English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Istemek

Istemek Çeviri Fransızca

2,656 parallel translation
Gurur duyduğun bir yerde yaşamak istemek yanlış mı?
C'est mal de vouloir vivre dans un endroit dont on est fier?
On yaşında, baban dudağından öperken okulda kaybolmayı istemek de yorucu.
Devant toute l'école, j'avais 10 ans, il m'embrassait sur la bouche.
Niyetim hiçbirinizi tehlikeye atmak ya da sizi kaçıranlara karşı tanıklık etmenizi istemek değil.
Je ne veux pas vous mettre en danger et vous faire dénoncer les trafiquants.
Üç seçeneğin var : Başkan'dan idamı ertelemesini istemek ama kabul etmez çünkü kabul ederse insanlar suikastı onun planladığını düşünür.
Demander au Président de reporter l'exécution, mais il refusera car le peuple croirait qu'il fait partie du complot.
Şimdi bunları geri istemek zorundayım.
Mais je dois les reprendre.
Fransızlar'dan yardım istemek bu çok kötü bir lanet olur.
Appeler les Français à l'aide? Ce serait aller de mal en pis.
Julie burada olmadığı için senin de Courtney'den kurtulmanı istemek gibi olur.
C'est comme te débarrasser de Courtney juste parce que Julie n'est plus avec nous.
Belki bir gün sen de benimle Tanrılara ben daha da ihtiyarlamadan bir torun istemek için dua edersin.
Peut-être qu'un jour tu me rejoindras. Dis aux dieux de me gratifier de petits-enfants.
Sadece istemek zorundasın.
Si tu me le demandes.
Ama böyle bir şey için senden 500 dolar istemek durumundayım.
Mais pour ce genre de travail, je suis obligé de te demander cinq cents dollars.
Bedeli, onu nezaketle istemek.
Vous devez nous le demander poliment.
Tüm istediğimiz canlı müzik yapmak olduğu için bir daha böyle bir video yapmak istemek zorunda kalırsak ne tepki verecekler merak ediyorum.
À quoi ressemblera le prochain clip, s'il y en a un? Ce qu'on aime, c'est jouer.
Bilimin sunduklarının birazını kulanmayı istemek çok mu fazla? Gelişigüzel bir biçimde insanları öldürmek yerine.
Est-ce trop demander d'appliquer les progrès de la médecine plutôt que de tuer les gens à l'aveuglette?
Yani asperger sendromundan muzdarip değilse ve birazcık anlayışı, insanlığı ya da az da olsa duyguları olan biri şu an en son ihtiyacım olan şeyin telefonda patronluk taslayarak bana balıklar konusunda yeni bilgiler iletmek için işe gelmemi istemek olduğunu bilirdi.
Donc, effectivement, toute personne ayant une once de compréhension, ou d'humanité, ou un simple sentiment, qui, franchement, ne souffrait pas d'une sorte de syndrome d'Asperger ( autisme ), devrait savoir que la dernière chose dont j'ai besoin est votre petit appel téléphonique d'intimidation me demandant de venir au travail afin de m'informer sur le poisson.
Kral, Lord Stark'ın yardımını istemek için, bir aylık yol tepmiş.
Le roi voyage depuis un mois pour demander l'aide de Lord Stark.
Ted, istemek ayıp değil.
Je comprends. Tu comprends? - Génial!
Söz vermeni istemek gibi bir hakkımın olmadığını biliyorum.
J'ai pas le droit de te demander de promettre...
Korkarım ki ondan özür dilemenizi istemek zorundayım.
Il faudra lui présenter des excuses.
De ki... De ki sana yarın uyanınca kendini trenin altına atmayı istemek zorunda olmayabilirsin demeliyim. De ki istemen yeterli.
Si je vous disais... que demain, au réveil, vous n'auriez pas envie de vous jeter sous un train?
Suçu neydi? Kraliyetten boyun eğmesini haykırışını kabul etmesini istemek.
Son crime, bite manbite r à pisse royauté bite s'incliner, bite se soumettre à ses cris.
Dünyanın öteki ucundaki Afrikalı çocuklar için beş bin dolar istemek hiç kolay olmayacak.
C'est gonflé de demander 5.000 $ pour une poignée d'enfants africains de l'autre côté du monde.
- Seni yeniden görmek istemek zavallılık mı?
- Ça l'est, de vouloir te revoir?
Destek istemek için ararsak, ikisi de ölür.
On appelle la cavalerie et ils sont morts.
Sanırım yanlız kalmayı istemek konusunda haklıydın.
Je crois que tu as raison de vouloir etre seule pendant un temps.
Çünkü istemek zorunda kalmamalıyız. Okul kulübüyüz.
Non, c'est un club scolaire.
Yardım istemek için bağırmayı istedi, fakat ağzını açtığında, hiçbir ses çıkaramadı.
Elle voulait crier à l'aide, mais aucun son ne sortait de sa bouche.
- Gitmeni istemek zorundayım.
- Et je vous demande de partir.
Yardım istemek için bana geldiyse Allah seni inandırsın varımı yoğumu ortaya koyarım.
Donc, si elle a besoin de mon aide, je dois faire quelque chose.
Bir ajan olarak ara sıra düşmanınızın yardımını istemek zorunda kalacağınız fikrini kabullenirsiniz.
En tant qu'espion, on doit parfois se résilier à demander de l'aide à ses ennemis.
İtiraf etmem lazım, yardım istemek için bana gelmen hoşuma gitti açıkçası.
Je dois admettre, je commence à comprendre pourquoi tu m'as demandé de l'aide.
Her hafta bana olan borcunu istemek için adam yollamak yerine yaptığım işi tanıtması için reklam ajansını ayarlayacaksın.
Au lieu de te tabasser toutes les semaines, tu vas t'arranger pour que ton agence de pub, s'occupe de mon entreprise.
Arabadan inmenizi istemek zorundayım.
Je vais vous demander de sortir.
Muhtemelen babamdan bir şeyler istemek için.
Probablement pour atteindre mon père ou quelque chose comme ça.
Senin için, gidip intihar etmek istemek... Çok büyük bir ızdırap yaşıyor olmalısın...
pour que toi, tu veuilles te tuer, tu devais souffrir le martyre, et j'ai même pas...
Bunu bırakmamı söylemeni istemek için mi aradı?
Elle veut que j'arrête?
- Sen ne istemek?
- Quoi voulez-vous?
Ben de yardım istemek için seni aradım. Tamam.
Alors je t'appelle pour savoir... comment lui dire ce que je ressens.
Yardımınızı istemek için gönderilmiştim ve bu görevimi de yerine getirdim.
On m'a envoyé solliciter votre aide.
Aslına bakarsan ben de tam bana etrafı göstermeni istemek için seni arayacaktım.
En fait, je pensais t'appeler pour que tu me montres le quartier.
Bugün burada bulunmamın sebebi yardımınızı istemek.
Je suis devant vous aujourd'hui... pour demander votre aide.
Şimdi, eğer soruların varsa ve yardıma ihtiyaç duyuyorsan benden lanet bir randevu istemek zorundasın, oğlum.
Si tu as des questions et que tu as besoin d'aide... tu dois prendre rendez-vous avec moi, petit.
Çünkü bazen bir şeyi gerçekten istemek onsuz yaşayamayacak kadar... Onu kaybettiğinde bir geleceği bile düşünemezsin çünkü tek amacın ona sahip olmaktır!
Car vouloir une chose si fort que ta vie en est impossible, qu'un futur est inconcevable sans elle, c'est ce qui te permet de l'obtenir.
Bonfile yemek istemek seni takip etmek anlamına geliyorsa ediyorum sanırım.
- Peut-être que oui.
Tanrı'dan bir şeyler istemek için dua etmiyorum. İşlerin böyle yürüdüğünü sanmıyorum.
Je prie pas Dieu pour qu'il me donne des choses.
İşin sırrı sahip olduğun şeyi istemek ve sahip olmadığını istememek.
"Le secret est de vouloir ce qu'on a et pas ce qu'on n'a pas."
Pilotun ne yaptığını bilirsen- -... türbülansın normal olduğunu, o zaman yerine oturup içeceğini istemek daha kolaydır. Yaptığımız her şeyi sana anlatacağım.
Si on sait ce que le pilote fait et que tout est normal, on a moins de mal à se détendre et à siroter un cocktail.
Tanrı'dan bir şeyler istemek için dua etmiyorum.
Je ne prie pas Dieu pour avoir des choses.
Şey, bir görgü tanığından şahitlik yapmasını istemek oldukça zordur. Özellikle de böyle bir davada.
C'est dur de demander à un témoin de témoigner, et particuli  rement dans une affaire comme celle-là.
Arabanı çekmeni istemek zorundayım, lütfen.
Je vais te demander de te déplacer, s'il te plaît.
Lang, adam kaçırıp fidye istemek için tutulmuş.
On a payé une rançon à Lang...
Hayır, sadece istemek.
Mais on a l'espoir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]