Then you translate Turkish
146,323 parallel translation
[sighs] Then you have lied to me.
Öyleyse bana yalan söyledin. Yıllarca.
If you fear God then you will honor your true king, Henry Tudor!
Eğer Allah'tan korkarsan O zaman gerçek kral Henry Tudor'a saygı göstereceksin!
And then you people... Starting putting all these ideas in his head.
Bir de siz gelip onun aklına tüm o fikirleri koyuyorsunuz.
Oh, good, then you'll have an easy time with the menu.
O zaman menüyü okurken zorlanmazsınız.
But if you prefer to look at the world in black and white, then you should avert your eyes or pick up a newspaper instead.
Dünyaya siyah beyaz bakmayı yeğleyenlerdenseniz başka bir yere bakın ya da bir gazete okuyun.
Then you shouldn't be spreading rumors.
O zaman dedikodu çıkarmamalısınız.
Then you agree what we have to do.
Yani ne yapacağımız belli.
And then you asked me about Cassie.
Sonra Cassie'yi sordun.
Then you make a return splinter to'89, we put the Word back where we found it,
Sonra 1989 yılına gidip Söz'ü bulduğumuz yere koyacağız.
You'll rendezvous there, and then you'll eliminate the target.
Orada buluşup hedefi ortadan kaldırırsınız.
Then you won't.
Öyleyse olmazsın.
And then... and then you could rearrange all those pieces?
Ve sonra... ve sonra bütün parçaları yeniden düzenleyebilseydin?
Then you would be a god, and no man or woman were ever meant to be such.
O zaman tanrı olurdun, ve hiçbir erkek veya kadın böyle olmak için tasarlanmamıştır.
But then you started stealing from me.
Ama sonra benden çalmaya başladın.
Then you'll never do it again.
O zaman bunu bir daha asla yapmayacaksın.
And then you left me... for a woman you just met.
Sonra sen beni yeni tanıştığın bir kadın için bıraktın.
"When you were first with child, with Arthur," "I knew then that he'd never be the king."
Arthur'a ilk hamile olduğunda, onun asla bir Kral olamayacağını biliyordum.
You are convinced it is him, then?
Onun olduğunu inanıyorsun o zaman?
You stayed up late then?
- Gece ayaktaydın o zaman.
Then my reasons for not telling you changed.
O halde sana söylememe nedenlerim değişti.
So will you visit her then?
O halde onu ziyaret edecek misin?
If you dedicate yourself to God then everything you do will be His will.
Kendini Tanrı'ya adıyorsan O halde yaptığınız her şey onun iradesi olacaktır.
Then listen to your Queen when I command you!
Öyleyse sana emrini verince Kraliçeyi dinle!
And if you will not do it for your King then do it for me!
Ve eğer bunu Kralınız için yapmazsan Sonra benim için yap!
But then they... and I just... and you were ju... you were so upset all the time.
Ama sonra... Ben de... Ama sen her zaman çok mutsuzdun.
Well, you try hearing voices for 10, 15 years, self-medicate with hard drugs, and then get dumped in a loony bin.
10-15 yıl kafanda sesler duyduğunu düşün. Kendini güçlü uyuşturucularla tedavi etmeye çalıştığını. Üstüne bir de tımarhaneye kapatıldığını.
And then I thought, you know I've had that feeling for weeks of how sometimes this place just doesn't seem real.
Sonra düşündüm de... Hani sana haftalar boyunca buranın bazen gerçek bir yer gibi gelmediğini söylemiştim ya?
I mean, I figured I'd just poison you and move on, but then I thought our powers together, man!
Seni zehirleyip yola devam etmeyi düşündüm ama güçlerimizi birleştirebileceğimizi düşününce var ya...
But you know if you believe it... if you surrender to the hope and you're wrong, then... you're never coming back.
Fakat inanırsan, umutlarına karşı pes edersen ve sonra yanıldığını anlarsan asla toparlanamazsın.
So use him, you're saying. And then what?
Onu kullanayım diyorsun yani.
And if you'd killed him before he figured that out, then maybe your tactical forces and... what is it?
Bunu anlamadan önce onu öldürseydin belki o zaman uzman ekipleriniz... Ve ne demiştin?
Then... when we pull, you push.
Sonra... Biz çekerken sen iteceksin.
But if you're not the monster, then...
Eğer sen canavar değilsen, o halde...
And when it happened to me? How'd you explain it then?
Benim başıma geldiğinde nasıl açıkladın peki?
If I'm not the one you need to bring on the Merge, then who is it?
Birleşme'yi gerçekleştirmek için ihtiyacınız olan kişi ben değilsem kim peki?
- that we were alike. - Mmm, then why did you kill her?
O hâlde onu neden öldürdün?
Then why did you invite me in?
O hâlde neden beni aranıza davet ettin?
Now then, I know you three have had some terrible experiences, but you mustn't start letting your imaginations get the best of you.
Biliyorum, üçünüzün başından korkunç şeyler geçti ama hayal gücünüzün kölesi olmayın.
"If I ever adopt some orphans and then meet an untimely death, promise me that you will raise them as if they were your own."
"Olur da birkaç yetimi evlat edinip zamansızca ölürsem onları kendi çocuklarınmış gibi yetiştireceğine söz ver."
All you do is saute garlic and onions in a pot, then add onions, capers, anchovies, diced parsley and tomatoes...
Tek yapman gereken tavada sarımsak ve soğan soteleyip üzerine soğan, kapari, hamsi, rende maydanoz ve domates...
Then why did you come?
- Niye geldiniz o zaman?
But if you tell Mr. Poe what happened, then Count Olaf will be locked away and we'll be safe, all of us.
Ama Bay Poe'ya olanları anlatırsanız Kont Olaf hapse atılır, biz de güvende oluruz, hepimiz.
As I'm sure you know, one way to demonstrate you don't care about something is to say the word and then repeat the word with the letters S-C-H-M replacing the real first letters.
Bir şeyin umurunuzda olmadığını göstermenin bir yolu da sözcüğün başına "peh" ekleyip geçmiş zamanın rivayeti kipinde çekmektir.
Move as fast as you can and then move faster!
Mümkün olduğunca hızlı hareket edin, sonra daha da hızlı hareket edin!
Why did you come here, then?
Neden buraya geldiniz o zaman?
Then kill me if you think it's a lie, but you know deep down it's the only thing that has ever made any sense.
Yalan olduğunu düşünüyorsan öldür beni. Ama zihninin derinliklerinde mantıklı olan tek şeyin bu olduğunu sen de biliyorsun.
Your brother's got the distraction part down, but you... you gotta lift and then pull.
Kardeşin dikkat dağıtma kısmını iyi yaptı, fakat... sen kaldırıp çekmelisin.
So you're a doctor yourself, then.
Öyleyse bir doktorsunuz.
Right you are, then.
Madem öyle, haklısınız.
But then I saw you.
Ama sonra seni gördüm.
And then I met you.
Sonra da seninle tanıştım.