Told tradutor Russo
174 parallel translation
Biliyordu annesinin uyarısını
Knows her mama done told her
I told the elephants to forget it, but they can't...
Я сказал слонам забыть, но так они не могут...
So when Rayanne Graff told me my halr was holdlng me back,,, onu dinlemem gerekiyordu.
Когда Райан Граф говорила мне о моих волосах я сдерживалась... Я слушала,
~ Neden sana anlatmadım sanki? ~
Why haven't I told you?
~ Her küçük yıldıza... ~
Oh, baby, I told.
~ Neden sana anlatmadım sanki?
Why haven't I told you?
How many times have you told me that in 25 years?
Я ухожу. Сколько раз ты мне говорил это за 25 лет?
I thought I told y'all niggers before Y'all niggers don't fuck with me
Когда кругом лишь нигеры, не дай себя отыметь.
Hayatımızın devamında... ... sen aksini söylemedikçe dikkatli olacağım.
For the rest of our lives I'll be careful until told otherwise.
Yapımcımı aradım. Ailemle ilgili acil bir durum olduğunu söyledim.
I told my producer I had a family emergency.
Ama başkana, şahsen benim iznim olmadan tek tüfeğin bile doldurulmayacağını söyledim.
Но я сказал президенту, что ни одна винтовка не будет заряжена... But I told the president, not a rifle would be loaded без моего личного разрешения. ... without my personal permission.
Baban hakkında anlattıklarından sonra, parkta yürümek kadar kolay olacaktır.
With everything you've told me about your father, it should be a walk in the park.
And Phil Tucker told us about a conversation that he had with Allen about how to attach a flashlight to the barrel of a gun.
Фил Такер говорил нам о разговоре с Алленом о том, как присоединить фонарь к дулу ружья.
♫ Çünkü bana hep hayatımı seninle geçireceğimi söylediler?
Cause they always told me I would spend my life with you
? Küçük sırlarımı, sana güverek açıkladığım?
My little secrets, I told you in confidence
? Çünkü bana dediler tüm hayatımı seninle olacağımı?
Cause they always told me I would spend my life with you
? Ve hep dediler Hayatımı seninle geçireceğimi?
And they always told me I would spend my life with you
Kendi paramı kazanmaya başlamamı söylemiştin ya.
Remember how you told me I should start making my own money?
Çok fazla şey kaçırmadığımı söyledim kendime.
I told myself I wasn't missing much.
Mandy, if I told you, you had a rocking body, would you hold it against me?
Мэнди, если я платной, вы бы качание тела, Вы бы удерживать его против меня?
I told you I have stuff Seninle evde olan şeyler hakkında konuşmamış mıydım?
Я говорил тебе, что у меня дома проблемы, которые хотел обсудить с тобой?
* Bana dediler ki * * İyi gelirmiş bedenine * * İyi gelirmiş ruhuna *
* I've been told * * is good for your body, yeah * * and it's good for your soul * * come and get it now * * hey hey hey hey * * hey pocky way. *
* Oturmuşlar nehrin kenarında * * Benim sancakçım dedi ki senin sancakçına *
* Джанет поёт "Iko Iko" = ) * * sittin'on the bayou * * my flag boy told your flag boy *
Neler olduğunu sana anlatmalıydım.
I should have told you what was going on.
Everett, sana bebeğin bebeğimizin hâlâ hayatta olduğunu söylersem bir şey değişir mi?
Everett, what if I told you that the baby, our baby, is still alive?
Sana söylemeliydim gerçeği hakkında...
I should have told you the truth about...
Tanya 10 yaşındayken bana "The New Yorker" dergisinin yazdığı haikuyu yayınlamak istediğini söylemişti.
When Tanya was 10, she told me that "the new yorker" wanted to publish her haiku.
Rizzoli'nin çok iyi bir koşucu olduğunu bana söyleyebilirdin. Bilemiyorum.
You could have told me Rizzoli can run her ass off.
FBI'da ki bağlantım, Meksikalı bir gangsterin okla yaralanmış bir şekilde hastaneye gittiğini söyledi.
My FBI contact told me that a Mexican gangster recently turned up at a hospital in Washington state with an arrow wound.
Evliliğimin zorda olduğunu söyleseydim 1 numaralı şüpheli olacağımı biliyordum.
Look, I knew if I told you that my marriage was in trouble, that I would be suspect number one.
Sarah'dan mail gelince ayrılmışsınız yanından.
He told us that you left Right after you got an e-mail from Sarah.
Angela Cannon'ın, dizinin kalbi ve ruhu olduğunu söyledim.
I told her Angela Cannon is the heart and soul of the show.
Sana tüm bu söylediklerimden sonra bu odadan canlı çıkmana izin veremem.
But after everything I've told you, I can't let you leave this room alive.
Kocasına döneceğinden bahsettiği dostane bir konuşma.
A friendly conversation in which she told you She was going to go back to her husband.
Lance buraya geldiğinde Sarah, birinin, tanıdığı gibi biri olmadığını söylemiş.
When Lance came here, Sarah told him That someone wasn't who she thought they were.
Ninem randevusunda nasıl Jason Bourne'luk yaptığını anlattı.
Hey, dad. Gram told me how you went all Jason Bourne on her date.
Zayıf bir anımda okuyacağımı söylemiştim.
Oh. In a moment of weakness, I told her I'd read it.
Uğrayabileceğini söylemiştim ; ama geleceğini düşünmemiştim.
He want us to talk about the project, i told him he could stop by, but i did not think he would.
Rikers hapisanesindeyken ona tabletten bahsetmiştim.
I told him about the plate while we were at Rikers.
Ford büyük işin peşinde olduğunu söyledi ve güvenilir bir banknot kalpazanına ihtiyacın varmış.
Ford told me you were pulling something big and that you'd need a reliable bill maker.
Neden bu bana haber edilmedi?
Why wasn't I told about this?
O paranın üstünde Ganz'ın parmak izleri olduğunu biliyordun beni nerede bulabileceğini ona anlattın.
You knew that coin had Ganz's print on it, told him where to find me.
Ya sana bu şekilde yaşamaya devam edebileceğimizi söyleseydim?
What if I told you that we could keep living like this?
Hughes'a daha fazla adama ihtiyacımız olduğunu söylemiştim.
I told Hughes we need more agents.
Bana JT'nin zayıflığının, Charming'e kan getireceğini söylemiştin.
You told me JT's weakness was gonna bring violence to Charming.
Quellette'e ağabeyimin Saldırak Evi'yle bağlantısı olduğunu benim de sana gıpta ettiğimi söylemiş.
She told Ouellette that my big brother was involved with Pouncy House and I looked up to you.
Bana...
He told me...
Neden daha önce söylemedin?
Why haven't you told already?
Someone once told me, no matter what... Bir keresinde biri bana ne olursa olsun arkanda bir arkadaşını bırakmazsın demişti.
Однажды кто-то сказал, что ни за что нельзя бросать друзей в беде.
Eski sevgililerinden birini takip ettik. Kapısına gelmiş. Korkmuş vaziyetteymiş.
Tracked down an ex of hers who said she showed up on his doorstep, scared out of her mind, told him she had come out from L.A. With Royce, but he had disappeared, so the ex let her stay the night.
- Jasmine senden çok söz etti.
Jasmine's told me a lot about you.