English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Z ] / Zorundadır

Zorundadır tradutor Russo

411 parallel translation
Köy halkı toplanmadan önce her yeni evli erkek bir horozun kafasını koparmak zorundadır.
Новобрачные мужики перед всем честным народом берут по петуху и вешают их
Meydan okuyan bu yerel nişancı, Bayan Starr'ın ortaya koyduğu bahsin % 10luk ufak bir kısmını ona hibe etmeye mutabık olmak zorundadır.
Соревнующийся должен согласиться вознаградить мисс Старр... гонораром в 10 % от суммы, которую она предлагает.
Erkekler devamlı avlanmak zorundadır... Ama artık daha yaşlı.
Мужчины не могут обойтись без охоты... но теперь он уже не в тех годах.
"Seyahat eden herkes geçerli bir kimlik belgesi göstermek zorundadır"
"Все путешественники должны предъявить удостоверение"
- Öf! - Hep acı çeken biri olmak zorundadır.
Но нет, она всегда должна была строить из себя великую мученицу.
Her kamp girişinde nöbetçi er olmak zorundadır.
ј там, где есть вход, должны быть и часовые.
Fahişe her zaman, müşterinin kontrolü altındadır. Parasını ödeyen herkesi kabul etmek zorundadır.
Среди проституток существует правило, по которому они не должны отказываться принимать любого, кто к ним обратиться.
Kendine saygısı olan toplumlar vergi ödemek zorundadır.
И каждый уважаемый член общества обязан платить налоги.
Bu andan sonra dışarıda olacak öğrenciler okul sorumlularından imzalı kâğıt almak zorundadır.
Чтобы выйти из колледжа позже, необходимо иметь при себе разрешение, подписанное старшим.
Bir insan birini bir şeyin içine dahil ettiğinde diğer kişinin kalbinin derinliklerine gömülü olanı kazıp çıkarmak zorundadır.
Когда мы во что-то вовлекаем других, мы всего лишь достаем на свет то, что уже лежит глубоко в их сердцах.
Aynı zamanda akıl hocası da olmak zorundadır.
Он еще и воспитателем быть обязан.
İsteğini yerine getirmek isterdim, ama herkes bazen dinlenmek zorundadır.
Да, я бы связал вас, но мужчинам иногда нужно отдыхать.
Sen onu yerden kaldırdıktan sonra... bir kanun olduğunu öğrendin. Buna göre ev sahibi... bölgesindeki tehlikeli buzları temizlemek zorundadır... özellikle kaldırımları.
После того, как вы убрали ее с пола... вы вспомнили о законе, который говорит, что домовладельцы... должны убирать из своих владений весь опасный лед... в особенности лед с тротуаров, но и не только.
Sizin gibi bir yazar her bilgiyi toplamak zorundadır.
Хм. Хорошо, я думаю, такой автор как Вы должен собирать все материалы, не так ли?
Tüm sistemler stand-by'a alınmak zorundadır.
Все системы в полной боеготовности.
Arthur, kraliçeyi geri vermenizi teklif ediyor, fakat Lancelot ayrılmak zorundadır.
Артур предлагает вернуть королеву, но АЛнселот должен уйти.
Bu seçilmiş olanlar kendilerini çırılçıplak sunmak zorundadırlar.
Они специально отобраны, и должны предстать совершенно голыми.
Sürekli olarak, kendine ve başkalarına,... aslında bir değeri olduğunu kanıtlamak zorundadır.
Ему все время надо доказывать себе и окружающим, что он чего-нибудь, да стоит.
Bu avcılar, birinin diğerini av olarak değil de eş olarak gördüğünden emin olmak zorundadır.
Эти охотники должны удостовериться, что каждый расценивает другого как партнера, а не как еду.
Türümüzün ve teknolojimizin ortaya çıkması için birçok birbirinden bağımsız olay gerçekleşmek zorundadır.
Чтобы появился наш вид и наши технологии, должно было произойти много событий, самих по себе маловероятных.
"yani boylece dünyadaki her yükselti çökmek zorundadır."
Любая слишком большая гора на Земле разрушится.
Bir Taaraklı yatın vermek zorundadır.
У тааракианца нет выбора. Он должен ответить.
Neden herkes, her zaman, herşey hakkında... konuşmak zorundadır, hiç anlamam.
Ну, я не знаю, почему все... должны о чем-то все время говорить.
Bütün bu görünenler kendi kendine yetişmek zorundadır ve görünmezliğin krallığına uzanırlar.
Всё, что мы видим... должно расти и развиваться, и, расширяясь, становиться невидимым.
Bak Mehmet, bir hasta doktorundan yarar bekliyorsa ona açık, dürüst olmak zorundadır.
Полицейские застрелили Азиза. Если пациент ожидает помощи от своего врача, ему придется быть открытым и честным.
Bizim gibi Flemenk yazarlar tutumlu olmak zorundadır.
Мьi, голладские писатели, очень бережливьi.
Tüm ilgisini Leonard Zelig üzerinde yoğunlaştırmak zorundadır.
Все ее внимание должно быть посвящено Леонарду Зелигу.
Herkes uyumak zorundadır, küçük bayan.
Всем нужно спать и видеть сны, барышня.
Kendini yaşamaya zorlamak zorundadır.
Его принуждают жить.
"Ajanlar tüm görev süresince üstlerine..." ... ki o ben oluyorum. "Bilgi vermek zorundadır."
"Агенты дoлжны уведoмлять стаpшегo агента" этo я, "o всех текущих pасследoваниях."
Mahkemede şahitler için oturaklar olduğunu fark edeceksiniz bunlar tahtadan bir paravan veya bariyerin arkasındadır sanık, yerine bu paravanın diğer tarafından geçmek zorundadır burası davacı ve hakimin oturduğu bölüm.
Будучи на суде вы заметите, что есть место для свидетелей позади деревянного забора или барьера. Ответчик должен пересечь вход чтобы войти за барьер где истец и судья сидят.
Eğer biri Aspasia'nın adını okuyamıyorsa, biraz saygı göstermek zorundadır.
Кто-то должен прочесть имя Аспасия. А ты должен уважать отца.
Ben bir kadınım. Kadınlar erkeklerden çok daha becerikli olmak zorundadır.
Женщины обязаны быть более ловкими, чем мужчины.
Herkes yemek ve içmek zorundadır.
Каждому человеку нужно есть и пить.
Herkes... cennetine varmak için o cehennem halesinden geçmek zorundadır.
Каждый человек Должен пройти через ад, чтобы достичь свой рай.
Üzgünüm, her öneri olağan yollarla... olağan komitelerden geçmek zorundadır.
Сожалею, но все планы утверждает комитет следуя принятым правилам.
Bir vampir yarasa her gün kendi ağırlığının 10 katı kadar kan tüketmek zorundadır aksi takdirde kendi kan hücreleri ölür.
Летучая мышь-вампир потребляет в десять раз больше крови в день, чем находится в ней самой.
Bir danışman ihtiyatlı mesafede durmasını bilmek zorundadır.
Советник должен держать известную дистанцию.
Tüm personel en geç 18 : 45'te iskelede olmak zorundadır.
Всем сотрудникам находится на причале не позже 18 : 45.
Herkes alıştırma yapmak zorundadır.
Все должны пректиковаться.
Sen iyi diyorsan, iyi olmak zorundadır.
Если ты говоришь это классная школа, значит так оно и есть.
Yukarı çıkan aşağıya inmek zorundadır.
Все, что возвышается, потом обязательно падает.
- Herkes bir taraf seçmek zorundadır.
- Всем приходится выбирать сторону.
Şekil değiştiremeyenler bile arada bir kim olduğunu değiştirmek zorundadır.
Даже мы, не-метаморфы, должны изменять то, что мы есть, время от времени.
Bir şair kendisine ilham veren nesneyi tanımak zorundadır!
Поэт должен быть знаком с источником своего вдохновения!
ve eğer kapitalizmin direksiyonları avuçlarındaysa ellerin kirlenmek zorundadır oğlum.
Ёто законы капитализма! " его механизм нужно посто € нно смазывать, сынок!
Ve o olmadan mutlaka sona ermek zorundadır.
А без неё жизнь заканчивается.
Cesetleri mezarlarından çalanlar ilk önce onları mezara koymak zorundadır. Yani Madeleine, sırf birileri cesedini çalabilsin diye mi öldürüldü?
Вы хотите сказать, что Мэделин убили, а потом выкрали ее мертвое тело?
Herkes yeri geldiğinde kendi hayatını düşünmek zorundadır.
Думаешь?
İki taraf da yüklenmeleri paylaşmak zorundadır
Оба участника должны разделять предпосылки.
Bu yüzden bunu maskeyle gizlemek zorundadır.
Это старая избитая история про эдипов комплекс.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]