And only you traducir turco
16,456 traducción paralela
And only you will know what those differences are.
Ve sadece sen bileceksin nelerin değiştiğini.
But on behalf of myself, and only myself, I think you're a complete sack of ass.
Fakat kendi düşünceme göre Kocaman bir götsün.
I only called you to try and help. Really?
- Sırf yardım etmek için aradım seni.
If only you'd done what was asked of you, none of this would've happened, and I'd still be home... where I belong!
Senden isteneni yapmış olsaydın bunların hiçbiri yaşanmaz ben de ait olduğum yerde, yuvamda olurdum. Cennet mi?
Which would be the only thing that you and I have in common.
Bu da ikimizin tek ortak noktası.
Then and only then are you no longer rookies.
Ve bu sesi duyduktan sonra çaylaklığınız bitecek.
And you and your father aren't the only ones that are linked.
Sen ve baban. Tek bağlantılı olan sizler değilsiniz.
So Jack and the Ride was 50 for the band, but that was only for six pieces, so you got to start thinking smaller, buddy.
Jack ve The Ride grup için 50 bin tutmuş. Ama sadece 6 kişi için, daha küçük düşünmen gerek.
Amy, since you're the only person that Mark Hickman doesn't know, please find him and keep him under surveillance.
Amy, Mark Hickman'ın tanımadığı tek kişi sen olduğuna göre lütfen onu bul ve gözetim altında tut.
And here I thought you only came back because Captain Mary Poppins wanted a tail on me.
Ben de sırf Başkomiser Mary Poppins izlenmemi istediği için döndün sanmıştım.
Only now, instead of Judy Salesgirl, you're Mrs. Mark, and you want to take a test drive with your husband.
Tek fark, şimdi Judy Pazarlamacı yerine, Bayan Gaye'sin ve kocanla bir test sürüşü yapmak istiyorsun.
We're not the only people in the world to go through this and I don't actually feel you understand... what it meant to me.
Dünyada bunu yaşayanalar sadece bizler degiliz ve bunun benim için ne anlama geldiğini anladığını düşünmüyorum.
Only two people from Gerrit van der Veen's group survived : you and Jan.
Gerrit'in grubundan sadece iki kişi hayatta kaldı. Senle Jan.
Hey, you're current and only father will be home as soon as he's done doing whatever insane thing he's doing, okay?
Babanız yaptığı saçma işini bitirir bitirmez evde olacaktır. Tamam mı?
I believe that it's not only my duty to find your father but also have him pick you up in a cab and take you to your destination.
Ben sadece babamın bulunması görevim değil. Ama aynı zamanda bir taksi sizi alıp sizi hedefinize götürsün.
Well, it's only $ 300, but with all of Jesus's plane tickets and Callie and Jude's legal bills, it's just... You know, we're starting to get a little behind, I think.
Sadece 300 dolar ama, Jesus'un uçak biletleri, Callie ve Jude'un yasal giderleriyle biraz bütçemizin gerisinde kaldık sanırım.
You're in over your head, Noah, and I'm the only one who can help you now.
Başın belada Noah ve sana yardım edebilecek tek kişi benim.
There are only three things that are real : you, me, and...
Sen, ben ve şu. Burada sadece üç şey var.
I will only publish your column if you remain the Masters and Johnson team.
Makaleni sadece Masters ve Johnson takımı devam ederse yayınlayacağım.
Because... for 12 years, I've tried every way - - every wrong and misguided way to win your heart only to realize, in these last very dark weeks, you wanted something else.
Çünkü 12 yıldır kalbini kazanmak için her yolu denedim ; her yalnış ve kaybolmuş yolu. Ve bu son birkaç karanlık haftada fark ettiğim tek şey senin başka bir şey istemiş olduğundu.
You can't because you only have hundreds and those machines are crappy and... and I wanna give you... my Metro card.
Alamazsın çünkü sende sadece yüzlük banknotlar var ve o makineler boktan durumda, ben de sana kendi metro kartımı vermek istiyorum.
The only way forward, the only choice now, is for both of you noble kings to raise your armies and invade Mercia and rid my kingdom of all the factions who want to ruin me!
İleriye giden tek yol.. ... artık tek seçenek siz iki soylu Kralın ordularını toplaması ve Mercia'yı istila edip krallığımı, beni mahvetmek isteyen bütün gruplardan kurtarmasıdır.
Like us, you are assailed by pagan armies who love only destruction and death.
Bizim gibi sen de putperest orduları tarafından saldırıya uğradın. Onlar sadece yıkımı ve ölümü severler.
The only two people on the West Coast with the precursor are you and Gracie.
Batı kıyısında başlatıcısı olan tek kişiler.. ... Gracie ve sensin.
Now, I know you only like pain that you ask for, so don't worry, my dear and sweet Widowmaker.
Sadece sen istediğin zamanki acıyı sevdiğini biliyorum ama meraklanma canım, tatlı dul adamım.
The only thing he recalls from his time at French court is his fondness for music and you.
Fransa zamanına dair hatırladığı tek şey müziğe karşı olan sevgisi ve sizsiniz.
I can only buy you a small window, so grab the Arkyn shield and get out.
Sadece küçük bir pencere satın alabilirim Bu yüzden Arkyn kalkan kapmak ve çıkmak.
But if you only eat sugar and white bread, it's, you know... no wonder that you feel so tired.
Ama beyaz ekmek ve şeker yersen, bu yani, çok yorgun hissetmene şaşmamalı.
- I don't know what I'm asking, only I'm sure you noticed that Conor Masters's level is dropping, he misses a number of kicks in the match yesterday and then, very late last night
- Ne sorduğumu bilmiyorum ama eminim ki Conor Masters'ın seviyesinin düştüğünü fark etmişsindir. Dünkü maçta birkaç vuruş kaçırdı, sonra da dün gece geç saatte okula avare bir şekilde geldiğini gördüm.
I found out more about Ms. Sawyer's story, and it turns out you're not the only man that she's accused of domestic violence.
Bayan Sawyer'ın hikayesiyle ilgili daha fazla şeye ulaştım. Buna göre, onun aile içi şiddetle suçladığı tek adam siz değilsiniz.
So, Chief of Naval Operations, and they only made you Captain?
Deniz Kuvvetleri Komutanı oldun ve verdikleri rütbe albaylık mı oldu?
I know that you're a person of action, and right now, it feels like the only option you have is to give them the money, but I'm telling you from experience, that is the wrong thing to do.
Girişken olduğunu da biliyorum ve şu an tek seçenek para vermek gibi geliyor, ama deneyimlerime dayanarak diyorum ki yanılıyorsun.
I know that's a huge thing to ask, and if you don't want to uproot your whole life for someone you've only been with for a few weeks, and not even really been with, then I-I completely...
- Biliyorum, büyük bir soru bu ve birkaç haftadır birlikte olduğun biri için tüm hayatını değiştirmek istemiyorsan... Tam birlikte olduğun bile sayılmaz.
Hallelujah! You my one and only.
Tanrı'ya şükürler olsun ki tek sevdiğim sensin!
Only time I knew who you was was when I took your yellow ass out to the spot where I stood and named you.
Kim olduğunu bildiğim tek zaman zenci kırması kıçını dışarı çıkarıp sana isim koyduğum zamandı.
You'll have a secure Internet and phone line tomorrow, but only you.
Kordonun içindeki herkes gibi. Yarın güvenli bir telefon ve internet hattın olacak ama sadece senin.
And you only need to be barely alive for me to get it.
Ve bunu alabilmem için az çok hayatta olman yeter.
Hey. Do you think, um, if I had worn this on our one and only date we would have gone out again?
Hey, sence... ilk ve son olan randevumuzda bunu giymiş olsaydım tekrar buluşur muyduk?
You can only lock people up and lie to them for so long before they revolt.
İnsanları sadece onlar isyan çıkarmaya başlamadan önce, kilit altında tutup yalan söyleyebilirisin.
Now had it remained the same, then Damien Darhk would have... He would have killed not only you and... and your sister, but your father as well.
Eğer aynı kalsaydı Damien Darhk sadece seni ve kız kardeşini öldürmekle kalmaz babanı da öldürürdü arada.
This is only our second attempt at transmutation, and, you know, they always say, "The third time's a charm."
Transmutasyonu sadece iki kez denedik daha ve bence üçüncü deneyişimizde başarırız.
The Alibi is serving working-class regulars only, so you and your bun buddies can take your privileged asses to the overpriced toilet down the street.
The Alibi artık sadece sürekli gelen işçi sınıfına hizmet edecek. Saçları topuzlu arkadaşlarınla birlikte ayrıcalıklı kıçlarınızı da alın sokağın aşağısındaki aşırı pahalı tuvalete gidin.
Because I want to go faster, and you're the only one who can teach me.
Çünkü daha hızlı olmak istiyorum, ve bana öğretecek tek kişi sensin.
But left alone, with only your own eyes looking back at you, and even the prettiest things rot.
Ama yalnız kaldığında yalnızca kendi gözleri tarafından görülebildiğinde en güzel şeyler bile çürür.
You know, you wanted London from the very first moment I laid eyes on her, and not only that, you wanted me to absolve you of your guilt for going after her.
London'o gördüğüm ilk andan beri istiyorsun. Dahası var. Kızın peşinde koştuğun için seni affetmemi istiyorsun.
The only thing that matters right now is that you step up to the plate and that you get over whatever real or imagined injustices Chip has committed against you, and you stick your hand out there, and you be a friend the same way that he was to you.
Önemli olan tek şey, Chip'in senin karılaştığın bütün gerçek veya hayali zorluklarda yanında olması. Sen ise burada böylece duruyorsun. O sana nasıl bir arkadaş olduysa sen de ona öyle olacaksın.
Chip, will you tell my daughter that she has an uncle who is a selfish prick, and that he's the only one allowed to have dreams in this family, and that she's not gonna be able to go to the volleyball tournament because of your attitude.
Chip, kızıma amcasının ne kadar bencil bir puşt olduğunu ve ailede hayallerinin peşinden gitmesine izin verilen tek kişi olduğunu ve tavrın yüzünden voleybol turnuvasına gidemeyeceğini söyler misin?
Because I want to go faster, and you're the only one who can teach me.
- Daha hızlı olmak istiyorum. Bana öğretebilecek tek kişi sensin.
Please, I know I've pissed you all off and I am sorry about the undercover on Lindsay Denton, but I am the only one that's trying to solve this case!
Lütfen... Hepinizi gıcık ettiğimi biliyorum. Ve gizli Lindsay Denton davası konusunda üzgünüm ama bu davayı çözmeye...
I'm not letting that out of my sight... and I'm the only one who knows the passphrase, so you can tell them that without me,
Gözümün önünden ayırmayacağım. Sözlü şifreyi bilen de bir tek ben varım. Yani söyle onlara Ontari bensiz yükselemez.
The only way you're gonna see your little girl again is if you stop talking and get in.
Ama küçük kızını tekrar görmenin tek yolu konuşmayı kesip binmen.
and only then 44
and only 43
only you 239
only you can 21
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
and only 43
only you 239
only you can 21
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060