Bien s traducir turco
34 traducción paralela
Oui, bien s?
- Evet. Çok doğru.
- Because it was unnecessary. - Oui, bien s?
- Çünkü ona gerek duymamıştır.
"Madame Bernarda, do you know a nice place for a Spanish friend who's coming to Paris for a few days?" I said, " Bien sur!
.. "Madam Bernarda, Paris'e birkaç günlüğüne gelen bir İspanyol.. .. arkadaşım için hoş bir yer biliyor musunuz?" Ben de " Bien sur!
Oui, bien s!
Oui, bien s!
They'd meet at the Tout Va Bien, a café just off the highway.
Tout Va Bien'de otobanın hemen dışındaki bir kafede buluşacaklardı.
But there's been a revolution here since Dien Bien Phu.
Ama Dien Bien Phu'dan bu yana burada bir devrim başladı.
You haven't bought a garment in more than a year and the green frock is bien usée at the elbow and ready for the Salvation Army.
Neredeyse bir yıldır yeni kıyafet almadınız. Yeşil elbisenizin de dirsekleri aşınmış. Hayır kurumuna gideceği günü bekliyor.
Their son is at Dien Bien Phu.
Oğulları Dien Bien Phu'daymış.
That's muy bien, huh?
Bu gayet iyi, değil mi?
Et bien, the sun is still hot, the night is pleasant to walk.
Evet, güneş hala ısıtıyor. Nehir kenarında yürüyüşe çıkmak için güzel bir akşam.
Et bien, somebody moved it on the night of the fall, to make it seem stood upon.
Biri üzerine basılmış gibi görünsün diye o gece topun yerini değiştirdi.
Hey, Willie, what's up, man? ¿ como está, bien? Hey, this is my friend Leo.
Selam, bu arkadaşım Leo.
Eh bien. Now I must return to Kings Abbott.
Evet, benim de King's Abbott'a dönmek gerek.
Et bien, now is the time of these two minds to minds to meet and the truth at last must come to light.
Bu iki aklın karşı karşıya gelme zamanı, ve gerçek sonunda gün ışığına çıkmalı!
Et bien, to the rest of the world, Arlena Stuart is already dead, and both Mr. et Mme. Redfern have alibis that will be undisputed.
Geri kalan herkese göre, Arlena Stuart çoktan ölmüştür. Mösyö ve Madam Redfern'ün de tartışılmaz görgü tanıkları vardır.
- Oui, oui, bien s? r.
Evet, evet, tabii.
- Camila, ¿ estás bien? - She's OK, she's OK.
Kız iyi.
Et bien! But you learned that Linnet Doyle was to honeymoon in Egypt, so hum!
Evet, Linnet Doyle'un Mısır'da balayında olduğunu öğrenmiştiniz.
Et bien, it had been a hot day.
Tabii, çok sıcak bir gündü.
The unrest here... in Algeria, Morocco, Tunisia, the fall of Dien Bien Phu...
Burası karışık... Cezayir'de, Fas'ta, Tunus'ta Dien Bien Phu'nun düşüşü...
A guy named manuel took up the champagne, said larsen seemed muy bien.
Manuel adlı bir eleman, yukarıya şampanya çıkartmış. Larsen için "çok iyi görünüyordu" diyor.
I was flying air support out of Bien Hoa.
Bien Hoa'nın dışında hava desteğinde uçuyordum.
MUY BIEN. IT'S GOOD.
Çok iyi görünüyor.
um, it's Okay.
Está bien.
No hay plan porque te le puso un speaker ah bien clarito. What's this shit?
Bu da ne böyle?
- Je vais bien. Trà ¨ s bien.
- İyiyim, çok iyiyim.
Everything's cool, man. Está bien.
Herşey yolunda
Other than that, tres bien.
Bunun dışında, çok iyi.
Bien. It's good to see you.
Seni görmek güzel.
That's right, "all right."
Evet, doğru. "Todo bien".
 ¿ cà ³ mo està ¡ n? - Bien.  ¿ cà ³ mo està ¡ s?
Nasılsınız?
 ¿ cà ³ mos està ¡ s? - Muy bien.
Sen nasılsın?
- Tu m'as bien dit qu'il s'etait barre? - Tu me crois toi. Get out of the fucking car!
sadece bir bar olduğunu söylemiştin inin lanet arabadan
Très bien.
Trà ¨ s bien.