Ugrasıyorum tradutor Russo
1,731 parallel translation
Ben burada takımı finale taşımaya uğraşıyorum, Levi de kalkmış kalemin zımbanın hesabını tutturuyor.
Я тут стараюсь вывести команду на Чемпионат штата, а Ливай заставляет меня считать ручки и скрепки.
Uğraşıyorum.
Пытаюсь.
Uğraşıyorum.
Этим и занимаюсь.
Yıllardır kobrayı salmak için uğraşıyorum.
Да я пытался завалить эту козочку несколько лет.
Şimdi bir sürü şeyle uğraşıyorum.
Я просто справляюсь сейчас со многим,
Başkası bunu yemek zorunda kalmasın diye uğraşıyorum.
Я лишь хочу быть уверенным, что никому никогда не придётся есть ЭТО.
Ve şehri tekrar düzene sokmak için çok uğraşıyorum.
И я такой трудоголик... Можете быть уверены, город вновь встанет на ноги.
Burada tek başına yaşıyorum ve bu işlerle uğraşıyorum.
я тут бьюсь в одиночку, пытаюсь что-то делать.
- Uğraşıyorum.
- Только начала.
Uzay deneyimle uğraşıyorum.
Я занимаюсь своим космическим экспериментом
Çünkü fark etmen için Uğraşıyorum
Ведь я всего лишь прошу заметить
* Evime varmaya çalışıyorum bu ıssız bu yolda * * Hem de tek bir başıma, sinirlenmişim, var mı kaşınan * * Uğraşıyorum ruhumu kurtarmaya, Tanrım, yetiş evladının yardımına *
Justified The Moonshine War / Война до последней капли русские субтитры TrueTransLate
* Uğraşıyorum ruhumu kurtarmaya, Tanrım, yetiş evladının yardımına *
. .
Evliliğimin son evresindeyim ve malların devredilmesi ile ilgili bir sürü belgeyle uğraşıyorum ve...
Мой брак сейчас в предсмертной агонии, да и последние выплаты по закладной на носу, и...
Sadece, kendini kötü hisset diye uğraşıyorum.
Я просто хочу, чтобы тебе стало стыдно.
Ama şu an sana ihtiyacım var. Çünkü boyumdan büyük dertlerle uğraşıyorum.
Но ты мне нужна, потому что у меня сейчас череп треснет, и я поеду с катушек.
Evet. Bir şeylerle uğraşıyorum.
Нет, но всё равно занимаюсь делами
Bayım, yaklaşık 30 yıldır bu işle uğraşıyorum.
Знаете, Мистер, я оказываю свои услуги уже 30 лет.
Uğraşıyorum.
Я стараюсь.
Sabahtan beri çocuklarla uğraşıyorum zaten.
Перестань.
Yıllardır içindeki binlerce insanı normal boyutlarına getirmeye uğraşıyorum.
Я пытался восстановить тысячи людей, что живут там к нормальному росту.
Oraya gitmek için çok uğraşıyorum ama rezervasyon almıyorlar. Bir masa için saatlerce beklemen gerekiyor.
Мне ужасно хочется там побывать, но они не делают бронь, и приходится часами ждать свободный столик.
Sağlıklı bir kahvaltı etsinler diye uğraşıyorum ben burada.
Я пытаюсь заставить их есть здоровый завтрак.
Annemin hasta olmasıyla yeterince uğraşıyorum zaten.
Когда моя мама болеет с ней тяжело.
Şimdi bir de oturduğumuz apartmanın onarım işleriyle uğraşıyorum.
И теперь я застрял в улучшении квартиры, где мы живем.
Hayır, hızlıca harekete geçmemiz gerekirse kaybolmasın diye uğraşıyorum.
Нет, просто хочу убедится, что оно не потеряется если придется быстро уходить.
biliyorsun yeni güzel şeylerle uğraşıyorum garip olduğunu biliyorum, görünüşe göre bir ilişkim vardı ve sadece bir tesadüfdü
Вообще-то, неплохо. Странно, но видимо для отношений нужно немного больше, чем просто сходство.
Niye kahve yapmaya uğraşıyorum bilemiyorum.
Даже не знаю, зачем вообще я варю этот кофе.
Carl yetiştirme yurduna verilmesin diye uğraşıyorum onların eline iyice koz vermek için değil.
Я пытаюсь уберечь Карла от приёмного дома, а не дать лишнюю причину его туда отправить.
Hepimiz işimize devam edebilelim diye kendini kaybetmemen için uğraşıyorum.
Я стараюсь, чтобы ты не свернула с прямой
- Uğraşıyorum.
- Я пытаюсь.
Kilitle uğraşıyorum.
Вскрываю замок.
Frank'in ufak problemiyle uğraşıyorum.
Я взяла Френка маленькие проблемы.
Bak Roan, ben de kendi ajan ilişkisi hengamemle uğraşıyorum ama sana General olayını sorayım dedim. Olanlar Fas görevi yüzünden mi?
Послушайте, Рон, я тут типа сам прохожу через собственную суматоху в шпионских отношения, и я хотел спросить вас о генерале.
Lloyd, Lloyd, Lloyd, Lloyd, bütün bir öğlendir Federallerin bilgisayar inekleri ile uğraşıyorum.
Ллойд, Ллойд, Ллойд, Ллойд, я общалась с кибер гиками из команды маршалов весь день.
Daha kolay olması için uğraşıyorum.
Хочу, чтобы все прошло легче.
- Teresa, meşgul olduğunu biliyorum ama dışarıda bir sürü muhabirle uğraşıyorum biri ile görüşmeye fırsatın var mı?
Они в боевой готовности. - Я знаю, что ты занята, Тереза, но я нянчу кучу репортёров, желающих побеседовать с тобой, когда у тебя появится свободная минутка.
Yerine koymaya uğraşıyorum.
- Джордж. Тише, тише.
Ve barış adına... Onları evimize götürmeye uğraşıyorum.
И во имя мира... я пытаюсь вернуть их обратно.
Uğraşıyorum.
Я пытаюсь.
Farkındayım, uğraşıyorum.
Я знаю. Я над этим работаю.
İş güç, uğraşıyorum işte.
Дела, знаешь ли. Работа.
Bu işi almak için yıllardır uğraşıyorum bu şekilde bir çuval inciri berbat edeceksin.
Столько лет я добиваюсь должности в министерстве, из кожи вон лезу, а ты это просто рушишь, вот так!
İki gün değil, ben bir haftadır uğraşıyorum aslında.
По правде говоря, я работала над ним неделю, а не два дня.
Dokuz aydır bununla uğraşıyorum.
Я потратил на это 9 месяцев.
Evet, grup dağılalı 15 yıl kadar oluyor, Ve arabulucuyum... veya bir otomobil reklamı için şarkının telif hakkını almaya uğraşıyorum diyelim.
Ну, они распались около 15 лет назад, и я занимаюсь процессом медиации... или пытаюсь выступить посредником в деле об использовании этой песни в рекламе машин, а 2 из участников группы...
Bırakmaya uğraşıyorum.
У меня синдром отмены. Нет у вас ничего.
Ben bu şapşalı yıllardır öldürmeye uğraşıyorum.
Я годами пыталась убить этого глупого негодника.
Bak, ben burada seni mutlu etmek için, Mark'ı mutlu etmek için ve içimde büyüyen ufak insanı mutlu etmek için uğraşıyorum. Dürüst olmak gerekirse, başka ne yapabilirim bilemiyorum. Lütfen söyle bana. çünkü yaparım.
послушай, я делаю все возможное здесь чтобы убедиться, что вы счастливы что Марк счастлив, и что крошечное создание растущее внутри меня счастливо я не знаю что еще сделать чтобы быть честной пожалуйста, скажи мне и я сделаю это
Bırakmaya uğraşıyorum.
У меня ломка.
- Neden uğraşıyorum ki?
- На фиг мне это надо?