Unless tradutor Russo
36 parallel translation
Bana uygun olana kadar
Unless he's a matchless match
Eğer vajinandan bir masa çıkartmadıysan, aynı şey değil.
Well, unless you pushed a desk out of your vagina, not the same thing.
Ayrıca biz de Küba'yı işgale kalkışmıştık.
... unless you somewhat reduce the pressure on us в то время как вы просите нас, - уменьшить давление на вас. "... when you ask us to reduce the pressure on you. " - Так-же, мы попытались вторгнуться на Кубу. - Also, we had attempted to invade Cuba.
Bu soğukluğu bırakmadıkça bir kızın olmaz, Beagle.
Ты никогда не заведешь девушку UNLESS YOU QUIT THAT DIP, BEAGLE.
Eğer söyleyecek başka bir şeyin yoksa...
So unless you have something else to say to me...
Tabii bu kanunsuzları düzenleme olayına onunla aynı fikirde değilsen?
Unless you actually agree with this Vigilante Registration thing?
Tabii daha üstte bunu silecek biri olmadığı sürece.
Unless they had somebody higher up wipe it out.
Sen ona söylemediğin sürece.
Unless you tell it to.
Daha iyisini bulana kadar Ben kazağımı örerken Sen de mektubunu yazarsın
and I'll knit a sweater while you write a letter unless we got better to do-hoo
Tabii ihtiyacı olan kalp nakli için tek uygun verici kızı olduğu için onun hayatına sinsice girmeye çalışan bir servet avcısı değilse... Tabii.
Yes, unless she's a gold-digging opportunist who's insinuated herself back into her daughter's life потому что ей нужна пересадка сердца и только Сара подходящий донор.
Tabii siz dalmak istemezseniz...
Unless, of course, you'd like to jump in.
Bunu anlayamadığın sürece sonunda kaybeden hep sen olursun.
Unless you figure that out, you're gonna lose in the end.
Tabii başka bir yolunu bulamazsak.
Unless we could find another way.
Güvendiğimiz biri yanında olmadığı sürece dışarı çıkması yasak. "Loco parentis" durumu yani. Annecilik oynamak ister misin?
She is grounded unless she is with someone responsible, you know, in loco parentis, if you would just be willing to be driven loco for the evening.
Diğer yarısını da Madoff kapmış. Yani kimse üst tabakaya girdiğinden emin olmadığı sürece yatırım yapmak istemiyor.
And the other half got taken by Madoff, so nobody wants to go near a hedge fund unless they know for sure they're on the top rung.
â ™ ª Well, times were different, and I think you'll concur â ™ ª â ™ ª that little babies shouldn't play â ™ ª â ™ ª with frankincense or myrrh unless it's â ™ ª â ™ ª happy birthday, baby Jesus â ™ ª â ™ ª happy Christmas, happy kwanzaa â ™ ª â ™ ª happy hanukkah â ™ ª â ™ ª and happy, happy birthday, baby Jesus â ™ ª
Были другие времена И я думаю вы сойдетесь в мнениях что младенцам не следует играть с ладаном или миррой, за исключением c днем рождения, младенец Иисус с Рождеством, с Кванзой с Ханукой и с днем рождения, младенец Иисус
Bilirsin beni, çaresiz olmasaydım gelmezdim.
You know me. I wouldn't be here unless I was desperate.
Eğer almazsan, beni ağlatırsın.
And unless you take it, you're gonna make me cry.
Anahtarlarını bırakacaktım. Tabii eve otobüsle dönmek istemiyorsan.
I'm dropping off your keys, unless you want to take the bus home.
Şu aşamada sadece 6 aylık bir çocuğa bakabilecek yeterlilikteyim o yüzden, değiştirilmesi gereken bir bebek bezin yoksa ya da emzirilmen gerekmiyorsa, maalesef yardımcı olamam.
Well, at this stage, I'm only equipped to handle the concerns of a six-week-old, so, unless you have a diaper that needs changing or need to be breast-fed, I'm afraid I can't help.
Ve medya haber yapmıyorsa bir protesto yapamaszınız.
And you can't have a protest unless the media's covering it.
# Sen para hakkında konuşmadıkça, bu para kaltak. #
♪ unless you talking'bout chips that chips, bitch ♪
Tabii ilişkiyi bitirmek için yapıyorsan başka.
Unless you've been doing this because you want to get out.
Kendini kaptırmadığı sürece.
Unless she was in too deep. Why?
Tabii boyu zaten o kadar değilse.
You know, unless he's already starting there.
Ama her şeye ifşa olmamışsak, iyi seçimler yapamayız.
But we can't make good decisions unless we are exposed to everything.
Yani önce biz ulasamazsak Vigilance onu ele geçirmek üzere.
Which means that Vigilance is about to have him unless we can get to him first.
Dinleyin, onu hemen çözmezseniz ikinizi de tehlikeye atma suçundan içeri atarım.
Listen, unless you get her out of those restraints right now, I am bringing you both in for endangerment.
Başka bir izniniz daha yoksa arazimden defolup gidebilirsiniz.
Unless you've got another warrant, you can just get the hell off my property.
Ama eğer ki domuzumuzun geri dönüşüm kutusunu boşaltmadığından şüphe edersem silinmiş mesajlar kurtarılabilir.
But, what I doubt pig-boy knows is unless you empty your bin... Text messages can be recovered.
Eğer Sid geceleme meraklısı değilse gün sonuna kadar göz altına almış oluruz.
So unless sid's keen on sleeping over, мы арестуем его до конца дня. Ладно, хорошо.
Söylediğin ya da söylemediğin hiçbir şey ona bunu yaptıramaz. Tabi başka bir şey yoksa.
Nothing you said or didn't say could've made him do what he did, unless there's something else going on.
Tabi telefonundaki yalnız ev kadınlarına çakmak hoşuna gidiyorsa başka.
Unless you like banging all those lonely housewives you've been filling your phonebook with.
Yakalanmanın eşiğinden dönmedikçe öldürmekten zevk almıyor.
Killing isn't exciting unless he's walking that raggedy edge of being caught.
Ee, kesinlikle değil, tabi elinizde... klasik "X" işaretli haritalar yoksa...
Well, not exactly, unless you have the classic "X marks the spot."
Jane, çok fazla ev sabunu yapmayacaksan çok fazla çamaşır sodası demek bu. Bir ceset temizleyecek kadar var.
Jane, that much lye, unless this guy is making a hell of a lot of homemade soap, that's as much as you need to break down a body.