English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Y ] / Yaslanıyorsun

Yaslanıyorsun tradutor Russo

94 parallel translation
Tatlım, posta kutusuna yaslanıyorsun.
Сладкий, ты загородил почтовый ящик.
- Ona yaslanıyorsun. - Doğru.
Ты на него облокотился.
O koltuk değneğine ve mazeretlere yaslanıyorsun ve ikimiz de biliyoruz ki tüm bunları hayatında hiç bir şey yapmamak için mazeret olarak kullanıyorsun.
И ты опираешься на тот костыль и на всякие отговорки, но мы с тобой оба знаем, что ты используешь это все, как отговорку, чтобы ничего не делать со своей жизнью.
Ve her geçen yıl yaşlanıyorsun ve bu da durumu gittikçe zorlaştırıyor.
Яширо Исано...
Gençken iyi hoş ama yaşlanıyorsun artık, yaş 30'a dayandı boksör.
Для начала хватает, но ты ведь растешь, скоро стукнет тридцать.
Yaşlanıyorsun, Marello.
Ты стареешь, Марелло.
Yürüyor, duruyor... oturuyor, bir masa buluyor üzerine yaslanıyor, uzanıyorsun.
Идёшь, стоишь, садишься, занимаешь место за столиком, опираешься на него, распрямляешься.
Ama yaşlanıyorsun.
но в нашем возрасте лучше забыть об этих историях.
Yaşlanıyorsun Lowry.
Лори, ты стареешь.
Yaşlanıyorsun.
Годы идут, а вы не замужем.
Yaşlanıyorsun.
Ты стареешь.
Yaşlanıyorsun, baba. - Yaşlanıyor muyum?
" ы полиморфно перверсивна €.
Sen yaşlanıyorsun. - Topraktan bile yaşlısın.
" ы незаур € дна в постели.
Yaşlanıyorsun, George?
Стареешь, Джордж?
Sen de yaşlanıyorsun.
Вы стали слишком старым.
Neden arkana yaslanıp deniz havasının tadını çıkarmıyorsun, anlamıyorum.
Не понимаю, почему Вы не можете просто спокойно наслаждаться морским воздухом?
- Sen mi? Yaşlanıyorsun.
Ты стареешь.
Ne sanıyorsun? Kainatı yönetebilmek için, yaşlanıp ölmemizi mi bekliyorlar?
Они нам позволят умереть здесь, пока будут носиться по вселенной?
Benim kadar yaşlanınca bu tür statü göstergelerinin eskisi gibi önemi olmadığını anlıyorsun.
С возрастом понимаешь, что внешние атрибуты социального положения не столь важны, чем раньше. Думаю, что правы женщины которые бреют головы, поднимаясь над условностями.
Federasyonu oluşturan diğer ülkelerin arkalarına yaslanıp Başkanlarının askeri diktatörlükçe değiştirilmesine izin vereceklerini mi sanıyorsun?
Неужели вы думаете, что другие миры Федерации будут спокойно сидеть и позволят их президенту быть смещённым военным диктатором?
Beş dakika boş bırakmaya gelmiyor. Hemen yaşlanıyorsun.
Стоило мне отвернуться на пять минут, а ты уже постарел.
Arkama yaslanıp benim karımı seçmene izin vereceğimi mi sanıyorsun?
- Думаешь, я доверю тебе выбрать мне жену?
Tanrım, sen yaşlanıyorsun.
- Боже, ты говоришь как старик.
Neden yalnızca arkana yaslanıp onlara bırakmıyorsun?
Почему бы тебе не расслабиться и не позволить им сделать это?
Yaşlanıyorsun, Fausto.
Стареешь, Фауст. Стареешь.
- Yaşlanıyorsun.
- Стареешь, да.
Kavga için artık yaşlanıyorsun, McGloin.
Стареешь, МакГлойн.
Yaşlanıyorsun ve çirkinleşiyorsun.
Ты все стареешь и страшнеешь.
Ve her geçen yıl yaşlanıyorsun ve bu da durumu gittikçe zorlaştırıyor.
И с каждым годом, когда ты все старше, это становится все труднее и труднее.
Benimsemeyi düşündüğün aptal ve sahte bir hayat bu çünkü gitgide yaşlanıyorsun ve bu, herkesin peşinden gittiği bir hayat tarzı.
А всего лишь ради тупого, бесполезного существования, которое тебе следует выбрать из-за старости или еще чего, из-за того, что все этого хотят.
Oldukça yaşlanıyorsun değil mi?
Ты ведь уже немолода, верно?
Yaşlanıyorsun!
Ты стареешь!
Her geçen gün yaşlanıyorsun ve iyice kuruyup işin bittiğinde bir daha hiçbir erkek sana dokunmak istemeyecek.
Стареешь с каждой минутой. Скоро ты так усохнешь, что ни один мужик не захочет к тебе прикоснуться.
Yaşlanıyorsun.
Ты становишься старше.
Yaşlanıyorsun, yapabileceğin birşey yok.
Ты просто стареешь, сестренка. С этим ничего не поделаешь.
Artık yaşlanıyorsun Brian. ve bunun farkına vardılar.
Ты стареешь, Брайан, это всем известно.
Bana bak, sen hakkatten yaşlanıyorsun ha.
Ух ты, слушай, ты и вправду стареешь!
Yaşlanıyorsun Raquel! Kaç yaşındasın?
Стареешь, Ракель?
Kadınsın. yaşlanıyorsun.
Ты - женщина. И не молодеешь.
Hayatım, yaşlanıyorsun.
ты стареешь...
Yaşlanıyorsun.
значится?
Yaşlanıyorsun ya sen, hafızan gidiyor vallahi.
Вы стареете, вообще-то. Ваша память, по крайней мере.
Sen gittikçe yaşlanıyorsun.
Это ты постарел.
Tersine mi yaşlanıyorsun yoksa, çünkü ancak reşit görünüyorsun da?
Ты что, стареешь задом наперед? Потому что на вид тебе едва 18.
Sen yaşlanıyorsun.
Ты постареешь. Я - нет.
Yaşlanınca sana bakmayacağımı garanti ettiğin sürece planını destekliyorum fakat doğrusu yanlış yapıyorsun. Nasıl yani?
Я поддерживаю твой план, Фрэнк, в том смысле, что тогда мне не придётся о тебе заботиться когда ты постареешь, но ты всё неправильно делаешь.
Yaşlanıyorsun ki yaşlandıkça da öğrendiklerin aklından uçup gidiyor, ne kadar gereksizi varsa da aklında yert ediniyor.
Ты стареешь, и вся херня, которую ты хочешь помнить, вылетает из твоей башки, а вся херня, которую ты хочешь забыть, остается в ней.
Yaşlanıyorsun, öfkeleniyorsun yarı yaşındaki kadınların giydiği elbiselere sığmaya çalışıyorsun ama tek gecelik ilişkilerinden biri meyvesini verene dek de tarzını değiştirmeyi hiç düşünmüyorsun.
Становишься все старее и стервознее, стараешься влезть в одежду для женщин вдвое моложе тебя, только чтобы не изменить своему стилю, до тех пор, пока твои случайные связи не перерастут во что-нибудь более-менее постоянное?
Yaşlanıyorsun, eski dostum.
Ты становишься беспечным, мой старый друг.
Arkamıza yaslanıp dünyayı ele geçirmenize izin vereceğimizi mi sanıyorsun?
Думаете, мы будем бездействовать, и позволять вам захватывать мир?
Yaşlanırlar, suratsız olurlar, tuhaf olurlar sonra bir bakmışsın yaşlı bir adam olmuş çıkmış bahçende koşuşturan çocuklara bağırıyorsun. Onlara " benim bahçemde koşuşturmayın.
Они стареют, мрачнеют и становятся ненормальными, а потом ты уже старик, кричащий на детей, бегающих по твоему двору, вопя им : " Хватит носиться по моему двору.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]