A professor traducir turco
3,492 traducción paralela
You were top of your field, a professor, an advisor for the CIA.
Alanınızda en tepedeydiniz profesör olmuştunuz, CIA danışmanıydınız.
I don't think that a professor should be seeing his students.
İki yapın, Mr Foley.
Six months ago I was a Professor, and now I'm answering want ads for webzines and... and reusing coffee filters.
Altı ay önce, profesördüm. Şimdi online dergi reklamlarına cevaplar veriyorum ve filtrelenmiş kahveyi tekrar içiyorum.
Charles Cockell is a Professor of Astrobiology at the University of Edinburgh, Scotland.
Charles Cockell Edinburgh Üniversitesi, İskoçya'da bir astrobiyoloji profesörü.
She's a professor I met on the web.
İnternet'te tanışmıştım.
A policewoman, a Professor once, a judge.
Bir kadın polis, bir profesör, bir yargıç mesela.
She's a Professor at UCLA.
UCLA'de profesörmüş.
Tracy and a bunch of her grad student friends went on a white-water rafting trip with a Dr. Blakely, their professor, although it wasn't a good time for him.
Tracy ve bir grup yüksek lisans yapan arkadaşı profesörleri Dr. Blakely ile bir rafting turuna çıkmışlar ama işler adam için iyi gitmemiş.
But Professor Kane says we can still get an "A"
Ama Profesör Kane kimin yaptığını bulursak... -...
Professor Kane, may we have a sidebar in your office?
Profesör Kane, ofisinizde biraz konuşabilir miyiz?
You were young and smart, and I don't believe you're sorry for a second because it was no accident that the classroom you chose belonged to the Professor who was conducting the interviews for the job we both wanted.
Genç ve akıllıydın ama üzgün olduğuna hiç inanmıyorum çünkü seçtiğin sınıfın ikimizin de aynı işi istediği profesöre ait olduğunu biliyordun.
Do you remember this? He and an associate of his killed a university professor a while back.
Bir arkadaşıyla birlikte üniversitede bir profesörü öldürmüştü.
Your professor, while a very nice man, is a sneaky son of a bitch.
Hocanız hoş bir insan olsa da aşağılık bir herif aslında.
One's a marketing director in Connecticut, there's a nurse in Spanish Harlem, and a Rutgers professor. Who are they?
- Kimmiş bunlar?
A professor?
İspanyol Harlemi'nde bir hemşire ve Rutgers'da bir profesör var. Profesör mü?
I interviewed a former professor about this - -
Bu konuda eski bir profesörle görüştüm.
Is your professor Stringer a suspect?
- Şu Profesör Stringer şüpheli mi?
"Professor Jones told the symposium he had a new method " for calculating the mass of a muon.
"Profesör Jones, sempozyumda müon'un kütlesini hesaplamak için yeni bir metot geliştirdiğini söyledi."
Uh, Maura's mother is an artist and an art-history professor, so she traveled a lot.
Uh, Maura'nın annesi bir sanatçı ve sanat tarihi profesörü. bu yüzden çok seyahat etti.
Maybe you should watch a cautionary tale that I like to call The Nutty Professor.
Belki de benim Üşütük Profesör dediğim hayat hikâyesini izlemelisin.
As you know, I was privileged to be a student of Professor Nash's in law school, though, truth be told, she gave me some of the lowest grades I have ever received.
Bildiğiniz gibi, hukuk okurken Profesör Nash'in öğrencilerinden biri olma ayrıcalığına sahiptim. Ama gerçeği söylemek gerekirse aldığım en düşük notlardan bazılarını bana o vermiştir.
Still, it's a shame Professor Rothman was forced to step down.
Ama Profesör Rothman'ın böyle emekliliğe zorlanması hoş değil.
My nervous system is being stretched out like the strings of a harp and plucked by holes and birds and wind and the low-hanging scrotum of the difficult-to-evict Professor Rothman.
Sinir sistemim, bir arpın telleri gibi gerilirken etrafım delikler, kuşlar rüzgar ve tahliye etmesi çok zor olan Profesör Rothman'ın testisleriyle çevrili durumda.
Well, you guys have a good time. Professor, why don't you come with us?
- Hocam, siz de bizimle gelinsene.
Professor Linda, it is a genuine pleasure to meet you.
- Sizinle de öyle. - Merhabalar. Spesiyallerimizden ister misiniz?
Did he mention a physical altercation that took place with Professor Laudner?
Profesör Laudner ile fiziksel bir kavga yaşadığından bahsetti mi?
Yeah, well, there's only one reason why Pete Moyer would want a bird's-eye view of Professor Laudner's couch.
Pete Moyer'in Profesör Laudner'ın kanepesine kuşbakışı kamera yerleştirmesinin sadece bir sebebi olabilir.
Okay, okay, now, so what if Pete Moyer recorded the professor having sex- - consensual sex- - with a student?
Pekâlâ, Pete Moyer profesörün bir öğrencinin rızasıyla yaptığı seksi kasete çekse ne olur?
Professor Laudner raped a student.
Profesör Laudner öğrencisine tecavüz etmiş.
Her fiance, Ravi, was hired as a Pediatrics Professor at Miami University.
Nişanlısı Ravi Miami Universitesinde işe alındı Pediatri profesörü olarak.
And then suddenly, "Oh, I met a man in Berlin called Karl-Heinz, " who happens to be my professor, "and, oh, you have a grandson called Jochen."
Sona birden "Berlin'de Karl-Heinz diye biriyle tanıştım" "kendisi profesörüm olur" "bir de Jochen adında bir torunun var" dedin.
I think it would be nice for there to be a commemorative album as a tribute to Professor Ha's retirement which was properly recorded by a famous orchestra.
Profesör Ha'nın emekliliğini tebrik niyetine ünlü bir orkestra özenle kaydedecek. Bunun güzel bir hatıra albümü olacağını düşünüyorum.
I have a dinner appointment with Professor Ha.
Profesör Ha ile akşam yemeği randevum var.
You are a daughter of Professor Ha and a talented graduate from Italy.
Profesör Ha'nın kızı, İtalya'dan mezun olan yetenekli kişi.
Professor, there was a report of conflict with your best pupil Yoo Ji Ho recently.
Profesör, son zamanlarda en iyi öğrenciniz Yoo Ji Ho ile sorun yaşadığınız söyleniyor.
Yoo Ji Ho sneaked out Professor Ha's latest piece to a magazine company.
Yoo Ji Ho bir dergiye, Profesör Ha'nın son bestesini sızdırmış.
For Ji Ho, Professor Ha was a mountain to go across.
Ji Ho için Profesör Ha, aşılması gereken bir dağdı.
The person who made a rumor of her adultery with a music department professor, and had her ousted out of the music circle, that was you, right?
O alt devrenin profesörle zina yaptığını yayıp müzik sektöründen atılmasına neden olan kişi sendin değil mi?
Professor Ha is not a such person.
Profesör Ha öyle biri değil.
Today, a complaint filed by Professor Ha was served.
Bugün Profesör Ha, şikayet dosyasını sundu.
Is there a way for us to access the Professor's files on Calisto?
Profesörün Calisto'daki dosyalarına erişmemiz mümkün mü?
Ok, so you... well, you and Professor Ames... figured out a way to contain it?
Siz ve Profesör Ames... muhafaza etmenin yolunu buldunuz mu?
But we consider the death of Professor Ames and the theft of his work to be a matter of national security.
Ama Profesör Ames'in ölümünü ve çalışmalarının çalınmasını ulusal güvenlik meselesi olarak görüyoruz.
Failing to mention your involvement with Professor Ames closest assistant is a pretty serious omission of fact.
Profesör Ames'in en yakın asistanına katılımınızdan söz etmek bir şeyleri atladığınızın açık göstergesi.
It has only recently come to my attention that there may have been a prior theft of intellectual propeyy that is unrelated to the murder of professor Ames.
Son anda dikkatimi çekti bu fikir hırsızlığından daha önce olmuş olabilir yani Profesör Ames'in ölümüyle ilgili hiçbir alakası yok.
He mentioned a favorite professor there, once.
Orada en sevdiği profesöründen bahsetmişti bir aralar.
Cut me, Professor Shales, and I bleed the dream of a powerhouse of contemporary verse that links not only with the ivory tower, but the working man with his Xbox or the shopwoman in her soiled night clothes.
Çok güçlü bi sese sahip, modern bi şair olmanın hayalini kuruyorum sadece zenginlere değil, hem Xbox'u olan emekçilere, hem de buruşuk gece elbiseli satıcı kadınlara hitap etmek istiyorum. ( * )
Massive amounts of what eyewitnesses describe as "unearthly energy" coincided with the disappearance of professor Noam Chilton, who had recently rocked the scientific world with his discovery of a mysterious ancient tomb.
Büyük patlamanın tanıkları bunu "dünya dışı enerji" diye tarif ediyor yakın zamanda bilim dünyasını gizemli antik mezar buluşuyla sarsmış profesör Noam Chilton'un da ortadan kaybolması buna denk geldi.
It's not a bad time at all, professor o'neal. It's fine.
Hiç de kötü bir zaman değil Profesör O'Neal.
man : We consider the death of Professor Ames and the theft of his work to be a matter of national security.
Profesör Ames'in ölümünü Ulusal Güvenlikte yaptığı işin çalınmasını düşünmeliyiz.
Few people have left such a deep mark on our clinic as Professor Borovina has...
Kliniğimizde Profesör Borovina kadar derin izler bırakabilen çok az sayıda kişi vardır.