Then you die translate Turkish
972 parallel translation
Then you die... And Kuala take boy all the same.
O zaman sen ölmek... ve Kuala çocuğu almak.
Then you die, unless you get another hit.
Başka bir vuruş yapmazsan da ölüyorsun.
You, if you appear before me again... You'll die then.
Bir daha yüzünü karşımda görürsem seni öldürürüm.
Then you're telling me that... I was willing to die for that woman? And that's why I jumped in?
Yani bunun anlamı onun yerine ölüme bilerek mi atladım.
Then you'll die like Dr. Davenport met his demise.
O halde öleceksiniz. Dr. Davenport, eceline kavuşmuş gibi.
You'll die then.
Daha sonra öleceksin.
Then they prescribe brandy and have to sample themselves to see if it's any good, and by the time you're deciding whether to live or die, they're under the bed singing "Sweet Adeline"
Sonra reçeteye konyak yazıp işe yarıyor mu diye denemek ister. Sen ölüp ölmeme arasında karar verirken onlar yatağın altında "Sweet Adeline" i söyler.
First you get to like them, and then they die.
Tam onları sevmeye başlarsın ki ölüp giderler.
You can't die once, and then come alive and go away again.
Bir kez daha, ölüp, canlanıp tekrar gidemezsin.
Then, dog of an unbeliever, before you die... you shall see, with me, nothing is impossible!
Seni imansızın köpeği, ölmeden önce... göreceksin ki benimle hiç bir şey imkansız değildir!
Then you also understand that you must die.
Öyleyse ölmen gerektiğini de anlıyorsundur.
Well then, wouldn't you be glad to die... since it means eternal bliss?
İyi o zaman ölmek seni mutlu etmez mi? Sonsuz mutluluk anlamına geldiği için.
You call him a Buddha, then ask him to die in your place!
Madem ona Buda diyorsun, git de senin için kendini feda etmesini iste!
Then you have never seen a man die by your own hands?
O zaman hiç ellerinizde ölen bir adam görmemişsinizdir.
It is they who told you better to live like a coolie then die like a hero.
Sizlere kahramanca ölmektense hamallar gibi yaşamak daha iyidir diyen onlar.
If they still refuse, then you must die!
Hala reddediyorlarsa o zaman ölmek durumundasın!
And it was then that you took me aside, and told me how Sergeant Rutledge had... Had seen my father die.
ve siz beni bir tarafa çekip, bana Çavuş Rutledge'ın babamın... nasıl öldüğünü gördüğünü söylediniz.
You can't eat a meal and then go swimming. You'd die.
Yemek yer yemez üstüne yüzmeye kalkarsan, ölürsün.
One more to die, and then you won't have to be alone.
Öldürülecek bir kişi kaldı, sonra yalnız kalmak zorunda değilsin.
- Then why do you not quietly proceed? - I am fully prepared to die.
- O zaman başladığın işi neden usulca devam ettirmiyorsun?
If you refuse to go, then... die here.
Gitmeyi reddediyorsanız, burada ölürsünüz.
If you write a statement... then Shimazo won't have to die... and neither will you.
Eğer bir açıklama yazarsan..... Shimazo Ölmeyecek... .. tabiiki sen de ölmeyeceksin.
It'll spread all over and you'll yell, try to hurt everybody and then die.
Her yere yayılacak, bağırıp, herkesin canını yakacak, sonra da öleceksiniz.
Before the community, the metropolitan, ask me to help you before the brotherhood, before Andrei Rublev. Then I shall serve you like a slave like a dog, until the day I die.
Cemaatin önüne çıkıp da, başkentte, benden yardım istersen kardeşliğin önünde, Andrei Rublev'in önünde, o zaman sana köle gibi hizmet ederim köpek gibi, ölene dek.
And then you'll die, every one of you.
Sonra da öleceksiniz, her biriniz.
You see, sir, if Khartoum is allowed to die... then Gordon will die with it.
Anlayın, efendim, Hartum'un ölmesine izin verilirse, Gordon da onla beraber ölür.
Then you'd die.
O zaman sen de ölürsün.
- Then you shall die.
- O zaman öleceksin.
Then you'll die.
Sonra öleceksin.
If being Vulcan is more important to you, then you'll stand there speaking rules and regulations from Starfleet and Vulcan philosophy and let your father die.
Vulcanlı olmak senin için bu kadar önemliyse, o halde orada kal, Yıldız Filosu ve Vulcan felsefesinin kurallarından ve yönetmeliklerden bahsederek, babanın ölmesine izin ver.
- No. Then you will die.
O zaman öleceksin.
Kashiwazaki, if you're a samurai, then die like a samurai.
Kashiwazaki, bir samuraysan, o zaman bir samuray gibi öl.
Then you shall die.
- O halde öleceksin.
Then you can die in peace, right?
O zaman huzur içinde ölürsün, değil mi?
- True. - Then you cannot let him die.
- Ölmesine izin veremezsiniz.
Then I made you die by bringing you to life in my heart.
Sonra seni kalbimdeki hayata alarak öldürdüm.
Then you'll die in sin.
O zaman günah içinde ölürsün.
Either you surrender and live... or if you attempt to postpone the inevitable... then I shall withdraw my offer... and your two comrades will die tonight.
Teslim de olsanız, hayatta da kalsanız... kaçınılmaz olanı erteleseniz bile... ben teklifimi geri çekeceğim... iki askeriniz de bu akşam ölecek.
Then when you die, your belly'll be my drum.
Öyleyse öldüğünde, göbeğin benim davulum olur.
I intended to pass this album to you the day I die, in case I can't find the murderer So that you'll understand everything then
Bu albümü öldüğüm gün sana vermeyi planlıyordum böylece katili bulabilecek... ve herşeyi daha iyi anlayabilecektin!
Little Bat, then you will die!
Küçük Yarasa, Kendini öldürteceksin!
All right then, you can just keep on digging that hole until you die!
Pekala, geberene kadar o çukuru kazmaya devam edebilirsin!
Then, you die.
O zaman öl!
I want you to love me, John... but then if you leave me, you'll shame me... and I shall want to die.
Beni sevmeni istiyorum John. Ama sonra beni terk edip utandıracaksan... yaşamam için bir sebep kalmaz.
And then, you know what happens when you die?
Sonra da, sen ölürsen ne olur biliyor musun?
If Kurokawa didn't debauch you, then Kasai didn't need to die.
Kurokawa seni baştan çıkarmasaydı, Kasai ölmek zorunda kalmayacaktı.
If you're talking to me now, then obviously you didn't die, did you?
Benle şu anda konuşabildiğine göre, ölmediğin apaçık ortada, değil mi?
Then you'll die.
O zaman öleceksin.
You let them die, then you buy another one.
- Ölmeye bırakıyorsunuz.
You must finish the job by tomorrow night lf you refuse to go, you'll die Then someone will take the job for you I...
Yarın geceye kadar işi bitirmelisin red edersen, ölürsün ve senin yerine başka biri öldürür şey...
Then you shall die.
O zaman ölürsün.
then you're an idiot 17
then you're wrong 16
then you know 40
then you 156
then you're right 18
then you're on your own 16
then you can 17
then you're a fool 17
then you should 20
then you go 36
then you're wrong 16
then you know 40
then you 156
then you're right 18
then you're on your own 16
then you can 17
then you're a fool 17
then you should 20
then you go 36