English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ S ] / Söylüyor

Söylüyor tradutor Russo

19,319 parallel translation
Annemin arkadaşları polisin bizi sindirmek istediğini söylüyor. Polisler ırk hainiymiş.
Мамины друзья говорят, что полиция хочет сделать нас низшей расой, что они предатели!
Ailem çok gergin olduğumu söylüyor.
Родители говорят, что я нервная.
Mecbur kalmadığım sürece hastanın karnını koridorda açmazdım ama Warren başka şansı olmadığını söylüyor.
Не уверена, что если бы не он вскрыл её в коридоре, этого не сделала бы я, но Уоррен сказал, что не было выбора.
Sizce yalan söylüyor mu?
Вы думаете, что он лжёт?
Edwards bundan hoşlandığınızı söylüyor.
Эдвардс сказала, вы это любите.
O halde GPS izleyici neden hâlâ otobüste olduğunu söylüyor?
Тогда почему GPS до сих пор утверждает, что он здесь?
Tamam, notunda onunla burada buluşmamı söylüyor. Bu da ; ya burada ya da burada tuzağa düşebilirim demek.
В ее записке было предложено встретиться тут, значит, на меня могут напасть отсюда, отсюда и отсюда.
- Yalan söylüyor.
- Она врет.
- Peki neden yaptığını söylüyor?
- Тогда зачем она призналась?
Ona bir şey yaptığımı söylediyse, yalan söylüyor.
Чтобы она не сказала, я ничего не делал, она врет.
Hepsi aynı şeyi söylüyor.
Они все говорят одно и тоже.
Sizin adamınız olduğundan emin değilim, çünkü DNA sonucu sizin adamın kadın olduğunu söylüyor.
Не уверена, что он тот самый, потому что ДНК показывает, что ваш парень - женщина.
- Doğruyu söylüyor gibi görünüyor.
- Похоже, он говорит правду.
Maura, bunun teknik olarak, gerçek bir şey olmadığını söylüyor. Ama bu onun yanıldığı ilk sefer olabilir, değil mi?
Мора сказала, что технически это нереально, но, возможно, это тот случай, когда она не права?
- Doktor, başımın iyi olduğunu söylüyor?
- Как голова? - Док сказал, что с ней все в порядке.
Şimdi kim yalan söylüyor?
И кто теперь врет?
Bir şey bana, bu davanın çok garip bir dava olacağını söylüyor.
Что-то мне подсказывает, что это дело будет странным.
İyi olduğunu söylüyor, ama bayağı sarsılmış görünüyor.
Говорит, что с ним все в порядке, но выглядит очень потрясенным.
Çığlık atmamamı söylüyor.
Он говорит не кричать.
Kahvaltıda salata yiyen adam söylüyor.
Ж : Сказал парень, который ест салат на завтрак.
Bunu da Texas'ı yakacak kadar mühimmat taşıyan adam söylüyor.
- И это говорит представитель закона, собирающий столько взрывчатки, что можно разнести весь Техас.
Ama menajerim geri döndüğümde Kilimanjaro dağı'na bile tırmanabileceğimi söylüyor.
Мой агент говорит, что я еще смогу покорить Килиманджаро.
- Belki de paranoyakça davranıyorum, Tony, Ama içimden bir ses... Çocuklarımın beni puştun teki olarak hatırlayacağını söylüyor.
– Может быть это паранойя, Тони, но в последнее время меня посещает чувство, что мои дети считают меня полным придурком.
Ricky onun en iyisi olduğunu söylüyor. Kendini bu işe adamış.
- Рикки говорит, он крутой, фанат своего дела.
Nefretçi zenci. Tyrod Taylor NFL'i dağıtıyor ve TTD siyahi oyunkurucuları sevmediğini söylüyor.
- Прикинь, Тайрод Тейлор просто всех уже в лиге порвал, а Ти-Ти-Ди типа не нравятся черные квотербеки.
Hayalet resmen. Sonsuz bilgeliğiyle, artık bunu yapmanızı yasakladığını söylüyor.
Что ж, в своей неисчерпаемо мудрой манере он отныне запрещает вам это.
Muhtemel bir sebep göstermemiz gerektiğini söylüyor.
Говорит, что у нас все еще нет оснований.
Sürpriz bir tanıkları olduğunu söylüyor.
Говорит, у него есть неожиданный свидетель.
Geneva Pine yalan söylüyor.
Жинива Пайн лжет.
Yardımcı kaptan'50lerde olduğunu söylüyor.
— тарпом сказал в п € тидес € тых.
Sue, bu adam seni tanıdığını söylüyor.
Сью, этот парень утверждает, что знает тебя.
Arama senin telefonundan yapılmış ve ses tanıma da sen olduğunu söylüyor.
Звонок отследили до вашего мобильного, и голос распознали как ваш.
Tina halam hemen olması gerektiğini söylüyor.
Тётя Тина говорит, что это должно случиться сегодня же.
Sanırım doğruyu söylüyor.
Я все же думаю, что она говорит правду.
Alison, umarım gerçekleri söylüyor olmam beni bağışlamanı sağlar.
Элисон, надеюсь, что моё признание заслуживает твоего прощения.
Kesinlikle yalan söylüyor.
Она та ещё лгунья.
Ama doktorlar şanslı olduğumu söylüyor.
Но доктора сказали, что мне повезло.
Sırtımdaki yaralar daha farklı şeyler söylüyor.
Шрамы на моей спине говорят об обратном.
Peng'i alaşağı edebilsek bile bölgeyi terk ettiğimizde başka birisinin yükselip onun yerini almayacağını kim söylüyor?
Даже если мы уберем Пэнга, его место и положение заберут через минуту после нашего ухода.
Sadece aracılık payı olduğunu söylüyor.
Говорит, плата была за находку.
Winchesterlar senin yıkımdan ibaret olduğunu söylüyor.
Надо же. Винчестеры говорят, ты всё разрушаешь.
İçimden bir ses ortak olarak çok iyi işler başarabileceğimizi söylüyor. Birlikte meta insanları alt ederiz.
Что-то мне подсказывает, что мы бы отлично сработались, вместе сражаясь с металюдьми.
Biliyorum daha deneme sürecinin ilk günü, ama hislerim bana mükemmel uyum sağladığını söylüyor.
Мне тоже. Я знаю, что это твой первый день испытательного срока, но моё чутьё говорит мне... ты идеально подходишь.
duygularım bana bunun yürümeyeceğini söylüyor.
Нет. ... моё чутьё говорит мне, что это не сработает.
Çok fazla şey söylüyor.
Она... она так много всего говорит.
Herkes en iyi yanının çamaşırlar olduğunu söylüyor ama bu benim umurumda değil.
Все говорят, что лучшее в этом стирка, но для меня это не главное.
Kalp atışını yavaşlatıyor, sonuçların tutarlı olması için önemsiz anlarda yalan söylüyor.
Замедляет сердцебиение, лжет на малозначительных моментах, чтобы результаты соответствовали друг другу.
Adli tabip gece 8 : 00 ile 11 : 00 arasında Öldüğünü söylüyor.
Судмедэксперт определил время смерти между 8 и 11 часами вечера.
Şurada da muşamba kaplı harç rampaları var. General, doğru mu söylüyor?
А там... гранатометы, прикрытые брезентом.
Unutma, mektup kendi rızanla gitmen gerektiğini söylüyor.
- Но у нас есть Миротворец. Ж : Помни,
.. Tobias Church'ün işi olduğunu söylüyor.
Тобиаса Чёрча.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]