şeyler çalmıştır." "Ya da çocukken birinin evini ateşe vermişlerdir." "Ya da kalıp savaşmaları gerektiğinde kaçmak durumunda kalmışlardır."
"Здесь каждый украл что-то... у кого-то другого... или когда они были детьми, они поджигали чей-то дом... или убегали, когда должны были остаться и драться."
Acaba beni burada sıkıştırıp senin tayfaya dönüşünü sağlayan bu olayı sen mi planladın, merak etmeden duramıyorum.
I'm forced to wonder if you didn't orchestrate this whole little drama knowing it would corner me into securing your return to the crew.
İlişkilerin arasında sıkışıp kalmıştı.
Он был в поиске.
Sonra da öldürdüklerinin cesetlerini yakıp kafamızı karıştırdı.
Потом он сжёг их тела, чтобы сбить нас с толку.
Tiyatrodaki işi bulunca geceleri gizlice çıkıp peşine düşmek kolaylaşmıştı.
Когда я нашел себе занятие в театре, было не сложно ускользать по ночам в поисках тебя.
Oğlum, ilaçlarımızı kaybettiğimiz için öldü. Ya da hamallar ilaçları alıp kaçmıştı, hatırlamıyorum.
Мой сын умер, потому что мы потеряли свои лекарства, или носильщики сбежали с ними, я не помню.
Letha öldüğünde ve sana ihtiyacım olduğunda sikini bacaklarının arasına kıstırıp kancık gibi kaçtın sen.
Когда умерла Лита и ты был мне нужен, ты спрятал свой член между ног и убежал как маленькая ебаная сучка.
Çalacağını çaldı ve sonra karanlıktan faydalanıp yeraltından kaçmaya çalıştı.
Он крадёт добро, а затем уходит под покровом ночи через реку.
Açıldığı gibi şıp diye kapanmıştı.
Оно было открыто и тут же закрыто.
Bu film, halen kayıtlarda "Kayıp ve İsimsiz" olarak geçenlere ve ailelerinin kalplerinde ve hatıralarında yaşayanlara adanmıştır.
Фильм посвящён тем "пропавшим и безымянным", что и поныне живут в сердцах и памяти родных.
Logan Phelps, iddia makamı. Sandra Panitch, Jackson Hale ile Kanal 8'in haber stüdyo kırıştırıp onunla cinsel ilişkiye girdikten sonra onu bıçakla kalbinden bıçaklamıştır.
Сандра Панич зашла с Джексоном Хейлом в студию 8 канала, чтобы заняться сексом, потом заколола его в сердце ножом.
Şey... Birkaç yıl önce, Beytüllahim'e gelmiş ve çok kötü bir konuşma yapmıştım bu yüzden o konuşmadan ders çıkarıp bunu kısa tutmalıyım.
Несколько лет назад в Вифлееме у меня была очень плохая речь, поэтому стоит усвоить урок и выступить коротко.
Dünyadaki en iyi avcılar tarafından kapana kıstırılıp avlanacaksın.
Ты попадешь в ловушку и будешь убита лучшими охотниками в мире.
Brent Miller'ı çoktan bodrumuna bağlamıştın plana sadık kalıp başka çocuk kaçırdın.
Потому что Брент Миллер уже был связанным в подвале, так что вам нужно было придерживаться плана и схватить другого мальчика.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]