A half traducir turco
25,215 traducción paralela
The first year and a half I ran everything off that generator.
İlk bir buçuk yıl her şeyi o jeneratör ile çalıştırdım.
For two and a half years I knew you as a woman.
İki buçuk yıldır seni bir kadın olarak tanıyorum.
It's about a half mile to the base.
Üsse yaklaşık 800 metre var.
Oh, no, no, no, no, no. Like a nine, nine and a half.
- Hayır, hayır, hayır. 9, 9.5 gibi.
A year and a half, but maybe I can help.
Bir yıl ve bir buçuk, ama belki yardımcı olabilir.
The truck must've rolled a half a dozen times.
Kamyonet altı kere falan takla atmış olmalı.
[man] Our solar system formed about four and a half billion years ago...
Güneş sistemimiz yaklaşık dört buçuk milyar yıl önce oluştu.
♪ ♪ Is there a half life for hope?
d d Hayatımın kalan yarısı için umut var mı?
Tell you what, if you buy a half-page ad in the program,
Bak ne diyeceğim, programdan yarım sayfalık reklam alırsan,
I have savers. If I get heckled, I'll say, "Get a half-life!"
Şayet tıkanırsam, "Adam mısın madam mısın?" diyeceğim.
"Get a half-life!"
Adam mısın madam mısın?
Already a minute and a half longer than the last round.
Şimdiden geçen seferkine göre bir buçuk dakikadan fazla oldu.
In an hour, hour and a half...
Bir, bir buçuk saat sonra gönderirim.
At pace, we're a half a day's ride to the twin rivers.
Hızlı ilerlersek, ikiz nehirlere gitmemiz yarım gün sürer.
But, um, yesterday there was a case and a half communion wine in the supply closet, and today...
Ama dün dolapta bir buçuk kasa komünyon şarabı vardı, bugünse...
About a half-hour, they found him.
Yarım saat kadar sonra oğlanı bulmuşlar.
Last night you jabbered on for a half hour on the length of your bangs.
Dün gece boyunca yarım saat seni ispiyonlayan kişileri anlatıp durdun.
And a half.
Buçuk.
I mean, for an hour and a half, yes, but no.
Yani bir buçuk saatliğine evet ama hayır.
An hour and a half?
Bir buçuk saat mi?
For an hour and a half.
Bir buçuk saat için.
- Six and a half.
- Altı buçuk yıl.
I drank half a bottle.
Yarım şişe içtim.
Ok, well I'm not traveling thousands of miles to Denver when my sister is literally half a day away.
Evet ama kardeşim tam anlamıyla yarım gün uzaklıktayken Denver'a binlerce kilometrelik bir yolculuk yapmayacağım.
Half a mile in that direction.
Şu tarafta 800 metre ileride.
Look, if you're any kind of partner, even just half a man, you'll tell her to take the damn job and get as far away from this as she can.
Bak, eğer iyi bir ortaksan, ya da biraz adamsan, ona işi kabul etmesini ve buradan olabildiğince uzakta durmasını söylersin.
My inside man thinks telling half a secret makes him coy or something.
İçerideki adamım bana çıtlatmamak için naz yapıyor.
That was a necessary... half-truth.
Gerçeğin yarısını söyledim.
I need half a day.
Yarım gün lazım bana.
You bought yourself half a day.
Yarım gün kazanmış oldun.
I tell you, I've got half a mind to go over and give it to that skunk for starting this whole darn thing.
Şeytan diyor ki bu kadar sorun çıkardığı için gidip o kokarcaya haddini bildir.
Beautiful. So we spent half a million dollars on an Oscar campaign for KIIS-FM.
KIIS-FM'in Oscar kampanyası için yarım milyon dolar harcadık.
Best case, they give us half a cart of water.
Iyi durumda, onlar su yarım sepeti bize verin.
Half a million dollars.
- Yarım milyon dolar.
After your considerable outlay on lifestyle, this party and half a million dollars on a website, you're functionally insolvent.
Yaşam tarzınız, parti için yaptığınız harcamalar ve yarım milyon dolarlık siteden sonra yerin dibine battınız.
Your house has appreciated in value since you bought it, but if you sold it now for what Zillow and Redfin think it's worth... I'd still be half a million in the hole.
Ama onu şimdi Zillow ve Redfin'inin değerine göre satarsan yine de yarım milyon içeride olacağım.
But, for half an hour every week, I got to watch this show about four people who had nobody, who came together and became a family.
Ama her hafta yarım saat, kimseleri olmadığı halde bir araya gelip aile kuran dört kişinin anlatıldığı o diziyi izlerdim.
And, for half an hour every week, I had a home, and it helped me survive.
Her hafta yarım saat boyunca bir evim olurdu ve hayatta kalmama yardım ederdi.
- So Erlich and I, like two weeks ago, we had a contract ready... five mil I was gonna pay him for half his shares.
- Erlich'le ben iki hafta önce bir sözleşme hazırladık. Hisselerinin yarısı için 5 milyon verecektim.
I called Big Head to tell him that our share was worth half a mil each, and... not five minutes later, his father, one Nelson Bighetti, Sr., called me and explained that I was never to have
Hisselerimizin 500 bin değerinde olduğunu söylemek için Koca Kafa'yı aradım. Beş dakika geçmeden Babası Nelson Bighetti Beyefendi..... beni aradı ve neden ömür boyu bir daha oğluyla finansal bir anlaşma yapmamam gerektiğini açıkladı.
It's like a good fuck. Half is worse than none at all.
Aynı güzel bir düzüşme gibi, yarısı hiç olmamasından daha kötü.
He has almost half a million views.
Neredeyse yarım milyon kişi izlemiş.
♪ I've lived ♪ ♪ Half of my life ♪ ♪ Living half of a life ♪
d Yaşadım d d Yarısını hayatımın d d Yaşıyorum diğer yarısını d d Bekliyorum denizaltıyı d d Ateşi görüyor musun?
- is half a mile.
- Yarım mil.
Which is what happens when you eat half a cow.
Yarım inek yediğinde, böyle oluyor işte.
Well, a dumb shit who I reckon makes double what you earn in half the time.
Sanırım senin kazandığının iki katını yarı zamanda kazanan bir geri zekâlı.
And not just the kind of "I took half a sheet of LSD down at the bullfight last night" kind of sorry, neither.
"Dün gece boğa güreşinde LSD'nin yarısını almışım." türünden bir pişmanlık değil.
Eugene got a shotgun, put it to her head, and blew half her head off.
Eugene eline pompalı tüfek aldı, kızın kafasına dayadı ve kafasının yarısını uçurdu.
We make half-a-half, half for each.
Her yarısı için yarı yarıya yapmak.
Winner takes home half a million.
Kazanan milyon ev yarısını alır.
Have you never seen a two-and-half star movie?
Hiç iki buçuk yıldızlı bir film seyretmedin mi?
half 1171
halfway 29
half past 23
half human 17
half an hour 183
half of it 18
half man 32
half a million 39
half and half 23
half an hour later 22
halfway 29
half past 23
half human 17
half an hour 183
half of it 18
half man 32
half a million 39
half and half 23
half an hour later 22
half an hour ago 51
half hour 41
half the time 61
half a dozen 19
half price 22
half now 31
half a mile 17
halfway through 19
half a day 18
half brother 16
half hour 41
half the time 61
half a dozen 19
half price 22
half now 31
half a mile 17
halfway through 19
half a day 18
half brother 16