Uçakta tradutor Russo
1,522 parallel translation
Yolculardan biri, Dean Haschle, uçakta bir patlama olduğunu hatırlar gibi.
Все рассказывают разные вещи.
Uçakta bir patlama olmuştu, bunu şimdi ben de hatırlıyorum.
Взрыв на борту был, я помню.
Siz uçakta mıydınız?
На борту?
Uçakta seninle işi pişirmeyeceğim.
Я не буду заниматься с тобой сексом.
Bu uçakta üç güvenlik görevlisi var.
На борту трое воздушных маршалов.
Tokyo'ya uçan bir uçakta, 12,000 metre yükseklikteyim ve laptopumda Mets'i canlı izliyorum.
И вот я лечу в Токио, на высоте 40 000 футов и я смотрю бейсбольный матч с Метс, вживую, на ноутбуке
Şimdi gidip sarhoş olalım çünkü uçakta uyumam lazım.
Мы с тобой должны напиться, мне нужно заснуть на самолете.
Uçakta çoğunluğu tatilciler olmak üzere 86 yolcu bulunuyor. Eylem İşverenler Birliği başkanı Schleyer'ı kaçıranların taleplerine dikkat çekme amacını güdüyor... Uçak iki saat sonra Kıbrıs'a doğru tekrar havalandı...
На борту находятся 86 пассажиров, в основном возвращавщиеся из отпусков... выдвигают те же требования, что и похитители председателя Союза промышленников Шлайера
Hepsi uçakta güvendeydi.
Теперь Савелий на борту дирижабля...
Soygunculardan biri, soygun sırasında yaralanmıştı. Ve uçakta kanaması devam etti. Ama yine de Dünya Kupası'na kaçabildiler.
Их арестовали, когда один из членов банды раненный во время нападения, истёк кровью в самолёте по пути на Кубок мира.
Oh, olamaz. Tv`deki kız uçakta.
На самолёте заражённая девочка, которую показывали по телевизору.
- Uçakta kimseyle tanıştınız mı?
- С кем познакомились на самолете?
Bak, Bashir, yanlış anlama ama uçakta yanıma sen oturmuş olsan ben de senden kaçardım.
Башер, не обижайся, но если бы ты сел рядом со мной в самолёте я бы свалил по-быстрому.
Uçakta buraya gelirken abim ve benden oluşan hayali topluluğuma konuşma yapma fikrinden tiksiniyordum. Çünkü cenazede yalan söyleyemezsin. Tabutun yanında dikilirken yapamazsın işte.
В самолете по пути сюда я боялся, что придется выступать в церкви перед парой собравшихся, как я себе представлял, потому что на похоронах нельзя врать - стоя у гроба - никак нельзя.
Uçakta benden başka ekip elemanının olmamasına şaşırdım.
Я был удивлен, что в самолете со мной не летела другая команда.
Belki onunla uçakta tanışmışsındır.
Может, видел на борту?
Sen o uçakta değildin, değil mi?
Ты же не с самолёта, да?
Bu, Juliet. Uçakta değilmiş.
Её зовут Джульет, и она не с того самолёта.
İnan bana, uçakta "Juliet Burke" diye biri yoktu.
Никакой Джульет Берк на том самолёте не было.
Uçakta yanımda yakışıklı bir asker oturuyor.
Горящее СОЛДАТ ЗАСЕДАНИЕ Рядом со мной на плоскости
Margaret o uçakta.
Маргарет в самолёте.
- O uçakta Margaret vardı.
— Маргарет в самолёте.
Uçakta.
! Он улетел.
İllegal değil, hoş görülmüyor, tıpkı uçakta mastürbasyon yapmak gibi.
Не то, что незаконно, не принято. Как мастурбировать в самолете.
O yüzden, sabah uçağına kaldım. Şimdi de çıkmış diyorlar ki bilet almak için çok geçmiş te uçakta yer bulmayı garantilemek istiyorsam geceyi hava limanında geçirmem gerekiyormuş.
Полечу утром, но теперь, они говорят что билет оформлять поздно и придётся провести всю ночь в аэропорту чтобы попасть на самолёт.
Şu an uçakta, afet bir şey.
Она-то в самолёте, вот в чём прикол.
Tek motorlu bir uçakta iki-üç derse girdim o kadar.
Я взял только пару уроков! И то, только на допотопнике! - Ты сможешь!
- Bu uçakta çok motor var!
Посмотри на самолёт, там слишком много двигателей!
Uçakta olduğunuzu ve son varış noktanızın neresi olduğunu bilmediğimi söyledim.
Я сказал ей, что вы в воздухе, и что даже я не знаю вашего маршрута.
Uçakta yastık var.
На самолёте выдают подушки для шеи.
Uçakta demek istedim.
В самолете.. В самолете.
Michael, uçakta gösterilen bir film gibiydi.
Майкл словно кино в самолете.
Uçakta oksijen maskesi için yapılan anonsları hatırlıyor musun?
Вы знаете то объявление, которое делают в самолетах о кислородных масках?
Uçakta uyudunuz mu?
Вы, ребята, спали во время полета? Нисколечко.
Uçakta bile.
Даже при взлете.
Ben aslinda bu gece uçakta olmaliyim. Yarin yönetim kurulu toplantisi var.
А у меня самолет сегодня вечером завтра собрание совета директоров.
- Yok, uçakta uyudum.
Нет, я поспала в самолете.
- Uçakta daha kaç kişi var?
- Сколько еще на борту человек?
Hey, on saatimi uçakta geçirdim.
Эй, я уже провёл 10 часов в самолёте.
Peter, Başkan West'de o uçakta!
Должен же быть способ уладить дело!
Uçakta ayakkabıya saklanmış bir bomba bulundu. Hava alanına geri dönmemiz gerekiyor.
А она такая : "Какую именно?"
Uçakta yanına almak istediğin kitaplar bunlar mı?
Эти книжки ты берешь с собой в самолет?
Vincent Sandinsky şu anda uçakta.
Винсент Сандинский сейчас в самолёте
0100 saat sonra uçakta olması lazım.
Он должен быть в самолете к 1 : 00.
Affedersiniz fakat uçakta telefonla konuşmanıza izin verilmiyor.
Извините, но на борту нельзя пользоваться мобильным телефоном.
Öyle büyük bir çek olsun ki, uçakta yanına oturduğun zaman çekin iki tane koltuk alması gerektiğini düşünürken bul kendini.
Такой большой чек, что когда ты садишься рядом с ним в самолёте, то начинаешь думать, что этот чек должен был бы купить два места.
Hele tıkış tıkış uçakta 12 saat uçtuktan sonra.
Особенно после 12-часового перелета в тесноте.
İyice içip uçakta da üzerime işemem için bol bol vaktim olacak.
Зато у меня будет куча времени, чтобы набухаться и обоссаться потом в самолёте.
Uçakta azıcık uyudu ama hala uyanık.
Ты заметил?
Konuşmayı uçakta yapacaksın sanıyordum.
Я думал ты толкнешь свою речь в самолете
Neden Montreal'e gitmek varken Avrupa'ya gitmek için 15 saat uçakta oturalım ki? Jeanine haklıydı.
Не могу поверить в это.