Being a woman traducir turco
835 traducción paralela
- Well, being a woman, I do.
- Bir kadın olarak ben hatırlıyorum.
Being a woman too, I can understand that.
Kadın olduğum için bunu anlıyorum.
I suppose being a woman, you can't help it.
Sanırım bir kadın olarak böyle olman elinde değil.
- Start being a woman.
Bir kadın gibi davranmaya başla.
It's awful being a woman, having to dance with a lot of dull men, laugh at their jokes while they're treading on your feet.
Bir kadın olarak, bir sürü ahmakla dans etmek zorunda kalmak onlar ayağına basarken şakalarına gülmek berbattı.
You forget you'll need them again when you get back to being a woman.
Tekrar kadın olmaya dönünce yine onlara muhtaç olacağını unutuyorsun.
Being a woman.
Kadın olmak.
I can't help being a woman, sire, but i try to reason as you taught me.
Kadın olmamak elimde değil ama bana öğrettiğiniz mantığı yürütüyorum.
It's just that me being a woman...
Sonuçta ben bir bayanım...
- I'm tired of being a woman.
- Kadın olmaktan sıkıldım.
Ellen, will you please stop being a woman.
Ellen, lütfen kadın olmayı bırak...
Working is my way of being a woman... of loving, of taking part in the world.
Çalışmak ; benim kadın olma yöntemim sevmek ve dünyanın bir parçası olmak için yaptığım şey.
You have reconciled me to being a woman.
Beni kadınlığımla barıştırdın.
But that's not all there is to being a woman.
Ama bunlar beni iyi bir kadın yapmaz.
Can a woman take lessons in being a woman?
Bir kadın, kadınlık dersi alabilir mi?
Being a woman, I'm more cautious and I can think more clearly when you're not around.
Kadın olduğum için doğal olarak daha tedbirliyim ve sen yokken daha mantıklı düşünebilirim.
- Well, I can't help her being a woman.
- Ona bir kadın olarak yardım edemem.
And you being a woman, I'd hate to see anything happen to you.
Siz bir kadınsınız, size bir şey olmasını hiç istemem.
All over proud of being a woman.
Her yerinizden kadın olmanın gururu akıyor.
Your Majesty once told me that you could not afford the luxury of being a woman, that always you were forced to remember that you are a queen, and that your only love, your only thought, must be your duty.
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı,... size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi,... ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
Being a woman, you will.
Kadınsınız, yaparsınız zaten.
Yes. Cha Hee Joo had a twin sister. And you were contemplating the possibility of that woman being her co-conspirator.
Cha Hee Joo'nun ikizi olduğunu ve... onun suç ortağı olabileceğini düşünüyordunuz.
I'm extremely sorry to have to say that your daughter-in-law, before her marriage, was in the habit of being employed as such a woman.
Bunu söylediğim için aşırı derecede üzgünüm ama gelininiz, evliliğinden önce böyle bir kadın olarak çalışmaya alışmış biriydi.
And being reasonably certain that someone's going to get a punch in the jaw... I'm going to make sure it isn't me. [Woman screams]
Birisi yumruğu yiyecek ama kesin, o ben olmayacağım!
While our tank was being filled near Bayonne... pretending to go buy a paper... bravely or like a coward, I fled... from my exquisite creature... as if fleeing fate... yet rather painfully... for I must admit she was the only woman in my life... whom I almost truly loved.
Arabanın deposunu Bayonne yakınlarında doldururken gazete alıyor süsü vererek cesurca ya da korkakça o muhteşem yaratıktan sanki kaderimden acı dolu bir şekilde kaçarmış gibi uzaklaştım ve kabul etmem gerekir ki hayatımda neredeyse gerçek anlamda sevdiğim tek kadın oydu.
And in his case, he can't serve his best interests by being tied to a woman he can't present to his family or his friends.
Ailesi ya da dostlarıyla tanıştıramayacağı bir kadına bağlanmak onun yararına değil.
For a woman being watched, she's a bit free
İzlenen bir kadın için, biraz fazla özgür sanki.
You know, with all this attention, I'm beginning to appreciate... the advantages of being a pioneer woman.
Biliyorsun, bütün bu göz önünde olma, Şükran duymaya başlıyorum Öncü bir kadın olmaya başlıyorum sanki.
Well, being a Christian woman, I cant say it!
Ahlaklı bir kadın olduğum için söyleyemeyeceğim!
Because you'll never be a first-class human being or woman until you've learned to have some regard for human frailty.
Çünkü, insanların kusurlarını hoş görmeyi öğrenene kadar asla çok makbul bir kadın ve makbul bir insan olamayacaksın.
Being a botanist, I find an astonishing parallel between a woman's heart and the wind flower or Anemone nemorosa.
Bir botanikçi olarak, kadın kalbi ile rüzgar çiçeği,... yani Anemone Nemorosa arasında şaşırtıcı bir paralellik buldum.
Since my son's death, I went back to being a cleaning woman.
Oğlumun ölümünden sonra, temizlikçi kadın olarak işime geri döndüm.
Well, being a woman, I do.
- Peki bir kadın olarak ben anlatayım.
I can't help recalling some of your remarks about being a new woman.
Artık yeni bir kadın olduğunu söylediğini hatırlamadan edemiyorum.
I'm tired of being a target for an evil old woman.
Yaşlı bir cadının eğlencesi olmaktan bıktım.
You probably don't understand, but a human being, a woman... is going to be killed somewhere... somewhere in this very city... and this murder's going to take place tonight at 11 : 15.
Sanırım anlamıyorsunuz ama bir insan, bir kadın bu gece bir yerde, bu şehirdeki bir yerde öldürülecek ve bu cinayet bu gece 11 : 15'te vuku bulacak.
I don't like being married to what is known as a "new woman."
"Yeni kadın" dedikleri bir şeyle evli olmak istemiyorum.
Because it's a means whereby a woman is rendered incapable of being unfaithful.
O nesneler kadının sadakatsizlik yapabileceği bölgeleri hissizleştiriyor.
What happens in a few years when she stops being a girl and becomes a young woman?
Bir kaç yıl içinde küçük bir kız olmayı bırakıp genç bir kadın olduğunda ne olacak?
So strange to think of you being touched by a woman.
Bir kadının sana dokunduğunu düşünmek çok garip.
Being a working woman isn't easy, balancing a private life and a job.
Çalışan bir kadın olmak hiç de kolay değil,... yani özel hayatınla işi birarada götürmek çok zor.
He practically accused me of being a loose woman.
Neredeyse beni hafif meşrep olmakla suçladı.
Or is it because you pity a woman as a weak being?
Yoksa kadınlara merhamet etmek seni güçsüzleştirir mi?
But you'll never be a wonderful woman, or even a wonderful human being until you learn to have some regard for human frailty.
Ama insanların zayıflıklarına saygı göstermezsen asla harika bir kadın hatta harika bir insan olamayacaksın.
You are a woman, without being married.
Evlenmemiş olmakla birlikte, bir kadınsın.
I was getting ready to add a verse about being a free woman in the morning.
Az önce sabah özgür bir kadın olmakla ilgili bir dörtlük eklemeye hazırlanıyordum.
You said that since you'd known me, you'd been afraid of being a lonely old woman teaching dancing.
Beni tanıdıktan sonra yalnız yaşlanmaktan, yaşlanınca dans öğretmeni olmaktan korktuğunu söylemiştin.
I don't like them, but it doesn't stop me being sorry for a woman who's ill and lonely... and desperately in need of help.
Hoşuma gitmiyor ama hasta, yalnız ve umutsuzca sana ihtiyaç duyan bir kadın için üzülmeme de engel olmuyorlar.
Being a wife is a kind of profession, but it's the woman that men love.
Eş olmak uzmanlık ister. Erkekler de öyle kadınları sever.
Being a kept woman is stupid.
Birinin kapatması olmak saçma!
- Well, I... And I'm not capable of being fooled, not even by a woman.
Bir kadın bile beni aptal durumuna düşüremez.
being alone 20
being alive 20
a woman like you 18
a woman 648
woman 4151
womanizer 20
woman and child 29
woman screaming 45
woman show 21
woman laughing 20
being alive 20
a woman like you 18
a woman 648
woman 4151
womanizer 20
woman and child 29
woman screaming 45
woman show 21
woman laughing 20