English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Just breathe

Just breathe translate Turkish

1,604 parallel translation
Just breathe.
Nefes al ver.
- Just breathe.
- Nefes al ver!
Just breathe in deep, and transform into a cold stone.
Derin bir nefes al, kaya gibi sert bir tavır takın.
- Just breathe. Come on.
- Nefes al hadi
Just Breathe.
Sadece nefes al.
Just breathe.
Derin nefes al.
Just breathe.
Sadece nefes al.
Just breathe in that sea air.
Şu deniz havasını içine çek.
Breathe, just breathe.
Lütfen, dayan.
Just breathe in.
Fark ettim. Derin derin nefes al.
Uhh! Just breathe, okay? Just breathe, breathe, breathe.
Nefes al tamam mı, nefes al.
Just breathe.
Aman Tanrım!
Just breathe.
Nefes al.
Just - - just breathe.
Nefes alıp ver.
Just breathe, Walter.
Nefes al Walter.
Okay, baby, just breathe.
Tamam, bebeğim, nefes al.
Just breathe.
- Nefes al yeter.
Just breathe. Oh, God!
- Ah, Tanrım!
- Let's just breathe.
- Nefes al.
- Just breathe.
- Nefes al.
Just breathe, all right?
Nefes al.
Hang on, just breathe.
Dayan, nefes al.
Don't talk, just breathe.
Sadece nefes al ver.
Just breathe through your nose, like normal.
Burnunuzdan normal şekilde nefes alın.
Nice and easy. Just breathe.
Yavaşça nefes al.
Just breathe. Just let it out.
Nefes al ve nefes ver.
Just breathe, Jules.
Derin nefes al Jules.
Breathe. Okay, just breathe.
Tamam, hadi biraz soluklan.
Come on, just breathe.
- Hadi ama, sakin ol.
Just let him breathe.
Bırak nefes alsın.
I don't know, it's just, she kind of looks at you oddly, and you always breathe really funny whenever she's around.
Bilmem ki, sana bakışları biraz tuhaf. Sen de o etrafındayken hep iç çekiyorsun.
Don't fight it, man, just try and breathe.
Savaşma ahbap, sadece nefes al.
Relax. Just relax. Breathe.
Sakin ol, sakin ol, nefes al.
- Just relax and breathe.
- Sakin ol ve nefes al.
Just, you know, breathe.
Nefes al yeter ki.
I opened a few bottles just to let them breathe a little.
biraz hava almaları için bir kaç şişe açtım.
Breathe, folks, just a couple of good-looking guys out on the town, no big deal. As you were.
Rahatlayın millet, sadece şehir dışından birkaç iyi giyimli adam, önemli bir şey yok.
Just breathe, man.
Nefes al.
You just--you have to breathe. In, out.
Nefes almalısın, al, ver.
She just needs to breathe. I am breathing.
Sadece soluk alması yeterli.
Okay, look, you're just gonna breathe deeply and make sure your knees don't lock.
Pekala, bak, derin bir nefes al, ve dizlerinin tutulmadığından emin ol.
There comes a time in every grifter's life when you need to pause, to reflect, to take a step back and just... breathe.
Her dolandırıcının hayatında durması, düşünmesi gereken bir gün gelecektir. Geriye bir adım atmak ve sadece... nefes almak.
Everybody, just give him... give him some room to breathe.
- Herkes, geri çekilip nefes almasını sağlayın.
- Just try to breathe.
Yalnızca nefes almaya çalış.
Just don't breathe a word of this to anybody.
Sakın bundan kimseye söz etme.
Just breathe.
Güzel.
You touched my arm and told me to breathe just like she did.
Koluma dokunup nefes almamı söylediniz. Tıpkı onun gibi.
Now just relax, breathe and tell us what you see.
Rahatla, nefes al ve bize ne gördüğünü söyle.
Trace, no! Just breathe.
Tracy, nefes al!
Just breathe.
Yavaş yavaş.
"The animals and stones breathe differently" Just somegobbledygook Instead of admitting It doesn't know.
" Hayvanlar ve taslar farkli sekilde nefes alir bazi taskafalilar bunu bilmediklerini kabul etmek yerine red eder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]