As you say traducir turco
6,441 traducción paralela
If your information is as good as you say it is.
Eğer vereceğin bilgi söylediğin kadar iyiyse.
The whole world is watching, as you say.
Dediğin gibi tüm dünya izliyor.
I'll do as you say, bro.
Dediğin gibi yapacağım hyung.
And if you're as clean as you say you are, your clients won't have anything to give us.
Dediğiniz kadar temizseniz müvekkillerinizin bize vereceği bir şey olmaz zaten.
If the boy is culpable as you say, and I have no reason to doubt the Khan's good judgment on such matters, then I am equally culpable.
Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum.
As you say.
Söylediğin gibi.
It is exactly as you say.
Tamamen sizin dediğiniz gibi.
Well, if this is, indeed, as important as you say it is, you should probably hand it over. Along with any other HYDRA assets you happen to have in your possession.
Pekâlâ, eğer bu dediğin kadar önemliyse belki de elindeki tüm Hydra varlıklarıyla beraber teslim etmelisin.
I don't need saving from anyone, And if you're really as good as you say you are, Then you can just wait in line and prove it like everyone else.
Kimsenin beni kurtarmasına ihtiyacım yok ve söylediğin kadar iyiysen sırada bekleyip herkes gibi kanıtlayabilirsin.
As you say, Your Excellency.
Siz nasıl diyorsanız, Ekselans.
As a devout feminist, I refuse to say that you hit like a girl.
Siki bir feminist oldugum için kiz gibi vuruyorsun demek istemiyorum.
They say you're only as sick as your secrets.
Sadece sırların kadar kötüsün derler.
I say this... I shall stand for him... as he has for each of you.
Diyeceğim şey şu O her seferinde sizin yanınızda olduğu gibi ben de onun yanında olacağım.
And we're gonna see water flying out of a nozzle, and you can think of that as light coming from a cosmic object, say a black hole.
Sizin ışık olarak hayal edebileceğiniz bir nozıldan çıkan suyu gözlemleyebiliriz. Bu aslında karadelik denilen kozmik bir nesnedir.
Now as you know, I manage the online presence of celebrities, so you can't freak out if, say, Beyoncé calls.
Bildiğin üzere, internet üzerinden ünlülerin varlıklarını temsil ediyorum.
Does this technically count as nepotism- - you hiring McQuaid to provide information on the FSB?
McQuaid'i FSB hakkında bilgi sağlaması için tutman teknik olarak adam kayırmaktan sayılmıyor mu?
If you can honestly say you have never let a flirtation get out of hand since we married, if you have never given a woman the wrong impression, then by all means stay away.
Eğer bizim evli olduğumuz süre içinde hiçbir flörtün aşırıya kaçmasına izin vermediysen, hiçbir kadına yanlış fikri vermediysen,... o zaman uzak kalabilirsin.
Aw... You are aware that a double date doesn't count as two dates.
İkili buluşmanın iki buluşma yerine sayılmadığını biliyorsun.
The count is done and the results are tallied, as smartphone voted by you!
Sizin tarafınızdan oy smartphone olarak, sayım yapılır ve sonuçlar sayımı!
Yes, Teena, the count's done, the results tallied, as smartphone voted by you!
Evet teena sayım bitti, sonuçlar sayımı, Smartphone olarak sizin tarafınızdan oy!
Yeah, as the person beneath you, allow me to say, I know.
Altındaki kişi olarak söyleyeyim, farkındayım.
Did you say that to me as a teammate?
Bunu takım arkadaşı olarak mı söylemiştin?
I must say, you got a good head on your shoulders, and a tongue for argument as well.
Söylemeliyim ki omuzlarının üzerinde iyi bir kafa ve tartışmak için bir dilin var.
Much as it pains me to say this, you're useless to me dead.
Ne kadar canımı yaksa da ölü olman işime yaramaz.
Does it even still count as lying if you're doing for someone's own good?
Başkasının iyiliği için yapıyorsan yalan sayılır mı?
But Rachel, you can't say a word to anyone either.
Fakat Rachel asıl sen kimseye bir şey söyleyemezsin.
I'd go so far as to say I hate you.
Senden nefret ettiğimi söyleyecek kadar ileri gidebilirim.
If you say no-one gets the vaccine until we all do... so be it.
Eğer biz alana kadar kimse aşı alamaz dersen öyle olur.
What I mean to say is, we no longer accept patronage from Irish scum the likes of you... As it were.
Kastetmeye çalıştığım senin gibi İrlandalı pislikleri müşteri olarak içeri kabul etmiyoruz artık eskiden olduğu gibi.
But I need to tell them you need do as I say.
- Onlara haber vermem lazım. - Senin, benim dediklerimi yapman lazım.
And making the ambassador's home safer qualifies as an improvement, don't you think?
Elçinin konutunu daha güvenli hale getirmek gelişim sayılır, değil mi?
If this invasion is as imminent as you say it is,
Söylediğin gibi bu saldırının eli kulağındaysa ortalık çirkinleşmeden mümkün olduğu kadar hızlı şekilde buradan gitmeliyiz.
Well, as I say to the freshmen in my fundamentals class, you can't always go back and fix, but you can move forward and improve, in design as it is in life.
Birinci sınıflara tasarıma giriş dersinde söylediğim gibi, her zaman geri dönüp düzeltemezsin, ama devam edip geliştirebilirsin, dizaynda olduğu gibi hayatta da öyle.
Then you'll do as I say.
O zaman dediklerimi yapacaksınız.
For every word and every number as you become more and more open and receptive.
Her kelime ve sayıdan sonra, daha net olacaksın ve daha kolay cevap vereceksin.
As long as I have this wavy knife, you have to do as I say, don't you?
Bu afili hançer bende olduğu sürece ne söylersem yapmak zorundasın, değil mi?
But what all those forms actually say underneath the fine print is that I'm really lucky to have you in my life.
Ama tüm bu formların satır arasında söylenen asıl şey şu ki hayatımın bir parçası olduğun için çok şanslıyım.
And don't say you were here as my friend.
Ve arkadaşım olarak burada olduğunu söyleme sakın.
Well, there's a limited number of bangs before a woman like you starts falling for a guy like me.
Bir kadının benim gibi bir adama aşık olmaya başlaması için belli sayıda vuruşma limiti vardır.
Well, as I say, I hope you buy it.
- Asla. Dediğim gibi umarım evi alırsın.
- I won't if you do as I say.
- Söylediğimi yaparsan utandırmam.
And as you contemplate what you've done, know that she has a present for you that I'd say is well-deserved.
Tüm yaptığın şeyleri bir düşünecek olursan senin için oldukça hak edilmiş olduğunu düşündüğüm bir hediye bu.
Losers. Well, I would say that you put the fear of Hanna in her.
Kıza Hanna korkusunu aşıladın cidden.
Did you say Doc? As in doctor?
- Doktor mu dedin sen?
I could say you're a man to fall in love with.
Aşık olunacak erkek diyebilirim senin için.
Didn't you say you two were in love?
Oğlum sen demedin mi aşığız diye?
You used to come to me as a boy... Say,'What nice boobs you have,'then grab a handful and go.
Küçükken gelirdin de "Hatçe Teyze ne güzel memelerin var." diye avuçlar avuçlar giderdin.
And as I like to say, once you pedal on your back, you never go back.
Ayrıca söylemeliyim ki bir kez sırtını yaslayıp pedal çevirdiğinde asla geri dönmezsin.
You know what he used to say to me as a boy?
Ben çocukken bana ne derdi biliyor musunuz?
You take the left hand of a man that's been hanged, pickle it in amniotic fluid for seven years, say the right incantation, and the dead will rise for as long as the candles burn.
Asılan bir adamın sol elini alırsın 7 yıl boyunca amniyotik sıvı içinde saklarsın doğru büyülü sözleri söylersin ve ölü, mumlar yandığı sürece canlı kalır.
You say "no future," As in : "why bother? Nothing matters anyway."
"Nasıl olsa hiçbir şeyin önemi yok, neden umursayayım ki" demek gibi bir şey.
as you wish 846
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you want 26
as you were 223
as you may know 70
as you like 91
as your attorney 28
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you want 26
as you were 223
as you may know 70
as you like 91
as your attorney 28