Assaulted traducir turco
1,525 traducción paralela
These two fucking guys come in, they assaulted me.
İki şerefsiz girdi içeri, bana saldırdılar.
She assaulted him with a fire bomb in 1993, and the police investigated the matter.
1993'te babasını yakarak öldürmüş ve olayı polis araştırmış.
So you were shot, and someone else was assaulted.
Sen vuruldun, biri de tacize uğradıysa, ne olmuş yani?
Prelim from the autopsy confirms that Jessica Goodall was not sexually assaulted.
Otopsi'nin yaptığı ön muayene Jessica Goodall'un tecavüze uğramadığını doğruladı.
Scenario number three, they are assaulted separately by a weapon.
Üç numaralı senaryo ; bir silahla ayrı ayrı saldırıya uğramaları.
You assaulted my client, and you kicked in his taillight.
Müvekkilime saldırdın ve stop lambasına tekme attın.
I mean, he assaulted Galton over Trayden documents.
Unutma, Trayden dokümanları yüzünden Galton'a saldırdı.
It isn't when you allow a student to be assaulted on campus.
Kampüste bir öğrenciye saldırılmasına izin verdiyseniz var.
Were they sexually assaulted?
Cinsel tacize uğramışlar mı?
They were both sexually assaulted prior to death.
Ölmeden önce cinsel tacize uğramışlar.
Oh, he was assaulted at a crime scene.
- Olay yerinde saldırıya uğradı.
You've already assaulted him once
Başladığın işi bitirmeye mi çalışıyordun?
If he assaulted you in any way and you fought back, that's self-defense.
Size ne şekilde olursa olsun saldırdıysa... ve siz de buna karşılık verdiyseniz, bu meşru müdafaadır.
He was assaulted.
Saldırıya uğramış.
You're gonna talk to her, or I'm gonna tell Hale you assaulted me.
Onunla konuşacaksın, yoksa Hale'e bana saldırdığını söylerim.
And what's this I also hear from the same source that your gang assaulted Jemaine here in a surprise attack? What were you doing?
Aynı kaynaktan aldığım bir başka duyuma göre de sen ve çeten Jemaine'e sürpriz bir atakla saldırmışsınız?
That girl assaulted my wife.
O kız karıma saldırdı.
You infidel assaulted, captured
Siz kafirler hücme uğradınız, yakalandınız
Mitch replaced him in hot lead and then tyler assaulted mitch.
Mitch Hot Lead'de onun yerine geçti... Ve Tyler da ona saldırdı.
In addition, they broke into journalist Mikael Blomkvist's home - And assaulted Annika Giannini, Lisbeth Salander's lawyer.
Ek olarak, gazeteci Mikael Blomkvist'in evine zorla girme - ve Lisbeth Salander'in avukatı Annika Giannini'ye saldırı var.
on the 12th of june 1993 he assaulted her so brutally that she was handicapped.
12 Ocak 1993 günüyse ona vahşice saldırdı ve onu sakat bıraktı.
He assaulted my son and I'm gonna sue this hospital, so help me, if something happens to him.
Oğluma saldırdı. Bu hastaneyi mahkemeye vereceğim. dua edin, ona bir şey olmasın.
And he assaulted me.
Ve bana saldırdı.
I was sexually assaulted.
Cinsel olarak saldırıya uğradım.
You're the one who came in here and assaulted one of our residents.
Buraya gelip burada yaşayanlardan birine saldıran sensin.
Someone jumped me in the stairwell, assaulted me, and handcuffed me.
Biri bana saldırdı, merdivenlerden aşağı itti, ve beni kelepçeledi.
Phoebe, he assaulted you in my house.
Phoebe, sana, benim evimde saldırdı.
Kolber sexually assaulted a female friend two months ago.
Kolber'ın bir bayan arkadaşına iki ay önce cinsel tacizde bulunduğunu öğrendim.
I mean, maybe the men who assaulted all ur of them six months ago came back and murdered Paul and Lindsay.
Belki altı ay önce onlara saldıran adamlar geri döndüler ve.. .. Paul ve Lindsay'i öldürdüler.
I've never been sexually assaulted.
Hiç cinsel saldırıya uğramadım.
He didn't get the scar from riding his bike and she was assaulted and doesn't want to talk about it.
Adam dağ bisikletiyle kafasını yaralamadı.. .. kadında cinsel saldırıya uğradı ama konuşmak istemiyor.
If you see the man who assaulted you, identify him by stating aloud his reference number.
Size saldıran adamı görürseniz, referans numarasını yüksek sesle söyleyerek onu tanımlayın.
he pretty much assaulted Annie.
Annie'ye tecavüze yeltenmiş.
- Technically you've assaulted someone.
- Teknik olarak birine saldırdın.
I shoplifted from clothes over bros, assaulted her, then she found me sleeping in a car and decided to take me in.
Clothes over Bros'da hırsızlık yaptım, ona saldırdım, sonra beni bir arabada uyurken buldu ve beni eve almaya karar verdi.
Told us he may have assaulted one of you with a magic mallet.
Birinize sihirli bir tokmakla saldırdığını söyledi.
That cannoli-eating punk assaulted me.
- Bu makarna beyinli serseri bana saldırdı. - Ben farklı duydum.
Earlier today, you assaulted one of my men.
Bugün adamlarımdan birine saldırmışsın.
Now, get me my lawyer,'cause that chucker-loving punk with a badge assaulted me, and he's got to pay. You'll get your lawyer.
Şimdi bana bir avukat bul çünkü o rozetli serseri arkadaşın bana saldırdı ve bunun bedelini ödeyecek.
Your record says that you assaulted Bruce Takedo.
Kayıtlarınıza göre, Bruce Takedo'ya saldırmışsınız.
Boutique on orchard. Stole a dress, assaulted a clerk.
Orchard'da bir butikten elbise çalıp tezgâhtara saldırmış.
You assaulted us.
Hiç! Bize saldırdığın için buradasın.
- She assaulted me.
- Bana saldırdı!
During a strategy meeting, you assaulted a superior officer.
Strateji toplantısında bir üst rütbeliye saldırdın.
All I want is just one day a year... where I'm not visually assaulted by uglies and fatties.
Tek istediğim, çirkinler ve şişkolar tarafından sadece bir gün görsel saldırıya uğramamak.
Even if we find the person who assaulted Margot, it's gonna be practically impossible to convict them, because Margot can't go on the stand.
Margot'a saldıran adamı bulsak bile. Onları pratikte mahkum etmemiz imkansız.
Sir, you assaulted a security guard!
Bayım, bir güvenlik görevlisine saldırdınız!
Because it was only on October the 24th that our ambassador to the United Nations, Adlai Stevenson, was assaulted in Dallas leaving a dinner meeting there.
Daha 24 Ocak'ta, ABD büyükelçimiz Adlai Stevenson bir akşam yemeğinden çıkarken Dallas'ta suikasta uğramıştı.
You were assaulted?
Saldırıya mı uğradın?
First of all, Frey assaulted his math teacher.
Frey, matematik öğretmenini alaya aldı.
Margot wasn't assaulted by one person.
Tabiki. Margot bir kişi tarafından saldırıya uğramadı.