A beer traducir turco
8,693 traducción paralela
Let's have a beer.
Bir bira içelim.
Meanwhile, I'd bring my father a beer and I was so nervous, my hands would tremble and I'd drop it half the time, and he'd say,
Ben o zamanlar babama bira götürürdüm.. .. o kadar gerdin olurdum ki ellerim titrerdi. Çoğu zaman düşürürdüm.
Can you get me a beer?
- Bira getirir misin?
I'm just going to have a beer with the boys.
Sadece oğlanlarla bira içeceğiz.
I'm just gonna grab a beer.
Bir bira almaya gidiyorum.
Wanna grab a beer?
Bira içmek ister misin?
You want water? You want a beer?
Su ya da bira ister misin?
- Isaac, get him a beer.
- Isaac, ona bira ver.
Hey, Rick, just having a beer. Thought I'd bring you one for helping my wife today.
Rick, bira içiyordum da, bugün karıma yardım ettiğin için sana da getireyim dedim.
The kid's got a beer gut.
Çocuğun bira göbeği var.
And it also has to be a beer, in a can.
Bira olabilir, kutuda.
I think I'll have a beer.
Sanırım bira alacağım.
Grab a beer.
Bira al.
Matt's like, "come on out and get a beer." And getting beers on Friday, that's, uh... that's what me and him did
Matt benimle dışarı çıkmak ve bira içmek isterdi, cuma günü bira içmeyi severdi, bu... bizim devamlı yaptığımız bir şeydi.
I'm gonna wash this down with a beer.
Bir birayla yutacağım bunu.
A beer for my husband.
Kocam için bir bira.
That's what's good about a beer.
- Birayı güzel yapan da bu işte.
- There's a beer I want to...
Oradan bir bira almak istiyorum da.
No? I'll take a beer though, if you got one.
Varsa bir biranızı alırım ama.
You want a beer?
- Bira ister misin?
Hey, you want to grab a beer?
- Bira içmek ister misin?
You want a beer?
Bira ister misin?
- Well, a beer run.
- Aslında, gidip bir koşu bira alacağım.
You owe me a beer.
Bana bir bira borçlusun.
Bought you a beer.
Bira aldım sana.
I'd say we could grab a beer, but they're waiting on paperwork at the office.
Bira içelim demek isterdim ama ofiste bekleyen epey iş var şimdi.
Let's grab a beer. Yeah.
- Gidip bir bira içelim.
I'd take a beer if you've got one.
Varsa bir biranızı içerim.
Grab me a beer while you're at it.
Bana da bir bira getir.
What do you think he would've thought of a man letting his niece drink a beer like that?
Benim yeğenimin içki içmesine izin verdiğimi düşünseydi sence ne olurdu?
And a beer for my new favorite Teddy bear whose name is...
Bir bira da yeni favori ayıcığım olan...
Come in and have a beer.
İçeri gel, bir bira al.
A.P.J. likes to play pinball instead of wiping down the beer cooler.
A.P.J. pinball oynamayı soğutucuyu silmekten daha çok seviyor.
I'm hosting a trunk sale outside- - cigarettes, bad lite beer, and urine samples so clean you'd swear it was from the math club.
Dışarıda garaj satışı yapıyorum ; sigaralar, az alkollü biralar ve matematik kulübünde temizlerken sövdüğünüz idrar örneklerinden var.
Dan, get us a lot of beer.
Dan, sürüsüyle getir.
Drinking a lot of beer, playing a lot of basketball.
Bolca bira içip, basketbol oynayabilirim.
Look, I'll buy you a root beer.
Kök birası alırım sonra sana.
A story that is gonna get you free beer at any bar you choose for the rest of your pathetic anti-climax of a life.
Bu hikaye istediğin herhangi bir barda acınası ve bayık hayatın boyunca sana bedavadan bira ısmarlatır.
So why do you look like someone took a piss in your beer?
O zaman niye birisi birana işemiş gibi gözüküyorsun?
I don't need someone in a coma after only buying one beer. I'll go bankrupt.
Kimseyi bir birada komalık etmeye niyetim yok, batarım.
No, I will remain here, on the South Side of Chicago, and launch my beer which will be a far greater legacy than any burning man will ever leave.
Olmaz, Şikago'nun güneyinde kalmaya devam edip biramı piyasaya süreceğim. Bunun ulaşacağı ünün yanında en kral Yanan Adam devede kulak kalacak.
That should not see you with that beer in your hand, your father and a cop.
Baban ve bir polis. Ben her ikisi olan kişiyim.
- I want a case of beer, A foot massage, and another case of beer.
- Bira, ayak masajı ve daha çok bira istiyorum.
So she takes me to a bar, And she gives me to the waitress for a bucket of beer.
Beni bir bara götürürdü birkaç bira için beni garsonlara verirdi.
What we'll do is we'll have a beer, and then we'll come up with something.
Yapmamız gereken ; önce bir bira içip sonra da buna bir çözüm bulmak.
I just came here for a fucking beer.
Duydun mu daha önce? Bir bira içmeye geldim altı üstü.
When we talk about a low-calorie beer, we immediately become feminine.
Düşük kalorili biradan bahsettiğimizde, anında kadınsı bir hâle bürünürüz.
And out of over 900 entries, you, Diana Baur, were chosen to win a brand-new Westinghouse refrigerator full of Miller Beer.
Yarışmaya katılan 900 talihli arasından siz Diana Baur, Westinghouse'un içi Miller Biralarıyla dolu yepyeni buzdolabını kazandınız.
A refrigerator full of Miller Beer.
İçi Miller Biralarıyla dolu bir buzdolabı.
Can I get a root beer?
Kök bira alabilir miyim?
Well, guess a little sip of beer never hurt anybody, did it?
Bir yudumdan kimseye zarar gelmez, değil mi?