Tıbı tradutor Russo
1,399 parallel translation
Beraberinde tabii mini güneşi kontrol dışı bırakmaya hedeflenmiş bir dağıtım mekanizmasıyla.
Мы используем непроверенную систему чтобы погасить искуственное солнце.
A.T.B.
Эс Эс.
Bunu daha önce yapmamıştım. Cesedin üzerinde nasıl bir kanıt bıraktım bilmiyorum.
Я же никогда такого не делал, я не знаю, какие улики мог оставить на теле.
Kanıt bırakmamak benim uzmanlık alanım.
Не оставлять следов — моя специальность.
Hem de hiçbir delil bırakmadan. Tıpkı senin dediğin gibi.
И не будет никаких доказательств, как вы и сказали.
Ve sonra da Kanıt B.
А теперь экспонат второй.
Tıbbi cihazları saklamaya... mecbur bırakıldım.
Я скатился до банального сокрытия медицинского оборудования.
Bir B.T. isteyelim.
Я возьму направление на томографию.
- Şimdi sizi B.T'ye götürmem gerekiyor.
- А сейчас нам надо идти на КТ.
Benim B.T.'ye ihtiyacım var.
Мне понадобится КТ.
Şu anda B.T. çektiriyorsun.
Вы на томографии.
Şu anda B.T. çekiliyorsun.
Вы на томографии.
Şu anda B.T. çektiriyorsun, Betty.
Вы на томографии, Бетти.
Röntgen ve B.T sonuçları gelene kadar içerde bırakılmasını tavsiye ederim.
Надо оставить так, пока не получим рентген грудной клетки и томографию.
Bir B.T. daha çekmek lazım.
Ему нужна еще одна КТ.
Şimdi bir B.T. daha çekmem gerek.
Я знаю, что должен сделать еще одну КТ.
B.T. yi es geçsek diyorum.
Я говорю, что мы обойдемся без КТ.
B.T. yi çektir.
Сделай КТ.
Micheal'ı aşağıya B.T. ye gönderdim.
Я отправил Майкла на КТ.
B.T. kanamasının kötüleştiğini gösterdi.
КТ показала, что гематома ухудшилась.
Ağız tıkayıcı top kullanmak zorunda bırakma beni.
Не заставляй меня доставать кляп.
Bu gece öyle uzun boylu birini s... eceğim ki tırmık izlerini kanıt olsun diye tavanda bırakacağım.
Вечером я выебу такую шпалу, что на потолке останутся следы её пяток.
- Arabayı anıtın orada bırakmam gerekti.
- Сложно припарковаться у памятника.
Corman'ın evine gidip Charlie'nin ortada bir kanıt bırakmadığından emin olalım.
Почему бы нам не сгонять к дому Кормана и не убедиться, что Чарли не оставил никаких следов.
Arkamda kanıt bırakıyorum.
Я оставляю следы.
Kanıt bırakmama işine ne oldu?
Что случилось с планом не оставлять следов?
C.C. gerçeği öğrenince, Tarikat'ı V.V.'ye bırakıp ortadan kayboldu.
и спряталась от нас. { I guess we don't use Cult anymore } { yeah it's an on-screen thing : }
Ve tanrı aşkına, bunların ne kadar yanlış olduğunu söylemedikçe Sam'le yatmayı bırak. Senin işini çaldı ve seni ses yansıtıcısı olarak kullanıyor.
И божемой, перестань спать с Сэмом, скажи что это все неправильно, что он украл у тебя работу и использует в качестве тестера.
Ben, ben, ben kayıt işleri ofisindeki işimi bıraktım çünkü çok yoruluyorum.
Почему вы на меня злитесь? Это решение суда.
Hatta radyum tıraş bıçağı da vardı, nasıl kullanılacağından emin değilim.
≈ сть даже радиевое лезвие бритвы. я не совсем уверен как оно должно работать.
"H... h... hoşça kal... B... benim K... k... kalbim... T... t... tekliyor...."
П.. прощайте моё с.. сердце тре.. тре.. трепещет...
Bırak beni, acıtıyor!
Отпустите! Мне больно!
Üst zerre, alt zerre, Tao ve tao nötrino,
Верхний ( t-кварк ) кварк, нижний ( b-кварк ) кварк, тау и тау-нейтрино,
Savcı organ karaborsasıyla ilgili sorguladı ama serbest bırakıldı. Tutuklayacak kanıt yoktu.
Его допросили по поводу незаконной торговли человеческими органами но отпустили, нет доказательств.
Evet, merdiveni bile bırakmışlar. Bu bir kanıt. El koymalıyız.
Они и лестницу оставили?
Bunları açıklayacak bir parça kağıt bile bırakmadı.
Нет ни клочка бумаги, который бы дал объяснение.
T-shirt giymeyi bıraktı, farkında mısın?
Ты заметил, что он перестал носить футболки?
Şey, bu tıpkı b.k gibi kokuyor.
Да? А пахнет, как дерьмо.
Hayır. Kayıt yapmayı bıraktım ; çünkü söylemeye değer sözüm kalmamış gibi hissediyordum.
Нет, я перестал записывать свои песни, потому что не думаю, что мне есть, что сказать.
Beni adli tıbba bırakır mısın?
До криминалистов не подбросишь?
Beni bıraksaydın da onu içeriye temelli tıksaydım, Bunk.
Ќадо было дать мне его посадить, Ѕанк.
O üniversiteyi bırakmış ve dünyadaki tüm yüksek tepelere tırmanmış.
Ну, он... Он бросил учебу в колледже, а потом облазил все самые высокие горы в мире.
T, güzel kadın yok diye söylenmeyi bırakmalısın.
Ти, ты должна перестать говорить, что здесь нет красивых женщин.
B - I-S-T-E-Y-A.
Б-Е-С-T-И-Я.
Söylediğin sayılar doğruysa, bu alet Eloise'i tıpkı senin gibi, zamanda serbest bırakacak.
- Это, если цифры, которые вы сказали, верные, то тогда Элоиза будет перемещаться во времени, как и вы.
Bırak kızı, T-Bag!
Опущу, когда ты начнешь писать, красавчик!
Sırtını kabarttı, yılan gibi tısladı ve pençelerini bıçak gibi salladı.
Руфус выгибал спину, шипел как змея... и выпускал коготки.
Amazon'daki yüksek ağaçlara tırmanıp arkamızda bıraktığımız yaşamımız hakkında konuşacağız.
Мы взберёмся на лесной полог Амазонки, расскажем другу-другу о своей жизни.
T quot ; Elma quot ;, B quot ;
а он... "А" - арбуз, "Б" - баран!
T quot ; Elma quot ;, B quot ;
- Арбуз, Б
Noah'ı doğurabilmek için Tıp'ı bıraktın.
- Я тебя умоляю, Кети ты бросила мединститут, чтобы родить Ноя.