English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / A tragedy

A tragedy traducir turco

2,147 traducción paralela
If you watch the news tonight, you will be told all about a tragedy that occurred on a quiet suburban street.
Bu gece haberlerde, sakin bir banliyöde meydana gelen trajediyi anlatacaklar.
In the wake of a tragedy, a daughter was safe...
Felaketten sonra, bir kız iyileşti...
And that's a tragedy, Dan.
Ve bu bir faciadır, Dan.
That's... that's a tragedy.
Korkunç bir trajedi.
And so you call to announcing a tragedy.
ve sen de felaketi aktarmak için aradın.
This is a tragedy.
Korkunç bir şey. Bu bir felâket.
But we absolutely cannot forget a tragedy like this.
Ama biz, kesinlikle böyle bir trajedi unutamayız.
It's a tragedy, Chalky.
Çok üzücü, Chalky.
I know. It's a tragedy.
Biliyorum.
Such a tragedy.
Tam bir felaket.
What happened was a tragedy for the pilot's family and an embarrassment for our base.
Yaşananlar pilotun ailesi için bir trajediydi bizim üssümüz içinse bir utanç kaynağı.
That was a tragedy That had nothing whatsoever to do with me.
- O olay, benimle alakası olmayan üzücü bir olaydı.
The death of all those young people is a tragedy.
Bu kadar genç insanın bir arada ölmesi bir trajedi.
"Show me a hero and I will write you a tragedy."
"Bana bir kahraman göster, sana bir trajedi yazayım."
Such a tragedy.
Ne üzücü. Tanrım!
the passing of a loved one is a terrible thing, a tragedy that leaves us bereft, our lives and our world that much smaller.
Sevdiğiniz birini kaybetmek çok acıdır. Bizi ondan yoksun bırakan bir trajedidir. Hayatlarımız ve dünyamız küçülür.
Listen, janis, demetri- - If they don't make it back, it's a tragedy.
Çok ortalık yerdeyim ve bu beni korkutuyor.
Oh, yes, it's a tragedy.
Evet, Bu üzücü.
And a tub of hummus on a card table isn't a party. It's a tragedy.
On ilk sınıf öğrencisi, bir içki fıçısı ve bir oyun masası üzerindeki bir küvet dolusu humus, bir parti değildir.
You know, sometimes after a tragedy, two human beings just need to--to be with each other just for no other reason than to show each other some understanding and support.
Bazen bir trajik olay sonrasında iki insanoğlu sadece beraber olup başka bir sebep olmaksızın birbirlerine anlayış ve destek gösterirler.
What a tragedy.
Bu ne trajedi.
I would never exploit a tragedy like this for a...
Böyle bir trajediyi asla kendi yararıma kullanmam.
Listen, Janis, Demetri... if they don't make it back, it's a tragedy.
Dinle, Janis ve Demetri geri dönemezse, bu bir trajedi olur.
We avoided a tragedy.
Bir trajediyi önledik.
And yes, the civilian deaths are a tragedy.
Evet, sivil ölümler bir trajedi.
It's a tragedy that the Zillo beast paid with its life for our mistakes.
Zillo'nun hatamızın karşılığını hayatıyla ödemiş olması üzüntü verici.
It's a tragedy, man,
Bu bir trajedi, adamım,
You took a tragedy and used it to your own advantage today.
Bir trajediyi alıp kendi çıkarların için kullandın.
I mean, we've had our share of tragedy and we've said a few things we wish we could take back.
Biz de zorluklar yaşadık geri almak isteyeceğimiz çok az şey söyledik.
It was a terrible tragedy, Sire, but it made you king.
Korkunç bir trajediydi efendim. Ama bu sayede kral oldunuz.
As all of you know, last week our city suffered a terrible tragedy, one that none of us will ever forget, which is why today we're going to take a little time out of our schedule to gather in the gym and talk.
Hepinizin de bildiği üzere geçtiğimiz hafta şehrimiz korkunç bir trajediyle sarsıldı. Hiçbirimizin unutamayacağı bir trajedi. İşte bu yüzden programımızın bir kısmını burada konuşarak geçireceğiz.
The true tragedy is that we are a part Of the most technologically advanced company In all of california,
Gerçek trajedi şu ki, tüm Kaliforniya'da teknolojik olarak gelişmiş bir şirketin parçasıyız.
While the government is taking no measures at all Towards a solution for the global tragedy that's coming.
Hükümet hiç bir şey yapmazken, küresel kriz yaklaşıyor.
It's a real tragedy.
Çok büyük bir trajedi.
Uh, we don't have to talk on camera... but a lot of people are wondering about your unique way of coping... with this terrible tragedy.
Kamera karşısında konuşmak zorunda değiliz ama bir sürü insan bu korkunç trajediyle eşsiz başa çıkış yönteminizi merak ediyor.
Would you like to comment on why you think it's a good idea... to forgive the man responsible for the tragedy at the school?
Okuldaki trajediden sorumlu olan adamı bağışlamanın neden iyi bir fikir olduğunu düşündüğünüz konusunda yorum yapmak ister misiniz?
To his disciples, it was a tragedy because they couldn't see the bigger picture.
İsa'yı ve yaptığı fedakarlığı düşünün.
A real tragedy, that one.
Gerçek bir trajedi.
A terrible tragedy was transformed into an inspirational message that served instead, to support the nation's foreign-policy wars.
Böyle korkunç bir trajedi ulusal dış politika savaşı malzemesine dönüştürüldü.
Because that was a national tragedy.
Çünkü o ulusal bir trajediydi.
Oh, it was kind of a regional tragedy.
Şey, bölgesel bir trajediydi.
There are theories that the pied piper is the symbol of death, that the fairy tale was concocted to explain a horrible tragedy where children died.
Fareli köyün kavalcısı öldürdü. Fareli köyün kavalcısı hakkında teori onun ölümün sembolü olduğuyla alakalı masalsa bu korkunç trajediyi açıklamak için uydurulmuş.
It's a human tragedy!
Bir insanlık dramı!
What started as a metaphor ended in tragedy.
Benzetme olarak başladı, trajedi olarak bitti.
As a child, you experienced a horrible tragedy.
Çocukluğunda, korkunç bir facia yaşamışsın.
Yes, kind of tragedy that could kill a political career, unless your name's Kennedy, of course.
Evet, bu şekilde bir facia, politik kariyerini bitirir, tabii adın Kennedy değilse.
- was a worldwide phenomenon. Officials are... - As the world reels from the colossal tragedy and devastation,
Baygın geçirdikleri 2 dakika 17 saniye boyunca herkes 6 ay sonraki hayatlarından birer parça görürler.
I've lost my love to a terrible tragedy.
Aşkımı korkunç bir trajediyle kaybettim.
Bathsheba At Her Bath is a true vessel of tragedy.
"Banyo yapan Bathsheba" gerçek bir trajedi öğesidir.
Linda, what began as innocent fun ended in tragedy tonight when a nuclear-powered robot stripper suffered a catastrophic reactor meltdown.
Linda, bu gece masum bir şekilde başlayan eğlence trajedi ile sonlandı. Nükleer güçle çalışan bir striptizci robotun reaktörü korkunç şekilde patladı.
That's a real tragedy.
- Çok trajik. - Değil mi ama?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]