English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / Ada

Ada traducir turco

4,231 traducción paralela
That is because it originated as six separate volcanoes which eventually fused into one great island.
Merkezdedir, çünkü altı tane volkanın sonunda birleşerek bir büyük ada haline gelmiş halidir.
A series of islands emerged from the sea.
Bir dizi ada denizden çıkmış oldu.
So, most of the penguins stay in the channel between the two western-most islands.
Yani, penguenlerin çoğu en batıdaki bu iki ada arasında bir kanal boyunca yaşarlar.
You were always telling me about Jules Verne, so I brought you my favorite... "The Mysterious Island."
Bana Jules Verne'den sıkça bahsederdin onun için ben de en sevdiğim kitabını getirdim : "Gizemli Ada"
I'm waiting on the island shoreline
# Ada sahillerinde bekliyorum. #
Ada?
Ada?
Come on, Ada!
Saçmalama, Ada!
Ada? !
Ada!
Ada.
Ada.
Ada didn't tell you?
- Ada sana söylemedi mi?
Keep your voice down!
- Ada?
Ada, please, just go!
Git, Ada, lütfen, hemen git!
I want you to go somewhere, and you live a life.
Ada, gitmeni istiyorum. Bir yerlere gidip hayatını yaşamanı istiyorum.
It's an island where there are no grown-ups to tell you what to do.
Orası bir ada. Ve orada sana ne yapacağını söyleyen yetişkinler yok.
According to island lore, a group of college kids came here for spring break.
Ada hakkında bilinenlere göre, bir grup üniversiteli tatil yapmak için buraya gelmiş.
I'm stronger than you and faster than you and I'm quite certain I can charm the islanders a lot easier thank you.
Ben senden daha güçlüyüm, senden daha hızlıyım ve gayet eminim ki ada halkını senden çok daha kolay bir şekilde etki altına alırım.
What's up with that ADA anyway?
Şu hakim olayı nedir?
No man is an island Entire of itself
Hiç kimse bir ada değildir kendisinin Tüm
Is an island, entire...
Tüm bir ada, mi...
No man is an island.
Hiç kimse bir ada değildir.
Okay, then how about I buy you the entire island or something?
Tamam, o zaman sana bir ada almama ne dersin?
I mean who doesn't want an island?
Demek istediğim kim bir ada istemez ki?
I've got an island to feed, brah.
- Ama doyurmam gereken bir ada var.
Perhaps the next isle you choose will be England.
Belki de seçeceğin bir sonraki ada İngiltere olur.
Well, technically, Britain is an island.
Aslında teknik olarak İngiltere bir ada.
A lifetime of devotion, that's the loyalty it buys you.
Sen kalk tüm hayatını ada, karşılığı bu oluyor işte.
Adam flipped over!
Ada takla attı!
ADA Lowan and I have been working together since the beginning.
Bölge Savcı Yardımcısı Lowan ve ben başından beri birlikte çalışıyorduk.
- ADA Lowan.
Millet. - Bölge Savcı Yardımcısı Lowan.
And the ADA's got access to every surveillance camera in the city...
Ve Bölge Savcı Yardımcısı'nın şehirdeki tüm güvenlik kameralarına erişimi olduğu düşünüldüğünde...
Almost like you're on the island all over again.
Sanki ada olayını yeni baştan yaşıyor gibiydik.
Because the head is formed by another galaxy, a third galaxy, an island of billions and billions of stars, colliding with two galaxies that form the wings and the body at a speed of around 250 miles a second.
Çünkü baş kısmını başka bir galaksi oluşturmuştur. Kanatlarını ve gövdesini oluşturan iki galaksiye saniyede yaklaşık 400 Km hız ile çarpan milyarlarca yıldız barındıran üçüncü bir gök ada.
And then, 90 million years ago, Gondwana had begun to break up, to separate, into something that looks quite recognisably like Africa, and these two islands, Madagascar and India.
Daha sonra, 90 milyon yıl önce Gondwana parçalanmaya ve Afrika'ya çok benzeyen bu parçaya ve şuradaki iki ada Madagaskar ve Hindistan olarak ayrılmaya başladı.
So, in a very real sense, this is an island, an island to be colonised.
Yani tam anlamıyla burası sömürgeleştirilmiş bir ada.
So that is an island, that is a niche, and it's allowed that species of ant to develop because they're isolated from the rest of the ecosystem.
İşte bu ada, bu yaşam alanı bu karınca türünün gelişimine imkan tanıyor çünkü diğer ekosistemlerden ayrı halde bulunuyor.
And if evolution is the law on this island, then it will apply throughout the cosmos.
Eğer evrim, bu ada üzerinde bir kanun ise o zaman evrenin her köşesinde geçerli olacaktır.
His ID dates back only five years in Hawaii, so I ran facial recognition on a DMV photo and got a hit.
Ada geçmişi beş yıllık ben de trafik kayıtlarındaki fotoğrafını arattım ve bir şey buldum.
This island...
Bu ada hakkında...
I haven't seen him since Ada died, his wife.
Karısı Ada öldüğünden beri hiç görmedim.
Mr. Yogorov, I heard the ADA lost her key witness in your trial.
Bay Yogorov. Duyduğuma göre ADA, duruşmanızın baş tanığını kaybetmiş.
The ADA just added more charges.
ADA daha çok suçlama ekledi.
"Too good for the island guys" is what we'd call'em.
"Ada için fazla iyi" derdik onlara.
You know I can't afford silkies, you "too good for the island" guy!
Pamuklulara paramın yetmediğini biliyorsun "ada için fazla iyi" adamı. - Ne dedin bana?
Too good for the island?
- Ada için fazla mı iyi?
In other words, Hubble had discovered this is a distant island of stars.
Bir başka deyişle Hubble bunun ayrı bir gök ada olduğunu keşfetmişti.
There's a group of islands in the shape of a man's hand.
Orada bir adamın eli şeklinde bir grup ada var.
I hear you're running point on the Szymanski and ADA homicides.
Terney, duyduğuma göre Szymanski'nin ve ADA cinayetlerini sen yönetiyormuşsun.
Ada!
- Sesini alçalt!
Got to start listening, Ada.
Söz dinlemeye başlaman lazım, Ada.
Ada, go.
Ada, git.
Ada, I want you to go.
Hey!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]