Yoktu tradutor Russo
23,437 parallel translation
Yakılan hiç bir yer yoktu.
Нечего было прижигать.
Tamamen pürüzsüzdü. Hiç mürekkep yoktu.
Она была такая мягкая, не было никаких татуировок.
Süresi geçmiş bir ehliyetle araç kullanıyordu. Ruhsatı, sigortası da yoktu.
Он ездил с просроченными правами, без регистрации, без страховки.
Bunu söylemem için hiçbir sebep yoktu.
Как я могла так сказать.
O zaman şunu da bil ki sana ve ülkene yardım eden çok kişiyi yakalayıp canlarını yaktın. - Asya'ya tedaviyi getiren denizcilere yaptın. - Tedavi falan yoktu!
Ты схватил и пытал тех самых людей, кто мог бы помочь тебе и твоей стране... моряков, которые доставили лекарство Это было не лекарство!
Kısa süre sonra kimin tedaviyi alıp almadığını söylemenin imkanı yoktu.
Скоро.. нельзя было понять, кто получил лекарство, а кто нет, потому что все умерли.
Taylor'ın bundan bir haberi yoktu.
Тейлор дальше своего носа никогда не видит.
Soo-an, onu yapmana gerek yoktu.
СуАн, не всегда надо так поступать.
Bende hiç yoktu herşey bi anda kayboldu.
Её никогда не было. Я всё выдумала.
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum benim bu plandan haberim yoktu.
Замечу, что я об этом только сейчас узнал.
- Haklısın. - Evet, trafik yoktu.
— Без пробок.
İlan panosu için vaktim yoktu. Yine de, o bizim esirimiz.
Несмотря на это, он мой подопечный.
İlk seferde öldürmenizde problem yoktu.
Ты был бы хорош убив его в первый раз.
Yardım lazımdı ve gideceğim başka kimse yoktu.
Мне нужна была помощь, и я просто не знал к кому еще обратиться.
Direniş yoktu, kolay görünüyordu.
Никакого сопротивления. Выглядело просто.
Onun gibi ama öyle bir his içimde yoktu.
Что-то похожее, но все же не это.
Açıp girdim ve sadece cam yarası yoktu.
Итак, я приступил к осмотру. Это не просто рана от стекла.
İspanyolcamın ne kadar boktan olduğunu saymayın bile. Bizi oyalıyordu ve buna karşı yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Бог с ним, что я ни хера не знал испанский, он усадил нас на скамейку запасных, и мы ничего не могли с этим поделать.
Kolombiya Ulusal Polisi'nde cesur adam eksikliği yoktu.
С храбрыми людьми проблем в Колумбийской полиции не было.
Yenilerini almak için paramız yoktu.
И у нас не было денег, чтобы купить новые.
Dünyanın cinayet başkentinde birkaç ölü tetikçinin haber değeri yoktu.
Что за сенсация из смерти пары наёмников в мировой столице убийств?
Ve şakaları yoktu.
И он хуйнёй не страдал.
Los Pepes'e gelince, onlar için problem yoktu.
А вот у Лос Пепес проблем не возникало.
İkna konusunda üstlerine yoktu.
Они были очень убедительны.
Castanolar ipin ucunu kaçırdılar ve bu planda yoktu.
Кастаньи разгулялись не на шутку, а это в план не входило.
Bu yaptığını bir açıklaması yoktu.
Ёту атаку нельз € было объ € снить.
Hiçbir şeyden haberin yoktu.
" ы ничего не знал.
Maalesef ilk bölümümüzde bu arabayla komple bir yol testi yapmaya vaktimiz yoktu. Ancak şunu demeye vakit var. Bu BMW'nin yaptığı en iyi M serisi araba.
К сожалению, в нашем первом выпуске нет времени для полного тест-драйва, но я должен сказать, что это лучшая машина BMW из серии М.
- Ben gittiğimde yoktu.
Когда я там был, его не было.
- Evet, yoktu.
— Верно.
Maalesef dramatik bir giriş hazırlamaya vaktimiz yoktu ancak umarım yine de onu sıcak bir şekilde karşılarsınız.
И к несчастью, у нас не было времени подготовить ему драматический выход, но надеюсь, вы всё равно тепло его встретите.
Tekmil veriyorum, yeşil ışıklar yandığında güç artırımı hazır değildi ve sona geldiğimde hala DRS tuşuna basıyordum. Yani hiç downforce yoktu. Yani...
Зелёный загорелся раньше, чем турбина набрала давление, и я всё ещё держал нажатой кнопку DRS, поэтому прижимная сила отсутствовала, а это значит...
Bir dakika, gösteride böyle bir kısım yoktu.
Подождите, это не было запланировано.
Başka bir seçeneğim yoktu ama bu şu anda önemli değil.
У меня не было другого выхода, но это неважно.
İyileşme umudu yoktu.
Никаких надежд на восстановление.
İğne atacak yer yoktu. Isaac'ın o yeri adamlarına çoktan arattırdığını düşünmüyor musun?
Ты не думаешь, что Айзек уже приказал своим людям обыскать местность?
O zamanlar bu türde kumaşlar yoktu.
У них тогда еще не было такой ткани.
Hiç buzun yoktu, bu yüzden...
Льда у тебя нет, так что...
- Madem yoktu neden birisi bana tezgah olduğunu söyledi?
А зачем тогда некоторые говорят, что была, - если это не так?
Tezgah yoktu, değil mi?
Засады не было, так?
Amy'den iz yoktu.
Ни намека на Эми.
Belki ortada öğretmen falan yoktu.
Может, нет никакого учителя.
Belki vardı, belki yoktu.
Может, есть. Может, нет.
Ama bana söylediklerinden sonra, başka seçeneğim yoktu.
Но после того, что ты сказал, у меня нет выбора.
Onlarla bir sorunumuz yoktu.
Нам они ни к чему.
Nasıl oldu da tutulma olacağından haberimiz yoktu?
Почему мы не знали о том, что будет затмение?
Seçme şansım yoktu.
У меня не было выбора.
Ayrıldığımızda bir şey yoktu.
Когда мы уехали, все закончилось.
Elde tutmaya değecek bir şey yoktu.
Ничего ценного.
Mattie'nin tüm detaylara ihtiyacı yoktu.
Я думала она наш друг.
Çünkü öyle bir şey yoktu.
Это потому, что этого там не было.