Aks traducir turco
712 traducción paralela
Let their blood flow in Berlin!
Berlin'de kan aksın!
Let their blood flow!
Kan aksın!
And running water.
Suyu da aksın.
Running water.
Suyu aksın.
Well, what was the use of letting him go to waste?
Su ne diye boşa aksın ki?
If I was to stop half a crown for it, you'd consider yourself ill-used... I'll be bound.
Bu yüzden iki buçuk şilinini kessem, suistimal edildiğini düşünürsün iki gözüm önüme aksın ki.
Behind it is one of the most powerful men in the country, and a silly old man with that silly little house is holding up the whole business.
Bunun arkasında ülkenin en nüfuzlu adamı var. Aptal bir ihtiyar... küçücük aptal bir evi satmıyor diye bütün iş aksıyor.
'Course it may be the wheelbase.
Belki de aks mesafesindendir.
- Rivers of blood!
- Bırakın aksın.
Stop it, you fools!
- Oluk gibi kan aksın! Kesin şunu sersemler!
- If it does, we'll let it! - Wait a minute!
- Bırak şelale kendi kendine aksın!
Cry child, let it out.
Ağla çocuğum, bırak aksın.
Take her out to pasture.
Bana aksıyor gibi geldi. Onu çayıra götürmek lazım.
I've been sneezing and coughing like a Model T.
Külüstür arabalar gibiyim. Aksırıp tıksırıyorum.
- Neither do I. I swear, if you go near him, neither one of us will ever see a cent of it.
İki gözüm önüme aksın ki ona yaklaşırsan paranın bir kuruşunu dahi göremeyiz.
Pneumonic, on the contrary, can be spread like a common cold on the breath, sneezes, or sputum of its victims.
Buna karşın, zatürre, kurbanların nefes, aksırma veya tükürüğündeki sıradan bir nezle virüsü ile yayılabilir.
May thy tears water my poor grave.
Gözyaşların benim garip mezarıma aksın.
When the army testifies before Congress, it operates like a self-greasing axle. [Spectators Laugh]
Ordu Kongre önünde ifade verirken, kendini yağlayabilen bir aks gibi hızlıdır.
Why should the blood of thousands be shed to gratify the ambition of one man, who has disowned his father and insanely affects kinship with the gods?
Bir adamın hırsını tatmin etmek için neden binlercesinin kanı aksın? Kendi babasını tanımayıp, delirmiş gibi, tanrılarla akrabalık taslayan biri için?
Uh, uh, let me see, now, there's Dopey, Sneezy, Grouchy, Happy, Sleepy, uh, Rudolph and Blitzen.
Durun bakayım Şapşal, Aksırıklı Huysuz, Neşeli, Uykucu Rudolph ve Blitzen.
If your blood is so frail and so delicate... that it just calls out for Alan Stewart... amen, let it be him.
Eğer kanın kırılgan ve hassassa sadece Alan Stewart için akacak kadarsa bırak onun için aksın.
- He will want bloodshed.
- Kan aksın isteyecektir.
Hey! That sneezer geezer's a psychiatrist.
Bu aksıran bunak bir psikiyatrmış.
The minute you offer the generals command... they start wheezing like winded mules.
Generallere komutanlık teklif ettiğin anda... katır gibi aksırıp tıksırmaya başlıyorlar.
I'd have bet my right arm it was him.
İki gözüm önüme aksın oydu.
Make them drool, Baron. Make them drool.
Ağızlarının suyu aksın, Baron.
Ruth's car is damaged, your bad leg.
Ruth'un arabası hasarlı, ayağınız aksıyor.
You see, I limp a little :
Gördüğün gibi, biraz aksıyorum.
Let the water run down your back.
Bırak su, sırtından aşağı aksın.
Why does the world report that Kate doth limp?
Herkes niye tutturmuş ki, Kate aksıyor diye?
Let him hit you in the nose and get some blood flowing.
Bırak burnuna vursun da biraz kan aksın.
Just let everything flow.
Bırak her şey aksın.
Just float right to the center of everything.
Bırak herşeyin merkezine doğru aksın.
Tonight's Spectrum examines the whole question - of frothing and falling, coughing and calling, screaming and bawling, walling and stalling, galling and mauling, palling and hauling, trawling and squalling and zalling. Zalling?
Bu akşam, Spektrum'da köpürme düşme öksürme aksırma, bağırma çağırma azdırma kızdırma ve "zallama" var.
My off-wheeler has gone lame for some reason.
Arabaya koşulu atlardan biri aksıyor.
She were breathing, I swear it.
Nefes alıyordu, iki gözüm önüme aksın ki!
I was driving a load of beats when I broke the axel.
Saman taşırken arabanın aksı kırıldı.
Let the current flow sweetly up your spine.
İçinizdeki enerji tatlı bir şekilde omurganıza kadar aksın.
Let tears come when your heart tells you of its sadness.
Kalbin sana üzgün olduğunu söylediğinde bırak gözyaşların aksın.
My, that was limpy.
Bu aksıyor.
He discovered a small crack in the main axle lt will take a while
Arkadaş ana aks'da büyük bir çatlak gördü! tamiri uzun sürecek
A crack on the main axle?
Ana aksı nasıl bozuk olabilir?
For my own blood to flow ages through,
Yeter ki kanım aksın asırlarca Damarlarımdan.
Roll the camera.
Kamera aksın.
The German was limping.
Alman aksıyordu.
You're limping, Ben.
- Aksıyorsun Ben.
You're limping, Ben.
Sen aksıyorsun Ben.
I busted my rear axle.
Arka aksım bitik.
Now, don't you shake, shiver, or sneeze.
Şimdi sallanma, titreme veya aksırma
Peter Pan. No. The white knight.
O akşın bir deniz kırlangıcıdır, o kadar.
I sneezed.
Aksırdım.