Balloon traducir turco
2,378 traducción paralela
I mean, the first part of the ceremony was a little lame, but ending it with a hot air balloon ride, that kicks ass.
Öyleyim. Yani törenin ilk kısmı biraz ezikti ama sıcak hava balonu gezisiyle bitirmemiz çok feci olacak.
- Oh, come on. - It's a balloon.
Böyle göründüğüne inanamıyorum sanki balona benziyor.
Wait, are you planning to "balloon boy" him?
Bekle, bu çocuğu balon çocuk * gibi uçurmayı mı planlıyorsun?
Yeah, there was no kid in the balloon.
- Evet, balonda çocuk yoktu.
Well, the first thing you did wrong was you touched the balloon.
Yaptığın ilk hata balona dokunmaktı.
Where they let that red balloon go with 2,000 bucks in it?
Hani içinde 2000 papel olan kırmızı balonu salmışlardı.
wrong balloon.
Yanlış balon.
" some just see a crazy man chasing a red balloon,
" Bazıları sadece kırmızı bir balonu kovalayan çılgın bir adam görürler.
If I told you that gorilla's the very same one From the car dealership that let that money balloon go,
Ya sana bu gorilin, para balonunu salan araba bayisinden bir tanesiyle çok benzer olduğunu,
And I feel like this might bring us Some kind of karmic good will in our quest to find That very balloon-would that make a difference to you?
Ve bunun bize bir çeşit karma getireceğini o balonu bulmamız için bize bir iz vereceğini hissettiğimi söylesem?
Remember that car dealership promotion where they let that red balloon go with two thousand bucks in it?
Gökyüzüne içinde 2.000 dolar ile balon salan oto galerisi promosyonunu hatırlıyor musun?
"Some just see a crazy man chasing a red balloon. But I see a dad teaching me to never give up."
"Bazıları kırmızı bir balonu kovalayan deli bir adamı görür sadece fakat ben bana asla vazgeçmemeyi öğreten bir babayı görüyorum."
If I told you that gorilla is the very same one from the car dealership that let that money balloon go, and I feel like this might bring us some kinda karmic good will in our quest to find that very balloon, would that make a difference to you?
Eğer sana o gorilin içi para dolu balonu göğe salan oto galerisininki ile aynı oluğunu ve o balonu ararken bize bir çeşit iyi şans getireceğini hissettiğimi söylesem, fark eder mi?
And as a promotion, this place is releasing A balloon with 2,000 bucks in it.
Burası promosyon olarak içinde 2.000 dolar olan bir balonu göğe salacak.
Dad, you can't put all your financial hopes Into balloon chasing.
Baba, bütün finansal hayallerini balon kovalamaya yatıramazsın.
All right, remember, the money's in the red balloon.
Unutmayın, para kırmızı balonun içinde.
All right, balloon!
- Tamam. Balon!
balloon!
- Balon!
You think this is my first money balloon chase?
Bunun benim ilk balon avım olduğunu mu sanıyorsun?
I got the balloon!
Balonu ben buldum!
Because the balloon's right there.
- Çünkü balon tam şurada.
it's a balloon.
- O sadece bir balon.
It's just a balloon!
Altı üstü bir balon!
Now if we had gotten that damn balloon, I could have given her a new paint job
O lanet balonu yakalayabilseydik, arabanı boyatıp, kurşun deliklerini tamir ettirirdik.
The next day, the military changed its story and announced that what they had found was a weather balloon.
Sonraki gün, ordu konuyu değiştirdi ve buldukları şeyin bir hava durumu balonu olduğunu duyurdu.
I thought it was Really about a kid who lost her balloon.
Balonunu kaybeden bir çocuktan bahsediyorsun sandım.
I got your balloon order.
Şurayı imzalarsan gideceğim.
Wait'til you see the super balloon bouquet I whipped up for ya.
Dostum balonları görünce inan bana nutkun tutulacak.
I just lowered the deflated balloon into Faith's esophagus.
- Sönük balonu Faith'in yemek borusunun derinine indirdim. Ne yapıyorsun? Teşekkürler.
Why bring me here with a naked girl in a balloon blowing me kisses?
Neden buraya getirip bir balonun içinden bana öpücük atan çıplak bir kızı izlettin?
What's your favorite color balloon?
En sevdiğin balon rengi hangisi?
You mean the weather balloon?
Meteoroloji balonu demek istedin herhalde?
Just like you wanted to believe it wasn't a weather balloon when you were a kid, and you wanted to believe that it was aliens that abducted Joe Piscopo.
Çocukken onun bir meteoroloji balonu olmadığına Joe Piscopo'yu kaçıran uzaylılar olduğuna inanmak istedin gibi.
Like from an airplane, or a hot air balloon.
Bir uçak, sıcak hava balonu gibi.
She is so far up his balloon knot.
Artık kıçının dibinden ayrılmaz.
In fact, the whole universe is expanding... In all directions... Getting bigger and bigger, like a balloon inflating.
Aslında, tüm kainat şişirilen bir balon gibi gitgide daha da büyüyerek her yöne doğru genişliyor.
Fruitmeier's gave me secret access to the sewer, so I decided to frame balloon boy for the crime by using his disgusting dessert.
Fruitmeier'ın yeri bana kanalizasyona giden gizli yolu verince iğrenç tatlısını kullanarak suçu balon çocuğun üzerine attım
Drifting up and up now, and the balloon really sort of taking off now and bobbing from side to side.
Yukarıya doğru sallanan balon artık havalanıp sağa sola sallanıyor.
OK, can you see the balloon?
Tamam, balonu görebiliyor musunuz?
I can, it's a big blue balloon.
Görebiliyorum. Büyük, mavi bir balın.
OK, and it's... A sort of Winnie the Pooh blue balloon.
Ayrıca bir çeşit mavi Winnie the Pooh balonu.
This balloon is our whole Universe.
Bizim bulunduğumun evren bir balon gibidir.
As I expand the Universe Notice how all the things on the balloon move apart from each other.
Ve evrenle birlikte genişliyoruz bu balon üzerindeki her şey birbirinden ayrı olarak hareket etmektedir.
The whole balloon is filled with radiation from the Big Bang.
Büyük Patlamayla birlikte radyasyon'da her tarafa saçıIdı.
As the balloon expands, the radiation gets colder.
Evrenin genişlemesiyle birlikte radyasyon'da soğumaya başlar.
Bigger the balloon, colder the Universe is.
Büyümesiyle birlikte evren ise soğumaya başlar.
The Big Bang happened everywhere on the surface of the balloon.
Büyük Patlamayla yüzeyinde her yer balon gibi genişlemeye başladı.
We've set up a balloon that's gonna be dropped from a very high height, up there on a crane.
Normal bir balonu yüksekçe bir yerden bıraktığımızda.
The balloon is filled with paint, and we'll get to see what kind of a splat a typical explosion makes.
İçi dolu olan balon büyük bir patlamayla etrafa büyük bir gürüItü yayar.
Wrong balloon.
Yanlış balon.
I don't see the balloon.
Balonu göremiyorum.